Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
13 Mayıs 2009
BASIN HAKLARI İHLALLERİ İZLEME RAPORU- OCAK-NİSAN 2009 DÖNEMİ

TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI RAPORU

BASIN HAKLARI İHLALLERİ İZLEME RAPORU- OCAK-NİSAN 2009 DÖNEMİ

           Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın, Avrupa Gazeteciler Federasyonu ile ortaklaşa olarak yürüttüğü, “TÜRKİYE’DE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ: DEĞİŞİM İÇİN GAZETECİLER SENDİKASI’NIN GÜÇLENDİRİLMESİ” başlıklı 20 aylık program çerçevesinde, “basın hakları ihlalleri”, “gazetecilerin çalışma yaşamından kaynaklanan hak ihlalleri” ve “medyanın kişilik hakkı ihlalleri” başlıkları altında 4’er aylık dönemler itibarıyla izlemeler yapılmakta ve raporlar hazırlanmaktadır.

 Programın başlangıç tarihi olan 1 Ocak 2009’dan 30 Nisan 2009’a kadar olan ilk 4 aylık dönemi kapsayan belirlemelere göre, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Yasası’nın basın ve ifade özgürlüğüne getirdiği kısıtlamalar; soruşturma, gözaltı ve yargılamanın her aşamasında kendisini giderek daha güçlü bir biçimde hissettirmektedir.
 
Çeşitli yayın kuruluşlarında görevli olan 29 gazeteci ve medya mensubu, haklarındaki suçlamaların gazetecilik faaliyetleriyle ilgili olup olmadığı henüz kesinleşmemekle birlikte, cezaevinde tutuklu olarak bulunmaktadır.
 
Ocak-Nisan döneminde, Türk Ceza Kanunu’nun basın ve ifade özgürlüğünü tehdit eden 27 maddesinden en ünlüsü olan 301. madde kapsamında, Adalet Bakanlığı’na muhtelif Cumhuriyet Başsavcılıklarınca 719 dosya gönderildi. Bakanlık bunlardan 96 şüpheli ve sanığı ilgilendiren 73 dosya için soruşturma izni verdi.
 
Bu dönemde, “soruşturmanın gizliliğini” düzenleyen TCK’nın 285’inci maddesi uyarınca açılmış olan davalardaki artış da özellikle Ergenekon davasıyla ilgili olarak dikkati çekmektedir. Bunun yanı sıra “kişilik haklarını ihlal” ve “hakaret” iddiasıyla da gazeteciler hakkında açılmış birçok dava bulunmaktadır.
 
Ocak-Nisan 2009 aylarına kapsayan 4 aylık dönemde, 6 dergi ve gazete hakkında Terörle Mücadele Kanunu hükümleri uyarınca toplatma ve yayımını durdurma kararı verildi. Ayrıca Diyarbakır’da yayım yapan Gün TV hakkında, “tek bir parti ile bu partinin belediye başkan adaylarının haberlerine yer verdiği” gerekçesiyle İlçe Seçim Kurulu’nca 12 günlük yayın durdurma cezası verildi.
 
Öte yandan, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı İnternet Dairesi Başkanlığı’nın bu yılın Mart ayı verilerine göre, Türkiye’de 1631 internet sitesine erişim yasaklanmış bulunmaktadır.
 
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nca da Ocak-Nisan döneminde, 89 radyo ve televizyon kuruluşuna 129 uyarı cezası; 35 yayın kuruluşunun ilgili programlarına 39 yayın durdurma cezası; 15 yayın kuruluşuna 22 kez çeşitli miktarlarda idari para cezası; 1 yayın kuruluşuna da 3 gün gelir getirici yayın yasağı cezası verildi. Bu dönemde, 31 radyo ve televizyon kuruluşu hakkında da seçim yasaklarıyla ilgili olarak ceza uygulanması istemiyle Yüksek Seçim Kurulu’na 41 bildirim yapıldı.
 
Dört aylık inceleme döneminde, gazetecilerin hem siyasetçilerin hem de askeri otoritelerin sözlü müdahalelerine muhatap olmaları ve aynı çevrelerce hedef gösterilmelerinin yoğunlaştığı gözlenmektedir.
 
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, 29 Mart yerel seçimleri öncesinde birçok kez medyayı hedef alan konuşmalar yaparak, “yalan yanlış haber yaptığını” iddia ettiği yayın organlarını satın almamaları için parti teşkilatına ve halka “medyayı boykot” çağrıları yaptı.
 
Başbakanın bu tutumu, basın özgürlüğüne yönelik bir tehdit olarak algılandı ve gerek basın meslek örgütlerince gerekse medya kuruluşlarınca ve gazetecilerce eleştirildi.
 
Gerek Başbakanlık gerekse Genelkurmay Başkanlığı, “akreditasyon” uygulamasını, “istenmeyen yayın kuruluşları ya da gazetecilerin” bu alanda görev yapmalarının engellenmesinin bir aracı olarak kullanmayı sürdürmektedirler.
 
Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarıyla ilgili olarak yayımlanan haberler dolayısıyla Radikal gazetesinin akreditasyonunu Şubat ayında askıya aldı.
 
Başbakanlığın, akreditasyonunu iptal ettiği gazetecilerden birisi olan Milliyet gazetesi muhabiri Abdullah Karakuş’un açtığı davada yürütmenin durdurulmasına kararı verildi ve kendisine akreditasyon kartı iade edildi. Oybirliğiyle çıkan kararda, akreditasyon iptalinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Basın Kanunu’ndaki basın özgürlüğü hükümlerine aykırı olduğu vurgulandı.
 
Bu konuda, akreditasyonu iptal edilen Evrensel Gazetesi muhabiri ve Türkiye Gazeteciler Sendikası Disiplin Kurulu Üyesi Sultan Özer adına TGS’nin açtığı davada ise akreditasyon uygulamasının tümüyle iptal edilmesi istendiği için dosya Danıştay’a gönderildi. Danıştay’daki inceleme sürüyor.
 
Ocak-Nisan döneminde gazetecilerin çalışma yaşamından kaynaklanan sorunları başlığı altında, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın, 1980 askeri darbesinin üzerinden 29 yıl geçtikten sonra ilk kez bir medya kuruluşunda fiili grev başlatması tarihi önemde bir gelişme olarak kayıtlara geçti.
 
