Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
25 Ocak 2010
SADECE TEKEL EMEKÇİLERİ Mİ?

SADECE TEKEL EMEKÇİLERİ Mİ?

SADECE TEKEL EMEKÇİLERİ Mİ?

TEKEL emekçilerinin günlerden beri sürdürdüğü ve daha da tırmanacağa benzeyen haklı direnişleri, ne basit bir emekçi hareketidir ne de sadece TEKEL emekçilerini ilgilendirmektedir. Bu direniş, tüm emekçileri, hatta tüm toplumun geleceğini çok yakından ilgilendiren bir harekettir; zira, cenderede olan sadece TEKEL emekçileri değil, tüm emekçiler ve halkımızdır. Bu hareket siyasilere bir mesaj, toplum kesimlerine ise uyanış sinyalidir! Bu nedenle, tüm emekçi hareketlerine olduğu kadar, onlardan daha da güçlü olarak TEKEL emekçilerinin haklı direnişine büyük bir saygı duyuyorum ve eyleme sonuna dek destek veriyorum.
Geçen hafta bir TV kanalında bu konuda görüşme yaparken, spikerin, “Hükümet acaba başlangıçta yanlış mı yaptı, özelleştirmelerde yanlış adım mı atıldı, bundan sonra hükümetin tavrı ne olacak?” sorusuna, kısa zaman dilimi içinde vermeye çalıştığım yanıtlar, konunun özünü bir nebze de olsa açıklayıcı niteliktedir. Bilindiği gibi, medyada azıcık çizgiden çıkılınca hemen zaman ikazı yapılır!
Spikerin sorularının sonuncusundan başlayacak olursam, şunu çok net olarak görelim ki; hükümet, şimdiye dek ne yaptı, nasıl bir politika izledi ise bundan sonra da aynı politikaya devam edecektir. Yani hükümet, emekçilerin yanında olmayacak, ses ve taleplerine kulaklarını tıkayacak ve aynen SEKA direnişinde olduğu gibi bu direnişi de, ne pahasına olursa olsun kırmaya çalışacaktır. Bunun için hükümet, 4-c maddesini, emekçileri tarikat veya yandaş kanalları ile arkadan çevirerek parçalama yöntemlerini veya sair aldatıcı vaatler kullanarak olayı söndürmek isteyecektir. Hükümet, böylesi baskıcı politikayı sadece TEKEL direnişini bitirmek için değil, aynı zamanda iç ve dış yatırımcı emperyalistlere emekçi kesimi peşkeş çekmek için yapacaktır. 1 Mayıs eylemlerinde polisin emekçilere uyguladığı orantısız gücün mantığı da aynı görüşe dayanmaktadır. Emperyalist çevrelere verilmek istenen mesaj basittir: “Emekçi hakkı diye bir şey yoktur!..”
Spikerin sorusunun başlangıç bölümüne dönersem, orada da yanıtım çok nettir. Özelleştirmelerde hiçbir hata yapılmamıştır, yapılamazdı da! Özelleştirmeler tam da böyle yapılır. Özelleştirme, iç ve dış emperyalistlerin toplumsal birikime ucuz yoldan el koyma politikası olduğundan dolayı, ilgili yasanın önceleri verimsiz ve zarar eden kuruluşların satılacağı gibi göz boyayıcı maddesine nazire olarak, tam tersine, en güzide ve kâr eden kuruluşların yok pahasına, birkaç yıllık kârına özel sektöre devredilmesi, emperyalist mantıkla tutarlıdır; bunda hiçbir yanlışlık yoktur. Anayasa’da madde değişikliği yapılarak, “kamu yararı” kavramı çıkartılarak, “özelleştirme” maddesi ilave edilerek ve “tahkim” kabul edilerek, emperyalistlerin tüm isteklerine adım adım olumlu yanıt verilmiştir. Ne hazindir ki, halkımıza demokrasi olarak algılatılan söz konusu değişiklikler ve buna paralel uygulamalar, emekçilerin ve tüm halkımızın aleyhine sonuçlar doğurmuştur ve daha da doğuracaktır!
TEKEL direnişi anlık bir patlama değildir. Bu direniş, Türkiye’nin emperyalist rampaya oturtulması ve giderek merkeze yaklaştırılması sürecinde çok önemli bir merhaledir. Bu süreçte, işbaşındaki hükümetler mutlak olarak sermayenin emrindedir, tüm emekçiler ve halkımız ise birer meta mesabesindedir. Metalaştırılan her şey gibi, emekçiler de iş bitince kapı dışarı koyulmaya mahkumdur. Kapitalizmin hiçbir döneminde olmadığı gibi, hele de iyice azgınlaştığı günümüz koşullarında “insan hakları” ya da “değer yaratan emek” gibi platonik söylemlere ve bu yönde politikalara yer yoktur. Bu süreçte zamanla sermaye birikiminin artmasıyla emekçiler çalışma, örgütlenme ve insani yaşam koşullarından zecri olarak mahrum bırakılacaklardır. TEKEL emekçilerinin direnişi böyle bir gidişin ayak seslerinin algılanışıdır. Sermaye yandaşı siyasilerin bu ayak seslerine kulakları tıkalıdır. Bu sese halkımız kulak vermelidir. Özelleştirmelerin başladığı ilk dönemlerde, “Patron ister özel ister kamu olsun, bizim için fark etmez!” diyen emekçiler ve sendika liderleri, artık uyanmalıdır! Özelleştirme uygulaması kendi kapısına gelene dek gidişi umursamayan, hatta özelleştirmelerle taban sayısının yükseleceği gafletine yatanlar artık uyanmalıdır! Bugün, emekçilerin sendika liderlerini de gölgede bırakırcasına harekete geçmesi umut vericidir. Yeter ki, bu umut tüm emekçilerin ve halkımızın sevinci, emperyalistlerin ise korkulu rüyası olsun!
Sermayeye ve sözde açılımları demokrasi diye halka yutturanlara karşı girişilmiş TEKEL eylemini saygıyla selamlıyorum ve emperyalizm cenderesine itilen halkımızın artık uyanmasını diliyorum!

