10.06.2012
FOUCHE ADINDA BİRİ
Siyasetle uğraşanlann ve sendikacılann mutlaka tanıması gereken birisidir Joseph Fouche. Onun yaşamı Fransız Devrimi sırasında toplumun en alt sıralanndan gelip toplumu yönlendirecek bir gücün sahibi olmanın çok ilginç örneklerini sergiliyor.
24.05.2012
MEDYATİK GERÇEK
Toplumları güdülemede günümüzde silahtan daha etkili güç haline gelmiş medya gücünün kolumsuz kullanılmasında varılan boyutları, ´ölçünün endazesinin kaçmış olması hallerini, uluslararası gazetecilik örgütleri çok çarpıcı örneklerle, vurgulamalarla anlatabilmek için çırpınıp durmaktalar.
17.04.2012
TÜRKİYE’DEN ÇİN ÇIKARMAK
Ham madde kaynaklarına bol insan gücünü katıp tüketerek büyüyen dünyanın ikinci büyük dev ekonomisine özenen cari açık şampiyonu Türkiye´nin, Güneydoğu ve Doğu Anadolu´yu Çin´e çevireceği Maliye Bakanı tarafından ilan edildi.
09.03.2012
KADIN HAKKI DİYE DİYE!
1980´li yıllarda kadın gücünün yeniden keşfedilmesiyle gündemimize giren kadın hakları savaşımında, kadınlar için, örgütlenip haklarının kazanılmasında yol aldıkça, tersine giden bir şeyler oluyor. Çözdükçe dolaşan bir yumakla boğuşup duruyor gibiyiz. Bize neler oluyor?
03.01.2012
EMEĞİN MEDYASI TEKGIDA.TV TEST YAYININA BAŞLADI
Sendikamızın internet tabanlı televizyonu yılbaşı itibariyle test yayınına başlamıştır. (www.tekgıda.tv) adresinde sendika, hukuk ve çalışma hayatı uzmanları her türlü sorunuza yanıtlar verecek. Emeğin Medyası=Tekgıda.TV bundan sonra sizin sesiniz olacak.
16.12.2011
BAŞKENTLER ARASINDA
Sendikal Güç Birliği Platformunu oluşturan sendikalar, yönetim yarışını kazanamasa da, Türk-İş Genel Kurulunun en dinamik gücü olarak iki önemli kararın alınmasını sağladı. Bunlardan birisi, kıdem tazminatıyla ilgili aleyhte herhangi bir girişimde bulunulması halinde Türk-İş´in cevabının GENEL GREV olacağını açıkça ortaya koyan karardı. Güç Birliğinin önerisi, hiç tereddütsüz, tüm delegelerin alkışları arasında oybirliğiyle kabul edildi…
22.11.2011
‘SOSYAL DEVLET’ Mİ OLUYORUZ YOKSA?
3, hatta 4 kocadan da aylık bağlanabilir Cumhurbaşkanımız, sonra da Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye ucuz işgücü merkezi olmayacak dediler. Bu arada uzlaşmacı Bakan Faruk Çelik de hem iş güvencesi hem de toplu iş ilişkileri düzenimizi değiştiriyor. Üstelik bu düzenlemeler çalışanların lehine Geçen aylarda önce Cumhurbaşkanı Gül, şimdi de Başbakan Yardımcısı Ali Babacan aynı cümleleri kullandı. Türkiye ucuz işgücü merkezi olmayacak, ara mallar değil katma değeri yüksek mallar üreten nitelikli çalışanlarımız olmalı dediler. Umarım dedikleri olur. Zira şu anda ucuz işgücü cennetiyiz. Bu niyetleri Çalışma Bakanı´nın sendikalarla uzlaşı içinde hazırlattığı Sendikalar Kanunu ve Toplu İş Sözleşmesi Grev Lokavt Kanunu´nun yeni hali olan, Toplu İş İlişkileri Kanun Taslağında da görüyoruz. Tasarı aynen TBMM´de kabul edilirse, hatta bazı düzenlemelerde çalışanlar lehine değişiklik olursa her çalışan sendikalı, her işletme de toplu sözleşmeli olacak gibi görünüyor. Zira işyeri sendikacılığının önü açılıyor. HER İŞYERİNDE SENDİKA OLABİLECEK Halen bir sendikanın bir işletmede veya işyerinde örgütlenip işvereni toplu sözleşmeye çağırabilmesi için (aynı işkolundaki) Türkiye çapında tüm işçilerden en az yüzde 10´unu örgütlemesi gerekiyor. Mesela maden işkolunda ülkede toplam 400 bin işçi varsa sendikanın en başta bu işçilerin en az 40 binini üye yapması şart. Fakat yeni tasarıda bu baraj ya sıfır olacak ya da binde beş olacak. Binde 5 olsa bile 2000 işçiyi sendikasına üye yapan sendika, istediği atezel@htgazete.com.tr Faks: 0212 313 74 77 işyerinde toplu sözleşme yapabilecek. Şayet ülke barajı sıfır olursa bu sefer herhangi bir işyerindeki işçilerden yarısından bir fazlasını sendikasına üye yapan sendika bu işverenle toplu sözleşme yapabilecek. Umarım baraj yüzde sıfır olur da sendikasız işçi, toplu sözleşmesiz işyeri kalmaz. Şu an ucuz işgücü ülkesiyiz