Ekonomik kriz belirtileri görüldüğünde, “ABD bu krizin yükünü taşımaz, dünyaya yayar, krizin yükü emekçiler üzerinde kalır” öngörüsünde bulunulmuştu. Bu bir önbili (kehanet) değil; dünyada demokrasi, serbest pazar ekonomisi, liberalizm yaftası ile oynanan oyunu algılayan herkesin yapabileceği bir kestirimdi.

Düne kadar yere-göğe sığdırılamayan küreselleşme, dünyada hem bloklar, ülkeler, hem de ülke içi sınıflar arasında gelir bölüşümünü daha da bozdu.

Teğet geçti’ denen Türkiye, OECD üyeleri arasında yüzde 14.2 ile üretim kaybının en fazla yaşandığı ülke oldu

Avrupa Sosyal Forumu’nun ikinci gününde 2008 yılının sonlarında başlayan ve hâlâ devam eden kriz tartışıldı.

GENEL BAŞKANIMIZ MUSTAFA TÜRKEL AVRUPA SOSYAL FORUMUNA KATILDI

Hükümetin iddialı bir Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS) hazırladığı anlaşılıyor. Başbakan yaz sonunda işsizliği kriz öncesi düzeyine indirmekten söz etti.

AKP Hükümeti, durdu durdu seçimler yaklaşırken istihdam alanına yönelik iki önemli düzenlemeyi tartışmaya açtı.

İşçinin fazla mesai yapmasına gönlü razı olmayan Hükümet, bu konuda çalışma başlattı

İŞSİZLİK oranının yüzde 13.7´ye gerilediği Mart ayında, istihdam edilen 21.7 milyon kişiden 9.1 milyonunun kayıtdışı olduğu belirlendi.

Üretim düştü, işsizlik arttı, piyasada yaprak kımıldamıyor…

Hükümetin hazırladığı ‘Ulusal İstihdam Stratejisi’ taslak metninde çalışanların temel talepleri yer almıyor

Krizle, 1 yılda yüzde 11’den yüzde 14’e sıçrayan resmi işsizlik oranı, hükümeti tabii ki telaşlandırdı. Hükümet, bugün-yarın Ulusal İstihdam Stratejisi başlıklı bir gündem yaratacak.