Küresel mali krizi bahane olarak kullanan medya işverenlerinin Ekim 2008’den bu yana işten çıkarttığı basın emekçilerinin sayısı ise 800’ü geçti.
 
Basın ve ifade özgürlüğü bakımından, 2009’un önemli gelişmelerinden birisi ise TRT 6’nın (Şeş) yayın yaşamına başlaması oluşturdu. Çok sayıda kişinin Kürtçe konuştuğu için yargılandığı bir dönemde, siyasi iktidarın yerel seçimler öncesinde Kürtçe televizyon yayını için adım atması tartışmaları da beraberinde getirdi.
 
TRT 6’da program yapan Rojin’in, 1 Ocak’ta başladığı görevini Nisan ayının ortasında bırakması ve gerekçe olarak “konuklarının kabul edilmemesini, yayınlarına müdahale edilmesini, programına potansiyel suç, kendisine de potansiyel suçlu muamelesi yapılmasını” göstermesi, TRT’nin Türkçe kanallarının yanı sıra Kürtçe kanalının da hükümetin etkisi altında kaldığı kuşkularını doğurdu.
 
Her şeye rağmen, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yasaklanan Kürtçenin çeyrek yüzyıldan fazla bir süre sonra devlet televizyonunun resmi kanalları arasına girmiş olması bile basın ve ifade özgürlüğüne yönelik olumlu bir adım olarak değerlendirildi.
 
Öte yandan, TRT’ye 24 saat Kürtçe yayın yapma olanağı tanıyan yasal düzenleme, aynı izni özel televizyon kuruluşlarına vermedi. Diyarbakır ve bölgesinde dört yılı aşkın bir süredir günde 45 dakika Kırmançi yayın yapan Gün TV, TRT 6 gibi günde 24 saat yayın yapabilmek için Radyo Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) başvurdu. (BİANet, 12 Ocak)
 
Bu arada, TBMM İnsan Hakları Alt Komisyonu’nun raporunda, İstanbul’daki işkence suçlarıyla ilgili olarak soruşturma sayısındaki artışa rağmen, açılan davaların düşüklüğü ve ceza alan hiç kimsenin olmayışının “etkin soruşturma yapılıp yapılmadığına dair kuşkuları akla getirdiği” vurgulandı. Bu ifadeler, yargılama usul hukukundaki eksikliklerin de gündeme getirilmesini zorunlu kılmaktadır.
 
İnsan hakkı ve kişilik hakkı ihlalleri arasında sayılan “telefon dinlemeleri” Ocak-Nisan 2009 döneminde de Türkiye’nin gündeminden düşmedi. 2005 yılında Diyarbakır’da görevli iken MİT’e tüm Türkiye’de dinleme olanağı sağlayan kararda imzası olan bir yargıcın telefonlarının da, İzmir’de “tefecilik ve yasadışı çek-senet tahsilatı” ile ilgili bir operasyon çerçevesinde dinlemeye takılması gazete haberlerine yansıdı.
 
Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, 7 milyon kişinin telefonlarının dinlendiği iddialarıyla ilgili olarak gazetecilere yaptığı açıklamada, rakamı “70 bin” olarak küçük göstermeye çalıştı ancak demokratik bir toplumda haberleşme özgürlüğünün devlet tarafından büyük ölçüde ihlal edildiğini resmi ağızdan ifade etmiş oldu.
 
Diyarbakır’da polise taş attıkları iddiasıyla yargılanan dört çocuğun 6 ay tutuklu kalmaları ve terör örgütü üyesi kapsamında cezalandırılmalarının istenmesi kamuoyunda tepkilere yol açarken, Terörle Mücadele Kanunu’na yönelik eleştirilerin haklılığı da uygulamada yaşanan kişilik ve çocuk hakkı ihlalleriyle bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu.
 
Ergenekon davası kapsamında¸ dalgalar halinde evlere düzenlenen operasyonlarla gazetecilerin, yazarların, öğretim üyelerinin, dernek yöneticilerin, sendikacıların gözaltına alınmaları, polis ifadelerinin gazetelere servis edilmeleri, haklarındaki iddialar üzerinden kişilerin peşinen suçlu ya da suçsuz ilan edilmeleri, medya yayınlarıyla kişilik hakkı ihlallerinin başlıca örnekleri arasındaki yerini aldı.
 
RESMİ RAKAMLAR: TCK-301
 
Ocak-Nisan 2009 döneminde, gazeteciler ve basın-yayın kuruluşları hakkında açılan soruşturma ve davalarla ilgili olarak yalnızca gazete taramalarıyla yetinilmedi.
 
İzleme ve taramanın yanı sıra, 147 gazete ve televizyon kuruluşuna yazı gönderilerek, kurum ve mensupları hakkında Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Basın Kanunu, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun ve diğer ilgili mevzuat kapsamında açılmış soruşturma ve davalarla ilgili bilgi istendi.
 
30 Nisan 2009 tarihine kadar 8 gazete ve televizyon kuruluşundan konuyla ilgili cevap yazıları alındı.
 
Ayrıca, Adalet Bakanlığına resmi yazı yazılarak, soruşturulması Bakanlığın iznine tabi olan suçlarla ilgili bilgi istendi.
 
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nden gelen cevap yazısına göre, 8 Mayıs 2008 tarihinden 1 Nisan 2009 tarihine kadar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi gereğince muhtelif yer Cumhuriyet Başsavcılıklarından Bakanlığa 719 dosya gönderildi. Bunlardan 73 dosya için Bakanlık tarafından soruşturma izni verildi. Bu dosyalarla ilgili olarak 96 şüpheli ya da sanığın bulunduğu bildirildi.
 
Adalet Bakanlığı, kendisine gelen dosyalardan 573’ü için soruşturma izni vermezken, bu dosyaların 837 şüpheli ve sanığı ilgilendirdiği belirtildi.
 
Adalet Bakanlığı’na gönderilen dosyalardan 73’üyle ilgili işlemler ise sürüyor.
 