Kaynak: Evrensel Gazetesi

DİĞER HABERLER
TİSK VE İŞ GÜVENCESİ TARTIŞMALARI (1992)
TİSK VE İŞ GÜVENCESİ TARTIŞMALARI (1992)

1992 yılında çalışma hayatında önemli değişikliklerin yaşandığı günlerde iş güvencesi talebi öne çıktı.

YILIN İLK ÜÇ AYINDA EN AZ 425 İŞÇİ ÇALIŞIRKEN ÖLDÜ
YILIN İLK ÜÇ AYINDA EN AZ 425 İŞÇİ ÇALIŞIRKEN ÖLDÜ

İş sağlığı önlemlerinin yetersiz kalmasının faturasını emekçiler canıyla ödüyor. İSİG raporuna göre, 2024 yılının ilk üç ayında 425 emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Yaşamını yitirenlerden 16’sı çocuk işçiler.

10 MADDEDE SEÇİM SONRASI EMEĞİ BEKLEYEN TEHLİKELER
10 MADDEDE SEÇİM SONRASI EMEĞİ BEKLEYEN TEHLİKELER

Seçimlerden sonra yoksullaştırıcı neoliberal ekonomi politikası derinleşerek devam edecek. Pahalılık artarken kemerler daha da sıkılacak ve emek gelirleri düşecek. Borç sarmalı daha da derinleşecek. İşsizlik tehlikesi büyük. Bu iç karartıcı tablodan çıkış için toplumsal muhalefetin yükselişi ve erken seçim talebi çok önemli.

EKONOMİK KRİZİN FATURASINI KİM ÖDEYECEK?
EKONOMİK KRİZİN FATURASINI KİM ÖDEYECEK?

Ekonomik krizin nedenleri ve niteliği üzerine elitler arasında yoğun bir tartışma var.