Türkiye’de işsiz sayısındaki artışı her geçen gün yaşıyoruz. TÜİK’in işsiz sayısının azaldığına ilişkin tespiti, işsizlik tanımından kaynaklanmaktadır.

Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) haziran ayıyla ilgili “Aylık İstatistik Bülteni”, ülkenin büyük sorunu olan işsizliğin Covid-19 salgınında daha da ağırlaştığını bir kez daha ortaya koydu.

Türkiye’de ekonomik durumun iyiye gidip gitmediğini ölçmede kullanılan ölçütlerden biri de işsizliktir.

Sosyal güvenlik mevzuatına göre yazımızda belirtilen ve belgelendirilen süreler borçlanılabilmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) henüz salgın günlerine ilişkin işgücü göstergelerini yayımlamadı. Kurumun son verileri şubat ayına ilişkin olduğu için salgının işgücünde yarattığı tahribat henüz resmi verilere yansımış değil.

Hükümetin ekonomide “dengelenme” söylemlerine karşın, işsiz kaldıkları için Ocak 2020 döneminde işsizlik ödeneğine başvuranların sayısı 160 bini aştı.

İşsizlik dünyada, Avrupa’da düşerken Türkiye’de neden artış eğiliminde? Ekonomi iyiye gidiyorsa insanlar neden işsizlik ve yoksulluk yüzünden intihar ediyor? Tartışılması gereken sahici sorular ve sorunlar bunlar. Ülkenin asıl gündemi bunlar

Türkiye’de özellikle son iki yıldır yaşanan ekonomik krizin emekçiler üzerindeki sonuçlarını “işsizlik ödeneği” verilerinden de çarpıcı şekilde görmek mümkün.

Açıklanan Ekim 2019 işsizlik oranı bir önceki aya göre 0.4 yüzde puan düştü, bir önceki yılın aynı ayına göre 1,8 yüzde puan arttı.

Ağustos 2019 dönemi işgücü verileri açıklanınca görsel ve yazılı basında yine sesler yükseldi. Elbette verilere olumsuz bakanların sesi mevcut koşullar nedeniyle kısıktı.

İşsizlikle mücadele ve istihdam artışı sağlamak üzere kredi genişleme politikası Türkiye koşullarında ne derece başarılı olabilir? İ

İşverenlerin sendikası TİSK, güvencesiz çalışma şekli olan ve işçinin hak kaybına yol açan esnek çalışmayı savundu.