Geçen cuma gününden beri yaşadığımız siyasi deprem o meşhur sözü getirdi aklıma…

Geçtiğimiz aralık ayında İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) gerçekleşen son meclis toplantısında, ekmeğin kilogram fiyatına yüzde 31.25 oranında zam yapılmasına karar verilmişti.

Günde 3 öğün tüketilen ekmek ardı ardına gelen zamlarla gündemdeki yerini koruyor.

Artık zamlar öyle bir hal aldı ki izlemek neredeyse mümkün olmaktan çıktı. Klasik ifadeyle iğneden ipliğe tüm mal ve hizmetlere zam yağıyor.

Son dönemde artan un fiyatlarıyla ekmek zammı gündeme gelirken, TMO’dan “endişeye gerek yok” açıklaması geldi.

Türkiye, günlerdir ekmek zammını konuşuyor. Ekmek 4 lira hatta 5 lira olur mu? diye soruluyor.

Dövizdeki artış sofradaki ekmeği bile vurdu. Maliyet artışlarıyla baş edemeyen fırıncılar hem gramaj düşürmek hem de fiyatı artırmak için izin bekliyor.

Kuraklık nedeniyle hububat hasadı tehlikeye girerken, salgın nedeniyle başta Çin olmak üzere ülkelerin buğday stoklaması ve Rusya’nın ihracatta gümrük vergilerini yükseltmesi gelecek aylar için Türkiye’nin gıda güvenliğini tehdit eder noktaya geldi.

İstanbul’da geçen ay 200 gram ekmek 1.25 TL’den 1.50 TL’ye, 240 gram ekmek de 1.50 TL’den 1.75 TL’ye yükselmişti.

Ekmek mayasının fiyatı önceki hafta 70 TL´den 100 TL´ye çıktı.

Dar gelirlinin temel gıda maddesi olan ekmeğe yapılan yüzde 20´lik zam isyan ettirdi.

Kovid-19 tedbirleri kapsamında uygulanan 4 günlük sokağa çıkma kısıtlamasında vatandaşlar Ramazan Bayramı´nı evinde geçirirken, pek çok meslek grubundan çalışanlar ise işlerini aksatmadan sürdürdü.