ve zenginden alıp fakire veren değil, fakirden alıp zengine veren ülkeyiz. Mesela, 2010 yılında toplam gelir vergilerinin yarısını asgari ücretliler ödemiş; öyle ki bir asgari ücretlinin ödediği vergi doktordan, kuyumcudan, market sahibinden, taksi veya minibüs sahibinden daha fazla. Her gün işe gitmek için bindiğiniz minibüsçünün ne kadar kazandığı herkesin dilinde ama yıllık ödediği gelir vergisi bir asgari ücretliden çok az. Ülke sendikalı ve toplu sözleşmeli olursa hem vergi adaleti hem de sosyal adaleti sağlayabiliriz. SENDİKA AĞALIKLARI BÖYLECE BİTER Yeni Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı aynen kabul görürse sendika kurmak kolaylaşacağı gibi bir sendika ağasının yıllarca süren yöneticiliği de kolay olmayacak. Sendikalara gelecek olan demokrasi, ülkedeki demokrasinin de gelişmesine büyük katkı sağlayacak. Benim babam Bağ-Kur´lu idi ve 1985 yılında vefat etti. Anneme kendisinden aylık bağlandı. Daha sonra annem 1991 yılında Emekli Sandığı emeklisi bir beyle evlendi ve Bağ-Kur´dan aldığı aylık kesildi. Evlendiği Emekli Sandığı emeklisi bey 1997 yılında vefat etti ve anneme bu sefer Emekli Sandığı´ndan aylık bağlandı ve halen o aylığı alıyor. Acaba annem Bağ-Kur´lu olan babamdan da aylık alabilir mi? Emekli Sandığı mensubu ikinci eşi vefat ettikten sonra sadece Emekli Sandığı´na aylık için müracaat ettik. Bağ-Kur´a bir müracaatımız olmadı, çünkü bunun yasak olduğunu zannediyorduk. Annem için geçmişte müracaat etseydik o tarihte aylık bağlanabilecekti. Annemin durumu bir kazanılmış hak sayılabilir mi? Şimdi müracaat etsek aylık bağlanabilir mi? Müracaatla bağlanmaması durumunda dava açmanın faydası olur mu? M.K. 1 Ekim 2008 günü geçerli olan kanunlarımıza göre kocalar veya eşleri farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmak şartıyla ölen eşlerden, gerek kadınların gerekse erkeklerin dul aylığı alma hakkı vardır. Annenizin de her iki kocası 1 Ekim 2008 gününden önce vefat ettiğinden hem Bağ-Kur´dan hem de Emekli Sandığı´ndan dul aylığı alma hakkı vardı ama bunu bilmediğinizden zamanında müracaat etmemişsiniz. Bu olaylarda müracaat zamanaşımı 5 yıldır. 5 yıl içinde müracaat edilirse birikmişler alınır, 5 yıl sonra müracaat edilirse sadece başvurudan sonra aylık alınır, geçmişe yönelik birikmişleri alamazsınız. Bu arada 1 Ekim 2008´den sonraki ölümlerde tek aylık var. Oturduğum evin zemin katındaki yaşlı bir komşum 4 kocasından da dul aylığı alıyordu. Alması da yasaldır.
09.11.2011
EMEKLİ MAAŞLARI ERİYOR
EMEKLİ aylıklarının alım gücü hızla artan altın fiyatları karşısında eridi. En düşük işçi emeklisi aylığıyla aralık 2000´de 20.34 gr, 2004´te 20.03 gr ve 2005´te 20.39 gr altın alınabiliyorken, ekim 2011´de aynı emekli aylığıyla 8.29 gr altın alınabiliyor.
19.10.2011
ULUSLARIN MUTSUZLUĞU VE SOKAĞIN RUHU…
´Ulusların Zenginliği´ni daha 1770´lerde yazdığında Adam Smith, inandığı görünmez e/in, kapitalizme ölümsüzlük kazandıracağına inanmış mıydı bilinmez, ama 2000´lerin dünyasında Smith´in piyasanın gücü tezine iman edenler hızla azaldı.
22.08.2011
DEVLET İLE BANKALAR ARASINDA ATEŞ TOPU
Küresel kriz, 2008´de merkez ülkelerin finans kurumlarının balon patlamalarıyla start alınca, çoğu piyasaperestin iman ettiği olmadı; piyasanın ilahi ayıklayıcı gücüne terk edilmedi arena…
16.08.2011
BUĞDAYI YATIRIM ARACINA DÖNÜŞTÜREN ‘PİYASALAR’ VE AÇLIK
Dünyada hızla yayılan ´tarımsal yakıt´ üretimini yükselen gıda fiyatları ve Afrika´da yaşanan Açlık´la ilişkisi içinde inceleven bir yazar dikkat çekiyordu: Öyle bir doneme girdik ki, diğerleri gibi gıda maddeleri de ´piyasaların aktifleri haline geldi.
21.07.2011
KIDEM TAZMİNATI NEDEN HEDEFTE?
“Bugüne kadar fazla mesai ücretleri, ikramiye, prim vb gibi ödemeler adım adım ortadan kaldırılırken, sıra ihbar ve kıdem tazminatı gibi en temel iş gücü maliyetlerini azaltmaya, işçi sınıfı ve sendikaların kolunu kanadını kırmaya geldi. Erkan Aydoğanoğlu