Yine soruşturulması Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlı olan “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 1 Haziran 2005 tarihinden 1 Nisan 2009 tarihine kadar Bakanlığa 124 dosya geldiği, bunlardan 37’si için soruşturma izni verildiği, 78’i için soruşturma izni verilmediği, 9’uyla ilgili işlemlerin ise sürdüğü bildirildi.
 
BASIN DAVALARI
 
TGS’nin yazısı üzerine cevap gönderen kuruluşlardan gelen bilgilere göre, basına yönelik davalar şöyle:
 
– Star gazetesi hakkında, Ergenekon davasıyla ilgili haberlerde, Türk Ceza Kanunu’nun “soruşturmanın gizliliğini” düzenleyen 285’inci maddesinin ihlal edildiği iddiasıyla 30’a yakın dava açıldı. Bu davalardan 2’sinde Sorumlu Müdür hakkında 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Ceza tecil edilmedi. Ayrıca 4 davada, “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verildi. Star gazetesi Hukuk Müşavirliği’nden gönderilen yazıda, “TCK’nın 285’inci maddesinin, basın özgürlüğünü ve halkın gerçekleri öğrenip haber alma hakkını önlediği, gazeteciliğin evrensel standartlarda yapılmasına engel oluşturduğu” belirtilmektedir. Yazıda, şu görüşlere yer verilmektedir:
“Demokrasilerde ‘halkın haber alma hakkı’ mutlak bir hak olup, gazeteci de halkın haber alma hakkını sağlayandır. Anayasal bir hakka dayanarak görev yapan gazeteciyi takdiri bazı mülahazalarla her vesileyle suçlu sayılması demokrasinin özüne aykıdır.
Evrensel değerlerin dünyada şekillendiği günümüzde, insan temel değer olarak görülmekte, insan hak ve özgürlükleriyle hukukun üstünlüğü esas alınmaktadır. Türkiye demokrasi güçleri, bu evrensel değişimi görüp kabullenmek ve bu bağlamda siyaset üreterek demokrasiyi işletmek durumundadır. Gerçekleri açıklamak yerine, saklamaya tasarlanan, buna mecbur kılınan medyayla hukukun, demokrasinin gelişmesi düşünülemez.”
 
– Yeni Asya gazetesi önceki Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Faruk Çakır hakkında, gazetenin 23 Ocak 2009 tarihli nüshasında yayımlanan “Ergenekon’da Avrasya Dalgası” başlıklı haber-yorum nedeniyle, aynı gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mustafa Döküler hakkında da gazetenin 12 Şubat 2009 tarihli nüshasında yayımlanan “Ergenekon bataklığı” başlıklı haber-yorum nedeniyle “gizliliğin ihlali” iddialarıyla İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlatıldı.
 
– TVNET televizyonu Haber Müdür hakkında, Ergenekon soruşturması ile ilgili yayımlanan haberlerde “gizliliğin ihlali” iddiasıyla 3 adet soruşturma başlatıldı.
 
– Bizim Kocaeli gazetesi hakkında 5187 sayılı Basın Kanunu’nun “Düzeltme ve Cevap” başlıklı 14’üncü maddesi uyarınca açılmış iki dava, ayrıca manevi tazminat talebiyle açılmış üç dava bulunuyor.
 
– Konya’da yayın yapan Kontv hakkında RTÜK tarafından 1 uyarı cezası verildi. Ayrıca yerel seçim sürecinde, Yüksek Seçim Kurulu’nun önerisi üzerine, yine RTÜK tarafından Kontv hakkında 1 uyarı ve 1 program durdurma cezası verildi.
 
Gazetelerin derlenmesiyle belirlenen diğer basın davalarından bazıları ise şöyle:
 
– AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın avukatlarınca Emin Çölaşan’a ART Televizyonu’nda yayımlanan “Ankara Rüzgarı” isimli programda “kişilik haklarına saldırıda bulunduğu” ileri sürülerek 10 bin TL manevi tazminat davası, Cüneyt Arcayürek’in 6 Şubat 2009 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan “El Atına Binen Tez Düşer” başlıklı köşe yazısında kullandığı ifadelerle Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle 10 bin TL manevi tazminat davası açıldı.
 
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ”Büyüteç” programına, Tuncay Güney’in konuk olarak katılmasıyla ilgili, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ile programın yapımcı ve yöneticisi hakkında soruşturma başlattı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, daha sonra TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin hakkında, “genel müdürü olduğu kurumun tarafsızlığını ve özerk yapısını ortadan kaldırmak”, “kurumda kadrolaşma yapmak” suçlamalarıyla sunulan suç duyurusu dilekçelerinin, iddiaların “soyut ve genel” olması nedeniyle işleme konulmamasına karar verdi.
 
Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı ve Köşe Yazarı Yasemin Çongar, “Ergenekon hakkında öğrenecek çok şey” başlıklı yazısından ötürü “soruşturmanın gizliliğini ihlalden” İstanbul Kadıköy 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nden yargılanıyor.
 
– Gazeteci Mustafa Balbay’ın “Anayasal düzeni silahla değiştirmeye teşebbüs” iddiasıyla tutuklanmasına neden olan günlükleri yayımlayan Tempo 24 internet sitesinin sorumluları hakkında Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma başlatıldı.
 
– Cumhuriyet Gazetesi haber merkezi editörü Aykut Küçükkaya’ya “Deniz Feneri” yolsuzluğunu ele aldığı “Yüzyılın Yolsuzluk Oyunu” kitabından dolayı Kanal 7 Televizyonu yöneticilerinin talebi üzerine Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “yayın yoluyla hakaret, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlamalarıyla soruşturma açıldı. Suçlamayla kitabın toplatılması da talep edildi.
 
– Cumhuriyet gazetesi yazarı Deniz Som, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrinnüsa Gül’e “basın yoluyla hakaret” ettiği iddiasıyla 3 ay 15 günden 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
 
– Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Cüneyt Arcayürek, Fethullah Gülen’e hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada TCK’nın 125/1 ve 2’nci maddeleri uyarınca 700 TL adli para cezasına çarptırıldı.
 
– Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Doğan Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan, Yürütme Komitesi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Yönetim Kurulu üyesi Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün de aralarında bulunduğu şirketin üst düzey yöneticilerine “Defter ve kayıtlarda muhasebe hileleri yapmak, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açmak” suçlamasıyla 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.
 
– PKK’nın bir halk hareketi olduğunu ifade eden bir köşe yazısı nedeniyle, Günlük gazetesi köşe yazarı Veysi Sarısözen’e ve gazetenin sahibi Ziya Çiçekçi’ye “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı.
 
– İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Tuncay Güney’le 2001 yılında yapılan mülakatın orijinal CD’lerine yayın yasağı koydu.
 
– Karargâh Evleri soruşturmasını yürüten Askeri Savcı Hava Hakim Yüzbaşı Mehmet Çelik, “gizli mal beyanını yayımlayarak kişilik haklarına saldırıda bulundukları” iddiasıyla Taraf gazetesine 250 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı.
 
– Malatya Yenigün gazetesinin Sahibi ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Malatya Şube Başkanı Bülent Kutlutürk ile Yazıişleri Müdürü ve ÇGD yöneticisi olan Fadime Akıncı’ya bir haberde “soruşturmanın gizliliğini ihlal” gerekçesiyle 1’er yıl 3’er ay hapis cezası verildi. Mahkeme cezayı 5 yıl süreyle denetime tabi tutarak erteledi.
 
– Alternatif Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Cevat Düşün’e, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın “Öcalan siyasi önderdir” başlıklı konuşmasını, gazetede manşetten yayımladığı gerekçesiyle İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
 
– İstanbul Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, Evrensel Gazetesi’nin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Şahin Bayar hakkında, “devletin askerî kuvvetlerini alenen tahkir ettiği” iddiasıyla Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesi uyarınca açılan davada Bayar’ın avukatı Devrim Avcı, TCK’nin 301. maddesinde yapılan değişiklikten sonra yargılamanın devam etmesi için Adalet Bakanı’nın izin vermesi gerektiğini belirtti. Talebi değerlendiren Hâkim Hakkı Yalçınkaya, “izin şartı”nın Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle TCK’nin 301. maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurma kararı aldı.
 
CEZAEVİNDEKİ GAZETECİLER
 
Çeşitli kaynaklardan elde edilen verilere göre, halen cezaevlerinde 29 medya mensubu bulunuyor:
Ergenekon davasından yargılanan Adnan Akfırat, Serhat Bolluk, Hikmet Çiçek, Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay, Toplumsal Haber adlı haber sitesinin sahibi yazar Neriman Aydın; MLKP davasından yargılanan radyocu Füsun Erdoğan, İbrahim Çiçek ve Sedat Şenoğlu; PKK ile bağlantılı olmaktan yargılanan Dicle Haber Ajansı (DİHA) çalışanlarından Ali Buluş, Mehmet Karaaslan, Faysal Tunç, Behdin Tunç ve Abdurrahman Gök; Atılım gazetesi yazarı
Hasan Coşar ve gazete çalışanı Sonnur Sağlamer; Özgür Halk Dergisi çalışanı Erhan Bayrak; “Devrimci Karargah” örgütü üyesi olmakla suçlanan Vatan gazetesinin internet sitesi gazetevatan.com’un Yayın Müdürü Aylin Duruoğlu; ayrıca Barış Açıkel, Bayram Namaz, Erdal Güler, Erol Zavar, Hatice Duman, Mahmut Tutal, Mehmet Ali Varış, Mehmet Bakır, Murat Coşkun, Mustafa Gök, Ziya Ulusoy.
Gazeteci İlhan Selçuk, Vedat Yenerer ve Güler Kömürcü tutuksuz olarak yargılanmaları devam ediyor. Vedat Yenerer, 11 ay tutuklu kaldıktan sonra 25 Ocak’ta tahliye edilerek tutuksuz yargılanmasına karar verildi.
Ergenekon soruşturması kapsamında gazeteci Ünal İnanç da gözaltına alındı. İnanç, İstanbul Adliyesi nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sorguları tamamlandıktan sonra serbest bırakıldı.
 
TOPLATMA VE YAYIN DURDURMA
 
– İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, haftalık yayımlanan Bağımsızlık, Demokrasi, Sosyalizm İçin Yürüyüş Dergisi’nin 5 Nisan 2009 tarihli 178. sayısının Terörle Mücadele Yasası’nın (TMY) 7/2. maddesi uyarınca toplatılmasına ve derginin yayımının bir ay süreyle durdurulmasına karar verdi.
 
– İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, haftalık yayımlanan Ezilenlerin Sosyalist Alternatifi Atılım Gazetesi’nin 4 Nisan 2009 tarihli 14. sayısının TMY’nin 7/2. maddesi uyarınca toplatılmasına ve gazetenin yayımının 1 ay süreyle durdurulmasına; gazetenin internet sitesi olan http://www.atilim.org’un da yayımının bir ay süreyle engellenmesine karar verildi.
 
– İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Azadiya Welat Gazetesi’ne, gazetede “yasadışı örgüt propagandası yağıldığı” iddiasıyla Terörle Mücadele Yasası’nın (TMY) 7/2. maddesi uyarınca bir ay kapatma cezası verdi.
 
– 10 Nisan 2009’da yayın yaşamına başlayan ve haftalık yayımlanması planlanan Özgür Mezopotamya Gazetesi’nin yayını 11 Nisan 2009’da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, gazetede “yasadışı örgüt propagandası yapıldığı” iddiasıyla TMY’nin 7/2. maddesi uyarınca bir ay süreyle durduruldu.
 
– Günlük Kürtçe yayın yapan Azadiya Welat ile haftalık gazete Özgür Mezopotamya gazeteleri, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, “terör örgütünün propagandasının yapılıp, suç ve suçlunun övüldüğü” gerekçesiyle verdiği iki ayrı kararla birer ay süreyle kapatıldı. Yayın durdurma kararlarının, gazetelerle ilgili teknik bilgiler dışında, virgülüne hatta yazım hatalarına kadar aynı olması dikkati çekti.
 
