03.01.2014
ÜCRET ARTIŞI ŞİMDİDEN BUHARLAŞTI
İktidarda olduğu 11 yılda yurttaşın cebinden çıkan özel tüketim vergisini (ÖTV) 22 milyar liradan 89 milyar liraya çıkaran AKP´nin yaptığı son zamlar, emekçinin ücret artışını da sildi süpürdü.
03.08.2013
İNSAN SAĞLIĞININ GIDAYLA TAHRİBİ
İNSAN SAĞLIĞININ GIDAYLA TAHRİBİ
İnsan sağlığının gıdayla tahribi Gıda reklamları ve şirketlerin sponsorlukları I Türkiye´de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı´nın temel meşgalesi, gıda sağlığı ile ilgili politikalar üretmek değil; helal gıda patentleri vermek, bitkisel sözde ilaçları ruhsatlandırmak, GDO´lu ürünlere denetimsiz patentler vermek, früktoz kullanım ve oranlarının arttırılmasını sağlamak gibi skandal niteliğinde uygulamalar olageldi. HANDE ARPAT Emek yoğun bir örgütlenme gerektiren gıda sektörü, hammadde kullanması ve üretmesi, istihdama katkısı ve toplumların beslenmesi açısından en önemli sektörlerden biridir. GSYİH´ye katkısı, istihdam, ithalat ve ihracat kapasiteleri ile ülke ekonomisi içinde de öncü sektörlerden olan gıda sektörü, 1980´li yıllardan beri neredeyse tüm sektörlerde olduğu gibi ciddi bir yapısal dönüşüme uğratıldı. Bu yapısal dönüşümün en temel dinamikleri olan özelleştirme, rekabet, serbest piyasacılık, hızlı tüketime özendirme, tekelleşme ve esnek istihdam uygulamaları uluslararası sözleşmelerle teminat altına alındı, halk sağlığını ana eksenine oturtan tanm ve gıda politikaları ancak burjuva siyasetçilerinin konuk edildiği televizyon programlarında çerez propaganda malzemesi oldu. Mart 2009´da bir televizyon programında Gıda güvenliğine yalnız sizin başkanınız olduğum için değil aynı zamanda bir aile reisi olduğum için çok önem veriyorum diyen Obama´mn bu beyanından iki ay önce genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) şirketlerine verdiği hayat öpücüğüyle ünlenen Tom Vilsack´ı Tarım Bakanı yaptığını hatırlatmadan geçmeyelim. Bu hızlı yapısal dönüşümü, kontrolsüz özelleştirme ve tekelleşmeyi ve rekabetin gıda sektöründe yarattığı can alıcı yıkımı pek çok açıdan incelemek mümkün. Meseleye halk sağlığı, emekçiler, çevre, kültür gibi birçok açıdan bakılabilir. Genel olarak, bu yıkımın temelinde uluslararası tekellerin öncülüğündeki kâr arttırma politikalarının ve şirketlerin elinde kulda olan devletlerin mevzuat değişikliklerinin olduğunu söylemek abartılı olmaz. SENTETİK GIDALAR VE İNSAN SAĞLIĞI Gıda politikalarının tek amacı kâr arttırmak olduğundan gıda güvenGıda sektöründe tarihsel olarak en büyük reklam ve sponsorluk kampanyaları McDonald´s ve Coca Cola tarafından başlatıldı. Devletin özel girişimlere müdahale etmesine şiddetle karşı olan Walt Disney de, reklamlar, tüketime özendiren görseller, mekanlar açısından özellikle fast-food tekelleri için azımsanamayacak katkılar sundu. Bu reklam kampanyalarının ana hedef kitlesi geleneklere en az bağlı tüketici kitlesi olan çocuklar olarak belirlendi. Hala okullarda dersliklere eğitim materyalleri temin etmeleri, kantinlerde zorunlu satış hakkı elde etmeleri, diledikleri reklam kampanyasını yapabilmeleri dışında şenlikler, yarışmalar, kültür-sanat etkinliklerine sponsor olarak da sürekli reklamlarını yapıyorlar. Aynı zamanda McDonaldsIaştırma diye tabir edilen bir yaşam ve tüketim tarzını tüm dünyaya yaymak için ayrılan ciddi fonlarla ne yazık ki pek çok doktor, akademisyen ve bürokratı da satın alıyorlar. ligi ciddi derecede ihmal edilmektedir. Devletlerin uluslararası tekellere verdiği desteğin yanında, tüm dünyada kabul edilen kararlar veren ve bilimsel anlamda tarafsız olması beklenen FDA´mıı (Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) da