İşverenlerin sendikası TİSK, güvencesiz çalışma şekli olan ve işçinin hak kaybına yol açan esnek çalışmayı savundu. TİSK Başkanı, esnek çalışmanın işsizlikte etkin mücadele için şart olduğunu ileri sürdü. Açıklamaya, işçi sendikalarının karşı çıkması bekleniyor.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, ülkenin en önemli sorunlarından işsizlikle etkin ve sürdürülebilir mücadele için esnek çalışma modellerinin yaygın uygulanmasının şart olduğunu savundu.
Akkol, TİSK Yönetim Kurulu adına yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki konuşmasında, “iş gücü piyasasına yönelik yapısal adımlar atılacağı” yönünde ifadeler kullandığını anımsattı. Oktay’ın “İş gücü piyasasının deneme süresi ile denkleştirme süresinin, kısmi süreli çalışma konularında taraflar arasındaki mutabakatla esnekleştirilmesinin öngörüldüğü” yönündeki açıklamalarını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Akkol, esnek çalışma hükümlerine işlerlik kazandırılmasının uzun süredir TİSK’in talepleri arasında yer aldığına dikkati çekti.
‘GÜVENCELİ ESNEKLİK’ ÖNERİSİ
Esnek çalışma modellerinin geleneksel çalışma modellerinin yerini almadığını, aksine onları tamamlayıcı nitelikte olduğunu ileri süren Akkol, şöyle devam etti: “Ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan işsizlikle etkin ve sürdürülebilir mücadele için esnek çalışma modellerinin yaygın uygulanması şart. Bu sağlanırsa Yeni Ekonomi Programı’ndaki (YEP) üç yılda 3.2 milyon kişiye istihdam ve işsizliğin 2022’de yüzde 9.8’e düşürülmesi hedeflerine ulaşılması kolaylaşır. İşletmelerin iç ve dış piyasalardaki değişen üretim koşullarına ve rekabet şartlarına hızla uyum sağlayabilmesi, kayıt dışı istihdamla mücadele, kadın, genç ve engellilerin istihdam seçeneklerinin geliştirilmesi ve işe ilk girişin kolaylaştırılması bakımından güvenceli esneklik yöntemlerinden en iyi şekilde yararlanılmalıdır.”
KRİZİ BAHANE ETTİLER
Akkol, esnek çalışma uygulamalarının iş-özel yaşam dengesinin kurulmasına katkı sağladığını, özellikle ekonomik dalgalanma dönemlerinde işçi ve işveren açısından üretim ile istihdamın sürekliliğini kolaylaştırdığını savundu. AB ve OECD Ülkelerinde İstihdam Esneklik Endeksi 2019 Raporu’nda Türkiye’nin 41 ülke arasında 36’ncı sırada yer aldığına dikkati çeken Akkol, İş Kanunu’ndaki mevcut sınırlar nedeniyle esnek çalışma modellerinin işletmelere ve istihdama istenilen katkıyı sağlayamadığına işaret etti.
Esnek iş gücü piyasasının ülkelerin rekabet gücünü artırdığı belirten Akkol, “Bu çerçevede, ülkemizin rekabet gücünün artırılması için esnek çalışma uygulamaları OECD ve Avrupa ülkelerinde olduğu gibi geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalı” görüşünü dile getirdi.
‘VERİMLİLİĞİ AZALTIYOR’ İDDİASI
Katı istihdam politikalarının istihdamı, tüketimi ve verimliği azalttığı tespitinde bulunan Akkol, şu ifadeleri kullandı: “Belirli süreli iş sözleşmelerinin yapılmasında objektif koşul aranmamalı ve üst üste yenilenebilmesine imkan tanınmalıdır. Belirli süreli iş sözleşmesinin ilk defa ve/veya kümülatif süresi 24 ayı geçmemek üzere yapılması ve bu süre içinde yinelenmesi halinde objektif kriterlerin aranmamasına imkan tanınmalıdır. Mevcut uygulamada iki ay olan deneme süresi bireysel iş sözleşmeleriyle altı ay, toplu iş sözleşmeleriyle en az 12 ay olarak düzenlenebilmeli. İki ay olan denkleştirme süresi üretimin yoğun olduğu sektörlerde ihtiyacı karşılayamayacak seviyededir. Üretimin sürdürebilirliğinin sağlanması adına geliştirilen bu esnek çalışma modelinde denkleştirme süresi en az dört aya uzatılmalı ve işçinin onayı koşulu kaldırılmalıdır. Toplu iş sözleşmeleriyle en az altı ay olarak kararlaştırılabilmesinin önü açılmalıdır.”
‘KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ EN AZ ALTI AYA ÇIKARILMALI’
TİSK Başkanı Burak Akkol, yönetmelikle fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma yaptırılmasının engellendiğini anımsatarak, “Kanuna aykırı olarak yönetmelikle düzenlenen, kısmi süreli çalışmalarda fazla sürelerle çalışma ve fazla çalışma yasakları kaldırılmalıdır. Çağrı üzerine çalışmada, asgari 20 saatlik çalışma süresi gibi uygulamayı zorlaştıran kriterler hafifletilmelidir. Kısa çalışma ödeneği için belirlenen üç aylık süre yetersizdir. Kısa çalışma ödeneği süresi en az altı aya çıkarılmalıdır” görüşünü paylaştı.
Türkiye’de özel istihdam büroları aracılığıyla kurulan ödünç iş ilişkisi uygulamasındaki süre ve konu sınırlamalarının kaldırılmasının yararlı olacağını vurgulayan Akkol, bu esnek çalışma modelinin uygulanabilir kılınmasının genel işsizlik sayısının azalmasının yanında vergilendirme bakımından yeni bir alanın oluşmasını da sağlayacağını kaydetti.
Akkol, birçok işverenin iki ay olan telafi çalışma süresinin kısalığından yakındığını belirterek, “Telafi çalışma süresi altı aya çıkarılmalı, işçi onayı aranmamalı, çalışılmayan cumartesi günlerinde telafi çalışması yaptırılabilmelidir” talebini paylaştı.