– Diyarbakır Yenişehir İlçe Seçim Kurulu, Gün Tv’ye “DTP ve bu partiye ait belediye başkan adaylarının haberlerine yer verdiği” gerekçesiyle 12 günlük yayın durdurma cezası verdi.
 
– Adana Büyükşehir Belediye Başkanı ve MHP adayı Aytaç Durak’ın oğlu Gökhan Durak’a ait Çukurova TV’nin tahsisli olmayan frekanstan yayın yaptığı gerekçesiyle RTÜK tarafından kapatılması kararlaştırıldı.
 
– Danimarka’dan yayın yapan ve kapatılması gündeme gelenRoj TV’yi desteklemek amacıyla 12 Nisan 2009’da açılan support.roj.tv adlı internet sitesine erişim Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 12 Nisan 2009’da engellendi.
 
 
BASINA YÖNELİK MÜDAHALELER
 
– TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “yalan, yanlış haber yapan gazeteleri almama kampanyası başlatılmasını” istedi.
 
– Genelkurmay Başkanlığı, intihar eden emekli Albay Abdülkerim Kırca hakkında yayımlanan haberlerle ilgili olarak yaptığı açıklamada medya kuruluşlarını uyardı. Açıklamada, “yargılama sürecinde sorumlu ve duyarlı olması gereken kesimlerin özen ve hassasiyet göstermesi gerekirken, kişi ve kuruluşların adeta yargısız infaz edilerek suçlu ilan edilmesi, temel insan haklarına aykırı olduğu gibi hiçbir hukuki ve ahlaki kuralla da bağdaşmamaktadır. Artık, yetkili ve sorumlu makamlar ile sağduyulu medyanın üzerlerine düşen görevleri yerine getirmek üzere söylem yerine gerekli tedbirleri alma zamanıdır" denildi.
 
– Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, 29 Nisan’da düzenlediği “İletişim Toplantısı”nda da “medyanın, soruşturmaların gizliliği ilkelerine dikkat etmesini” ve kendisini “sorgulamasını” istedi.
 
– MALİyenin, Doğan TV Holding’in yüzde 25’inin Alman Axel Springer’e satış işlemi dolayısıyla Doğan Yayın Holding’e 826,3 milyon TL’lik vergi cezası kesme kararı da siyasi olarak nitelendirdi. Cezanın ardından, Doğan Yayın Holding’e kesilen ve faiziyle birlikte 914 milyon TL’yi bulan vergi cezasında, MALİye Bakanlığı tarafından Hürriyet’in yüzde 66,56’sına, Doğan Gazetecilik AŞ’nin yüzde 70,76’sına, Doğan Burda’nın yüzde 44,89’una ihtiyati tedbir konuldu.
 
– Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın, bir televizyon kuruluşunda yaptığı açıklamada, MALİyenin kararının kendisine önceden bildirildiğini ve “yerel seçimler yaklaşırken siyasi kaygılar taşımadan bu kararın uygulanmasını” istediğini söylemesi de tartışmaları artırdı.
 
– Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “Uğur Dündar’a da Mehmet Ali Birand’a da eğer bu Türkiye dar gelmezse bana yazıklar olsun” diyerek sözlü tehditte bulundu. Gökçek’in medya mensuplarına yönelttiği tehditlere Star TV Genel Yayın Müdürü Uğur Dündar “Başıma bir şey gelirse, ailemin, çocuklarımın başına bir şey gelirse sorumlusu Melih Gökçektir” diye yanıt verdi. Uğur Dündar, mitinglerde öfkeli kalabalıklara kendisi hedef gösterdiğini iddia ettiği Melih Gökçek hakkında suç duyurusunda bulundu.
 
– Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Çarkıfelek programında AKP’yi eleştiren televizyon sunucusu Mehmet Ali Erbil’i “ahlaksızlıkla” suçladı.
 
– Başbakan Erdoğan’ın konuşmacı olduğu İstanbul Çağlayan mitinginde, gazeteciler protesto edilerek gazeteler yırtıldı.
 
– Başbakan Erdoğan, katıldığı bir televizyon programında, Uğur Dündar hakkında “Kimyası fena halde bozulmuş durumda. Sadece bununla başlamıyor. Şu anda memuriyetini gayet güzel bir şekilde yerine getiriyor. Bir defa dürüst olması lazım. Dürüst habercilik yapması lazım. Geç bunları, ne dürüst haberciliği, sadece memuriyetinin gerekliliğini yapıyor” diye suçlamalarda bulundu.
 
– Başbakan Erdoğan, “Bakanlardan istifa jesti” başlığı atan Sabah gazetesi hakkında “Böyle bir ifade yok. 6 bakan nasıl olurda gizli bir toplantıyı size deşifre eder. Bana bunu söylesinler, 6 bakanın 6’sını da dışarı koyarım. Olmayan bir haberi özel haber olarak gazetenin habercisi veriyor” diyerek, adeta gazeteciyi haber kaynağını açıklamaya zorlayan bir tutum takındı.
 
FİİLİ ENGELLEME VE SALDIRILAR:
 
– AKP Esenyurt İlçe teşkilatının “Sizlere kömür ve para yardımı yapacağız” sloganıyla yurttaşların kimliğini aldığını görüntüleyen yerel Siyasal Birim Gazetesi’nin Haber Müdürü İbrahim Küpeli, Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun korumaları olduğu öne sürülen bir grubun saldırısına uğradı. Küpeli, saldırıyla ilgili olarak Kadıoğlu ve korumaları hakkında ilçe cumhuriyet savcılığına şikayette bulundu.
 
– Bursa’da yayımlanan Bursa Gündem Gazetesi’ne akşam saatlerinde gelen 10-12 kişilik grup, gazete sahibi Neşet Öner (50), Genel Yayın Yönetmeni Şükrü Öner (52) ile köşe yazarı Orhan Kaplan’a (55) satırla saldırıda bulunarak yaraladı.
 
– Ankara Büyükşehir Belediyesi Genel Koordinatörü Burhan Yazar’ın Keçiören’deki evinin bulunduğu sokağı asfaltlanırken görüntüleyen Kanal D muhabiri Gamze Dondurmacı ve kameraman Doğan Durak saldırıya uğradı. Aralarında TGS, ÇGD, FMD, TGC, Basın-Sen’in de yer aldığı "G-9 Gazeteciler Platformu", Kanal D muhabirlerinin dövülmesini ortak bir açıklamayla kınadı.
 
