‘İNİŞE GEÇEN’ EKONOMİYE ‘GÜVENLİKÇİ BÜTÇE’
Yabancı yatıran ve sıcak para girişi dolayısıyla ithal tüketiminin coşmasıyla büyüyen ekonomimizin 2012in son çeyreğinde 1.6 büyüdüğü haberleri geldiğinde TBMM´de 2013 bütçesi görüşülüyordu..
Yabancı yatıran ve sıcak para girişi dolayısıyla ithal tüketiminin coşmasıyla büyüyen ekonomimizin 2012in son çeyreğinde 1.6 büyüdüğü haberleri geldiğinde TBMM’de 2013 bütçesi görüşülüyordu..
"Vergi toplama ve Tniîli geliri dağıtma hakkamyetgizliğimn kıırumsallaştığı" ülkemizde ücrethlerden toplanan dolayh dolaysız vergi gehrleriyle finanse edilen 2013 bütçesinin cüssesini veren yüzde 50 oranında artan "savunma-güvenlik harcamaları" ve yüzde 18.3 artan Diyanet bütçesi dikkati çekiyordu… Çehresi "militerleşen" bütçe siyasi bir metin olarak bize "güvenlikçi otoriter" devlet pratiğinin daha da artacağını ve sosyal devlet olma ideasrndan boşalan yeri "Sünni devlet hizmetiyle" dolduracağını söylüyordu..
Bütçede devletin topluma karşı yükümlü olduğu eğitim ve sağhk başta olmak üzere kamusal hizmetlerin "ticarileşme" süreci tamamlandığından bütçedeki payları "personel harcamaları ve özel sektöre teşvikte" yoğunlaşmış.. Ve 2013 bütçesi ücretli, bordrom, emekli, işçi ve dar gelirli kesimlerin toplam vergi gelirleri içindeki yüzde 80 payım geçecek biçimde planlanmıştı..
BÜTÇENİN YÜKÜ KİMİN YÜKÜ
2012 bütçesinin 14.4 milyarlık açığını fark edince son aylarda yoğun zam yağmuruyla anca "denk" getiren hükümet, zenginlik ve servetten vergi toplamadığı için 2013 yılı bütçesini de "bütçeden pay ve kaynak" alamayanlar üstlenecekti.. Ve "küresel kriz” bahanesiyle son beş yılda kaprisli özel sektörün "esnek çakşma, düşük ücret^ vergi indirimi ve teşvik” taleplerini harfiyen yerine getiren hükümet bu defa "ekonomik büyüme yavaşladı" mazeretine sığaııp işçinin emekçinin ücretini budarsa bu bütçeyi kimlere ödetecekti…
Bugün toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyomı’nun ülkenin yarı nüfusunun yaşam standardını belirleyen "asgari ücrete" 2013 yık için hak gördüğü kuaıtı "3 3" zammıyla yoksulluğu yeniden üretirken asgari ücretliler 2013 yık "bütçesini yamayacak" yeni zam furyalarına nasıl katlanacaklardı.. Ya da 100 kişiden 62’sinin bir yılhk kazancından fazla borçlu olduğu, devletin değil "toplumun piyasalara borçlandırılarak;" çevirilen "üretime değil tüketime" dayanan "ekonomik istikrarımız" ne kadar sürecekti. Elbette "ekonomik büyümenin" yavaşlaması sıcak para girişinin dolayısıyla ithalatın da yavaşlaması tüketici ve konut kredileriyle bankalara gelirlerinin misliyle borçlu milyonlarca tüketicinin iç talebe katkıda bulunmaması demekti.
GECİKMİŞ KRİZ ETKİLERİ
Mübalağa "ekonomik büyüme" söylemlerinin arka planında duran önümüzdeki uzun yıllar "sıfır büyümede" kalacağı öngörülen küresel kapitalist krizin güçlü dip etkilerini yaşamaya başlamıştık. Kapitalist sistemin Amerika ve AB bölgelerinde beş yılda geçmeyen "durgunluk" konjonktüründen kaçan sıcak para akışıyla korunan ama bu arada hane halkamı bankalara borcu 284 milyara dayanan ülkemiz kendi büyüme modeli ve gerçekliğiyle yüzleşiyordu…
Ve özellikle Avrupa kaynaklı sıcak paranaı 2012 yıhnda yüksek karlı devlet tahvilleri, borsa ve finans sistemine ilgisinin düşmesi, kriz Avrupası ve savaş iklimindeki komşu ve Ortadoğu ihracat pazarlaraıaı daralmasıyla "ekonomik büyüme" inişe başlamıştı.. Sonuç olarak Türkiye beş yıl gecikmek olarak "ekonomik yavaşlamayı" hissetmeye başlarken halkaı sulardaki dolayh dolaysız vergi yüklerini almadan ve kamu harcamalaraıa para ayırmadan, 4 milyon işsiz ve 16 milyon yoksul nüfusuyla "tüketerek büyüdüğü" zamanları yakalaması oldukça zordu…