Bir buçuk ayı aşkın süredir devam eden TEKEL emekçileri direnişi ve diğer emekçilerin bu direnişe dayanışma göstermesi, hatta halkımızın direnişçilerin yanında olması, bugünlerde çok dillendirilen demokratikleşme sözcüğü ve hareketinin gerçek yüzünü açığa çıkarması açısından fevkalade ümit verici bir kıvılcımdır.

Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel, Ankara valisinin iddialarını ve TEKEL direnişindeki gelişmeleri gazetemize değerlendirdi.

BAŞBAKAN´IN TEKEL TAVRI

ALLAK BULLAK

Tüm toplumda silinmeyecek izler bırakacak bir “olay”la karşı karşıya olduğumuz kesin: TEKEL işçileri bu mücadeleyi kendiliğinden, özgün çıkarlarını savunmak için başlattılar. Şimdi, tüm sınıfın çıkarlarının, toplumun büyük çoğunluğunun, siyasi geleceğinin temsilcisi katına yükseliyorlar. Böylece “Proletarya”nın tarih sahnesine yeniden dönüşünün önü açılıyor.

Ankara Valiliği, Türk-İş önü ve çevredeki sokaklarda kurdukları çadırlarda direnişini sürdüren işçilerinin “bölgeyi tahliye” etmeleri için Tek Gıda-İş Sendikası’na yazı göndererek, “esnafın rahatsız olduğunu” ileri sürdü.

Hükümet bir kamu işyerini kapatıyorsa orada çalışan işçisini kamuda işçi ihtiyacı olan herhangi bir iş yerine işçi istediği takdirde yerleştirebilir. TEKEL işçisi de bunu istiyor. Daha önce kamu işyerlerinde çalışan onbinlerce işçi bu şekilde başka işyerlerine yerleştirilmiştir.

SADECE TEKEL EMEKÇİLERİ Mİ?

Hak-İş Başkanı Salim Uslu´dan, bir sendikacı için ‘yuh’ dedirtecek açıklama geldi. Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, TEKEL işçilerini, ‘sokağa ısıtarak’ AKP Hükümeti’nin ‘Demokratik Açılım’ sürecine zarar vermekle suçladı.

ANKARA – TÜRK-İŞ, TİSK, HAK-İŞ ve DİSK´ten yapılan ortak açıklamada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer´in yaklaşımının çatışma kültürünün ifadesi olduğu öne sürüldü.

ETİ fabrikasında, toplusözleşme görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanmasının ardından 2 bin işçinin başlattığı grev, birçok sendika ve mücadele yürüten işçi için öğretici bir süreçle son buldu.

TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI RAPORU