– Başbakan Erdoğan’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin İstanbul metrosunun Şişhane hattının açılış töreninde medyayı hedef gösteren sözleri üzerine, partililer medya aleyhine sloganlar attıktan sonra medya çalışanlarına saldırdılar.
 
Tekirdağ eski Ülkü Ocakları Başkanı Bilal Albayrak’ın öldürülmesine ilişkin dava duruşmasını izleyen Trakya Demokrat Gazetesi Muhabiri Ömer Faruk Tabuk, adliye önünde fotoğraf çekiminden rahatsız olan 25 kişilik bir grup tarafından bürosunda darp edildi.
 
– ”Ergenekon” davası kapsamında tutuklandıktan sonra rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün bir yakını, Anadolu Ajansı İstanbul Bölge Müdürlüğü muhabirlerinden Filiz Kınık’a saldırdı. TGS İstanbul Şubesi ve TGC saldırıyı kınadı.
 
– İzmir’de Bozyaka EĞİTİM ve Araştırma Hastanesi yemekhanesinde çıkan yangını görüntüleyen basın mensupları, özel güvenlik görevlilerince darp edildiler. TGS İzmir Şubesi saldırıyı kınadı.
 
– Star gazetesi yazarı Murat Birsel, CNBC-e televizyonunda katıldığı canlı yayında, ekranda işadamı Hikmet Tanrıverdi’nin yer aldığı sırada sinirlenerek, yerinden kalkıp görev yapmakta olan kameramana tekme attı. Olayın büyümesi üzerine durumu düzeltmeye çalışan Birsel, “Onu işten attırabilirdim ama yapmadım” deyince tepkiler daha da büyüdü. CNBC-e televizyonuna 10 kilo baklava göndererek gönül almak istediyse de Birsel’in baklavalarını kimse yemedi.
 
– Ordu’nun Perşembe İlçesi’nde haftalık yayın yapan Kardantepe Gazetesi, önceki geçe meçhul kişi ya da kişilerce basıldı. Kapıyı kıran şahıslar içeride arama yaptı ve eşyaları tahrip etti. Olayı haber alan Gazete Sahibi Latif Aktaş, kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
 
– Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, Vakit gazetesi muhabirlerinden Hüseyin Kuloğlu’nun tartaklanmasını yaptığı yazılı açıklama ile kınadı. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Vakit gazetesi muhabirlerinden Hüseyin Kuloğlu, 27 Şubat 2099 günü Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Seçim ve İletişim’ konulu paneldeki soruları nedeniyle bazı CHP’liler tarafından tartaklanmıştır. Kaba kuvvetin, özellikle de iletişim konusunun irdelendiği bir toplantıda uygulanmış olmasını kınıyoruz.
 
– Aydın’ın Kuşadası ilçesinde, İhlâs Haber Ajansı’nın (İHA) muhabiri olarak görev yapan Zafer Hacısalihoğlu kimliği belirlenemeyen iki kişi tarafından darp edildi. Hacisalihoğlu’na yumruk ve tekme atan saldırganlar, çevrede bulunanların araya girmesi üzerine olay yerinden kaçtı.
 
– Kanal D Muhabiri İbrahim Gündüz ile Star TV muhabiri Özden Erkuş, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in Atatürk Spor Salonu’ndaki konuşmasını izlerken 15-20 kişilik bir grubun saldırısına uğradı. İki gazeteci saldırganlar hakkında suç duyurusunda bulundu.
 
– Şırnak’ın Beştüşşebap İlçesi’nde 29 Mart’ta DTP’nin belediye başkanlığını kazanması üzerine ilçede gazetecilik yapan Emin Bal korucular tarafından tehdit edildi.
 
– 1996’da Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde 11 köylünün kurşunlanarak ve yakılarak öldürüldüğü katliam bölgesine 13 yıl sonra basın mensupları giremedi. Güçlükonak İlçe Jandarma Karakolu’na götürülen gazeteciler tehdit edildi.
 
– Halfeti’de meydana gelen olaylarda yaşamını yitirenlerin cenaze töreni sırasında görüntü almaya çalışan gazeteciler DTP’liler tarafından saldırıya uğradı. ATV haber kameramanının dayak yediği olayda kameramanların kasetlerine de el konuldu.
 
– BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünün tartışıldığı Kanal 7 televizyonundaki “İskele-Sancak” programına katılan Taraf gazetesi köşe yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanının saldırısına uğradı.
 
 
 
 
BASINDA ÇALIŞMA YAŞAMI
 
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, 17 Ocak 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımladığı en son işkolu istatistiklerine göre, gazetecilik işkolundaki işçi sayısı 15 bin 762’dir. İşkolunda yetkili tek sendika olan Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın örgütlülük oranı yüzde 28,86, üye sayısı ise 4 bin 550’dir.
Medya sektörü, çalışanlar açısından her türden sömürünün en yoğun olduğu meslekler listesinin başlarında gelmektedir. Mesleğin temel özelliği olan ve işverenler tarafından kullanılan “haberin saatinin olmaması” durumu, çalışanlar açısından hak gasplarının artması anlamına gelmektedir. Bu önerme, işverenin sömürüsünün adeta meşruiyet temelini oluştururken basın emekçileri açısından ise emeğin karşılığının asla olmayacağının işareti sayılabilir.
 
Medya sektöründeki sosyal hak koşulları asgari insani düzeyin bile altındadır. İş kolunda yoğun olarak güvencesizlik görülmektedir. İşveren, basın emekçilerinin tabi olduğu 5953 sayılı kanuna göre sigorta yapmayı, kendisi tarafından çalışana verilen bir ödül olarak algılamaktadır. Basın yayın kuruluşlarında aylarca hatta yıllarca süren ücretsiz çalıştırma, ardından asgari ücret üzerinden 4857 sayılı yasaya göre çalıştırma süreci, mesleğe başlangıçta sömürünün her iki taraf açısından da normalleşmesine neden olmakta ve çalışan karşısında işverenin tehdit aracı haline gelmektedir.
 