bu konuda sicili oldukça kabarık. Kolalı içecekler, katkı maddeleri, GDO´lu gıdalar, fast-food ürünler, bebek mamaları gibi konularda son derece şaibeli raporlar sunan FDA´dan pek çok bilim insanı istifa etmek zorunda kaldı veya işten atıldı. Türkiye´de gıda sektörünün yaklaşık % 80´i kayıt dışıdır. Halihazırda denetim, etiketleme gibi uygulamalarda olan eksikliklere kayıt dışı sektör de eklendiğinde halk sağlığıyla ilgili ciddi endişeler doğmakta. Bu açıkların neden olduğu en güncel olaylardan biri de yakın zamanlardaki okul sütü skandalidir. Ancak ne yazık ki Türkiye´de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının temel meşgalesi, gıda sağlığı ile ilgili politikalar üretmek değil; helal gıda patentleri vermek, bitkisel sözde ilaçlan ruhsatlandırmak, GDO´lu ürünlere denetimsiz patentler vermek, früktoz kullanım ve oranlarının arttırılmasını sağlamak gibi skandal niteliğinde uygulamalar olageldi. Tüm dünyaya hakim olan fastfood ürünler, kolalı içecekler, dondurulmuş gıdalar, seri üretilen ve kontrolsüz hormon ve antibiyotik yüklemesi yapılan tavuk ve danaların neden olduğu sağlık problemleri ise buraya sığdınlamayacak denli geniş bir konu. Bu sektörün kâr marjını arttırmak için yapabileceklerinin sınırı yoktur; öyle ki, trans yağları aşırı deFast-food´un özellikle de çocuklar üzerindeki olumsuz etkisini tartışmaya gerek var mı´ recede kullanan fast-food şirketlerinin sağlığa son derece zararlı olan bu yağların ağız içindeki kayganlığı arttırıp çiğneme sayısını dakikada 25´ten 10´a indirmek suretiyle daha çok ve daha hızlı yemeyi/tüketmeyi özendirmeye çalışması diğer bir skandaldir. SEKTÖRDEKİ EMEK SÖMÜRÜSÜ VE ÇEVRE TALANI Türkiye´de olduğu gibi dünyanın pek çok ülkesinde kayıt dışı ve esnek istihdamın yoğun olduğu gıda sektöründeki emek sömürüsü özellikle uluslararası dev şirketlerde dikkat çekiyor. Örneğin, Coca Cola ABD´de mesai ücretlerinin yatmaması gibi nedenlerin yanında siyahi çalışanlarına ırk ayrımcılığı yaptığı gerekçeleriyle de milyonlarca dolar tazminat ödedi.Şirketin Hindistan, El Salvador gibi ülkelerde çocuk işçi çalıştırma açısından da sicili bayağı kabarık. Türkiye´de ise 2005 yılında sendika üyesi oldukları için işten atılan 110 işçinin günler süren direnişleri ve çevik kuvvetin coplu, biber gazlı, darplı müdahalesi ile anılan Coca Cola, çevreye verdiği zararlarla da sıkça haberlere konu oldu. Kolalı içeceklerin 1 litresi için 2.5 litre (kimi fabrikalardaki özel tekniklerle 1.54 litre) su kullanan kola şirketleri, doğal su kaynakları için en az HES´ler kadar tehlikeli görünüyor. Bunun yanında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2013´ün ilk yarısına ait Gıda ve İçecek Sektörü Raporu´nda sektördeki emek sömürüsü, sağlık ve çevre sorunları, denetimsizlik, etiketleme açığı gibi konulara değinmiyor; raporun ağırlığını küresel yatırımcılara sunulan kârlı yatırım fırsatları, helal gıdanın önemi ve doğuracağı harika fırsatlar, Türkiye´nin tarım ve gıda alanında öncülük potansiyeli gibi konulara yapılan vurgular oluşturuyor. Bir yanda tüm dünyada 870 milyon insanın yetersiz beslenmesi, beş yaş altı çocuk ölümlerinin % 4 5´inin yetersiz beslenme nedenli olması ile gıda sektörünün gittikçe devasa bir boyuta ulaşması arasında ciddi bir çelişki var. Ana ekseni insan yerine kâr olan gıda politikalan ile dünyadaki açlık, yetersiz beslenme, gıda güvenliği gibi temel sorunlar çözülecek gibi görünmüyor. İnsanın varolabilmesi için şart olan tüm gereksinim ve haklar için geçerli olduğu gibi, gıda ile ilgili sorunların da çözümü ancak sosyalizmde gibi görünüyor.