Medyanın sermaye gruplarının eline geçmesiyle birlikte üzücü boyutlarda artan sendikasızlaştırma dalgaları gazetecilik iş kolunda yaşanan sıkıntının nedenlerinin başında gelmektedir. İşverenlerin sendika üyesi çalışanları işten çıkarmaları, sendika üyeliğinden istifaya zorlamaları, sendika üyesi olan çalışanları işe almamaları gibi sebepler, tüm sektörlerde olduğu gibi basın sektöründe de çalışanlar açısından önemli bir caydırıcı rol oynamaktadır.
İşkolunda yaşanan hak ihlallerinin bir bölümü aşağıda sıralanmıştır:
 
TURKUVAZ (ATV VE SABAH)
 
ATV ile Sabah gazete ve dergi gruplarının bağlı olduğu Turkuvaz işyerlerinde Türkiye Gazeteciler Sendikası, 13 Şubat tarihinde fiili grev uygulaması başlattı. İşveren, çalışanları greve katılmamaları ve sendikadan istifa etmeleri için tehdit etti. Bütün bu baskılara rağmen TGS’nin grev kararına katılan 10 gazeteci, grev gözcüsü gömleklerini giyerek işyeri önünde “Bu İşyerinde Grev Vardır” pankartı altında grev nöbeti tutmayı sürdürüyor.
Bu grev, TGS’nin medya sektöründe 1980 yılındaki askeri darbeden bu yana uyguladığı ilk fiili grev olma özelliğini de taşıyor.
Toplu sözleşme görüşmelerinin işveren tarafından kesilmesi ve uyuşmazlık sonunda başlatılan grev, sadece gazetecilerin yeniden sendikal haklarına sahip olma mücadelesinin öncülüğünü yapmıyor, aynı zamanda işveren baskıları karşısında gazetecilerin editoryal bağımsızlığa kavuşması ve basın özgürlüğünün toplu sözleşmeyle teminat altına alınması hedefini de beraberinde getiriyor.
Greve katılan gazetecilerin ücretleri TÜRK-İŞ Konfederasyonu’nun mali desteği sayesinde TGS tarafından karşılanıyor. Grevci gazeteciler her hafta 4 sayfalık GREV bülteni hazırlıyor. Bültenler, her cumartesi günü saat 19.00’da Taksim’den Galatasaray’a kadar yapılan meşaleli ve düdüklü yürüyüşler sırasında vatandaşlara dağıtılıyor. Ayrıca TGS, grevle birlikte tarihi BASIN gazetesini de aylık olarak yeniden yayımlamaya başladı.
Grev, her kesimden sendikaların ve demokratik kitle örgütlerinin desteğini sağlamış durumda. TGS’nin üyesi olduğu TÜRK-İŞ’in yanı sıra DİSK ve KESK, hem konfederasyon hem de bağlı sendikalar düzeyinde gruplar halinde grevcilere yaptıkları ziyaretlerle ve erzak yardımlarıyla tam desteklerini gösteriyorlar. Aydınlar, gazeteciler, yazarlar, dernekler belli bir program çerçevesinde grev gözcülerini ziyaret ederek onları yalnız bırakmadıklarını ifade ediyorlar.
TGS’nin ve TÜRK-İŞ’in işvereni toplu sözleşme masasına çağrı girişimleri bu zamana kadar olumlu bir karşılık bulmadı. Tam tersine işveren, greve katılan 10 gazetecinin iş aktini yasalara aykırı olarak feshettiğini açıkladı. İşveren ayrıca greve katılmayan 32 gazeteciyi de işten attı. Grevdeki gazetecilerin iş akti feshinin geçersizliği davası Sendika tarafından takip ediliyor.
TGS, hükümetin Sabah gazetesi ve ATV televizyonundaki grevle ilgili olarak harekete geçmemesi durumunda, AB ile Türkiye arasında, müzakere anlaşmasının 19. faslında belirtilen sosyal haklar konusundaki görüşmelerin engelle karşılaşacağını açıklayarak, grevi Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ve Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (FIJ) aracılığıyla Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu’nun gündeme taşıyacağını bildirdi.
 
İHLAS YAYIN HOLDİNG
 
İhlas Yayın Holding grubuna bağlı olan İhlas Gazetecilik A.Ş. (Türkiye Gazetesi) ve TGRT televizyon kanalının İstanbul ve Ankara bürolarında çalışan toplam 133 kişinin iş akitleri, 1 Ocak 2009 tarihi itibariyle işveren tarafından feshedilmiştir.
 
İhlas Yayın Holding’e bağlı TGRT televizyon kanalında işveren, ekonomik kriz koşullarını bahane göstererek çalışanların ücretlerinde yüzde 25 oranında tenzilata gidilmesini düzenleyen yeni iş sözleşmeleri imzalanmasını dayatmış, bu durumu kabul etmeyenlerin sözleşmelerinin ya feshedileceğini ya da yenilenmeyeceğini söylemiştir. Kanalda, bu tür bir uygulamayı kabul etmeyen aralarında TGS Ankara Şubesi MALİ SEKRETERİ Cem Kor’un da yer aldığı ücret düşürme teklifini kabul etmeyenleri öncelikle işten çıkarmış, ardından ücretlerinin indirilmesini kabul edenlerden bir kısmının da iş akitleri feshedilmiştir. Böylece toplam 64 kişi işten çıkarılmıştır.
Ücret düşürme uygulaması, tüm çalışanlara tebliğ edilen ekonomik kriz sebebinin aslında gerçekliği olmadığını ve krizin basın emekçilerine dönük bir saldırının hayata geçirilmesinin meşrulaştırılmasında adeta “kullanıldığının” bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Holding’e bağlı Türkiye Gazetesi’nin İstanbul bürosunda 65 ve Ankara bürolarında da 69 kişi işten atılmıştır.
TGRT kanalında işveren, çalışanların ücret, fazla mesai, tazminat gibi alacaklarını, ilk ödemesi 2009 yılının Haziran ayında olmak üzere taksitlendirmiş ve ödemeler için senet tanzim etmiştir. Bu durum, işten çıkarıldıkları için zaten mağdur olan çalışanların hak kaybını artırmış durumdadır.
Türkiye Gazetesi’nde de işveren, içinde bulunduğumuz Ocak ayı içinde yapılacak değerlendirme sonucunda bir takvim belirleneceğini ve ödemelerin bu şekilde yapılacağını belirtmiştir. İşveren, gasp ettiği hakların karşılığını adeta bilinmezliğe sokmuş ve çalışanların yaşadığı sıkıntıların artmasına neden olmuştur.
İşten çıkarılan çalışanların bazıları, haklarını hukuki olarak arama çabası içindedir.
İhlas Haber Ajansı, İzmir bölgesinde 3 muhabir ve 2 kameraman ile faaliyetini sürdürüyor. Ajansta bir süre önce muhabirlerden Fatih Hayta ve Ahmet Polat işten çıkarıldı. Ajans’ta şu anda bulunan 5 çalışandan sadece 1’i 5953 sayılı yasayla çalıştırılıyor. Diğer çalışanların ise herhangi bir sosyal güvencesi bulunmamakla birlikte ücretler de çok düşük seviyelerde tutuluyor.
 
DOĞAN YAYIN HOLDİNG
 
Medya sektörünün en büyük bileşeni durumunda olan Doğan Yayın Holding’de, son bir aylık süreçte işten çıkarılanların sayısının ne kadar olduğu adeta tahmin bile edilememektedir.
 
Son olarak, Holdig’e bağlı bulunan Doğan-Burda Dergi Grubu’nda yer alan dergilerin Ankara bürolarında çalışan toplam 9 kişi işten çıkarılmıştır. Burada da işten çıkarmalara sebep olarak yine ekonomik kriz koşulları gösterilmiştir. Çalışanların izin ve kıdem tazminatlarının ödeneceği söylenmiş fakat fazla mesailerinin karşılığının verilmeyeceği belirtilmiştir. Bazı çalışanların mahkemeye başvuracağı bilinmektedir.
Grubun İstanbul bürosunda durum çok daha ürkütücüdür. İstanbul’da Gruba bağlı dergilerde işten çıkarılan basın emekçilerinin sayısının 50’yi bulduğu söylenmektedir. .
Doğan Yayın Holding bünyesindeki televizyon, gazete, dergi ve haber portallarında işten çıkarılan çalışanların sayısının 100’lerle ifade edildiği bilinmektedir.
Doğan Yayın Holding’e bağlı haber kanalı CNN Türk’te de 2009 yılının Ocak ayında işten çıkarmalar yaşanmıştır.
Kanalda, belirtilen ay içinde bilgimiz dahilinde işten çıkarılan toplam 10 kişi bulunmaktadır. Bunlardan 6’sı çeşitli görevlerde bulunan kadın çalışanlardır.
Doğan Yayın Holdin’e bağlı Doğan Haber Ajansı’nin İzmir Bölge Temsilciliğinde çalışan toplam 18 kişiden 6’sı herhangi bir sosyal güvencesi olmadan çalıştırılıyor.
Hürriyet çalışanları, 16 Ocak cuma gününden itibaren önceden iki ana yemek seçeneği bulunan yemekhanede tek ana yemek uygulaması ile karşı karşıya kaldı.
 
KANAL B
Kanal B’nin Ankara bürosunda muhabir olarak çalışan Ebru Orhan’ın iş akdi, 6 aylık sözleşmesinin dolmasının ardından, işveren tarafından herhangi bir sebep gösterilmeksizin 15 Ocak 2009 tarihi itibariyle yenilenmemiştir.
 
ÇUKUROVA GRUBU
 
Çukurova Grubu bünyesindeki Akşam, Güneş, Tercüman gazeteleri ile Sky Türk ve Show Tv kanallarında, geçen yılın son ayları ile içinde bulunduğumuz 2009 yılının ilk aylarında 400’e yakın çalışanın işine son verildi.
Gruba bağlı Akşam Gazetesi’nde İzmir bürosunda da işten çıkarmalar yine 2008 yılı son aylarında başladı. Gazetenin bölge eki kapatıldı ve Haber Müdürü Sefer Ayçe, muhabirler Işıl Öztürk, Serhan Şarman, Ahmet Uzan, Ceyhan Torlak ve Gökhan Bavuç işten çıkarıldı.
Çıkarılanlara tazminatların taksitler halinde ödendiği belirtiliyor.
Gazetede şu anda 4 kişiden oluşan bir haber ekibi bulunmakla birlikte çalışanların iş akitleri, gazetecilik iş kolunda geçerli olan 5953 sayılı iş yasasına göre yapılmıyor.
Gazetede ücretlerin ise yoksulluk sınırının altında hatta açlık sınırına yakın olduğu bilinmektedir.
Akşam gazetesinde çalışanların ücretlerini almakta büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalmaya başlamıştır.
 
CİNER GRUBU
 
Eylül ve ekim ayları boyunca Ciner Grubu&r

DİĞER HABERLER
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE

OCAK’TA açıklanan 17 bin 2 TL’lik asgari ücrette döviz kurları nedeniyle meydana gelen kayıp 1.612 TL’ye ulaştı. En düşük memur maaşı ise 3 bin 94 TL eridi. 10 bin TL’lik en düşük emekli maaşı ise 399 dolardan 310 dolara geriledi.

YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU
YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU

Derinleşen ekonomik kriz ve hayat pahalılığı yaşlıları yoksulluğa mahkûm etti. TÜİK verilerine göre yaşlılarda yoksulluk patlaması yaşandı. Ülkedeki yaşlılarda yoksulluk oranı 4 yılda yüzde 7,5 arttı.

İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR
İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, gelecek aylarda istihdamın seyrinin, büyümedeki yavaşlamanın keskinliği ve süresine bağlı olarak şekilleneceğine dikkat çekerek, “İşsizliğin Türkiye ekonomisinde yeniden kritik sorunlardan biri olması ihtimal dahilinde” uyarısında bulundu.

ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?
ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?

Ekonomik kriz derinleştikçe toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçilerin ücret ve yan ödemelerinin ödenmesinde giderek artan sıkıntılar yaşanacağı açıkça görülüyor.