23.05.2013
BASIN BİLDİRİSİ
TEKGIDA-İŞ Sendikası Genel Başkanı Mustafa TÜRKEL, son olarak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen ve alkol satışı ile tüketimini konu alan kanun tasarısı hakkında kamuoyuna ve basına aşağıdaki açıklamayı yapmıştır:
01.04.2013
TÜRKİYE YAVAŞLADI!
Türkiye ekonomisi yılın son çeyreğinde yüzde 1,4 yılın tamamında ise yüzde 2,2 büyüdü. Sanayi ve ihracattaki hız kesmenin yanı sıra frenlenen iç tüketim nedeniyle büyümesi yavaşlayan Türkiye’de kişi başına milli gelir ise 10 bin 504 dolar oldu.
13.03.2013
TÜRKİYE ALKOL POLİTİKALARI PLATFORMU KURULDU
Türkiye Yeşilay Cemiyeti´nin de aralarında bulunduğu 27 kurum ve kuruluş öncülüğünde Türkiye Alkol Politikaları Platformu (TAPP) kuruldu. Alkol tüketiminin çağdaş normlar ile uyumlu şekilde denetlenmesi amacıyla 8 Mart´ta alanında uzman 27 kurum ve kuruluşun katıldığı bir toplantı yapıldı.
07.01.2013
‘Bİ BÜYÜK’ ÇELİŞKİ
DÜNYADA ‘Türklerin milli içkisi’ olarak anılan rakı üretimi iç piyasada 13 yılda neredeyse yüzde 50 geriledi. 80 milyon litreden 46 milyon litreye düştü. Buna karşılık son 10 yılda ihracat yüzde 50 artarak 5.5 milyon litreye ulaştı. Tüketimin azalmasında en büyük etken yüksek vergiler olarak gösteriliyor.
26.12.2012
İNŞAAT YORGUN, SANAYİ PUSULASIZ
İnşaatın tökezlemesiyle beraber, sanayi de ivme kaybetti. İnşaatın rüzgârıyla yelkenleri şişen imalat sanayiinin tuğla, seramik, armatür, boya, demir, cam gibi, inşaat girdisi ile ilgili sektörleri tempo kaybettiler. Giyim, hanehalkının ilk elde tüketimini kıstığı bir kalem. Giyim sanayii, ihracata yönelemediği ölçüde dara düşen ilk sektör oldu.
13.12.2012
‘İNİŞE GEÇEN’ EKONOMİYE ‘GÜVENLİKÇİ BÜTÇE’
Yabancı yatıran ve sıcak para girişi dolayısıyla ithal tüketiminin coşmasıyla büyüyen ekonomimizin 2012in son çeyreğinde 1.6 büyüdüğü haberleri geldiğinde TBMM´de 2013 bütçesi görüşülüyordu..
17.09.2012
ZEYTİNYAĞI SAĞLIKTIR
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, EBSO Yağ Sanayi Meslek Komitesi üyesi sanayicilerle EBSO Sanayiciler Kulubü´nde düzenlediği basın toplantısında, “Zeytinyağı Sağlıktır” yazılı önlükler giyerek, tüketimin artırılması gerektiğini vurguladı.
03.04.2012
PASTA BÜYÜYOR EKMEK KÜÇÜLÜYOR
Türkiye ekonomisi 2011 yılında yüzde 8.5 büyürken elektrik, doğal gaz başta olmak üzere temel tüketim maddelerine fahiş zamlar geliyor.
27.01.2012
SAĞLIK BAHANE ZAMLAR ŞAHANE
Geçtiğimiz yıllarda sigara fiyatlarında gerçekleşen nispi fiyat artışlarına ve çeşitli yasal düzenlemelere rağmen sigara tüketiminde önemli bir düşüş görülmüyor. Vergi artışının sigara tiryakileri üzerinde önemli bir etkisinin olacağı ve yaklaşık 300 bin kişinin sigarayı bırakabileceği düşünüldü. Oysa, geçmişteki gelişmelere bakıldığında bunun gerçekleşmesi çok da inandırıcı durmuyor.
23.12.2011
ZEYTİNCİLİK BİR VATAN MESLEĞİDİR
Zeytin ve Zeytinyağı ile Bir İstanbul Günü” panelinde buluşan zeytinyağı üreticileri, zeytinyağı tüketiminin artmasının hem insanlarımızın hem de ekonomimizin sağlığına iyi geleceğini vurguladılar.