Enflasyon 2019’dan bu yana ilk kez yüzde 16’nın üzerine çıktı. 10 milyon işsiz artan fiyatlarla mücadele ederken iktidar kısa çalışma ödeneğini kaldırıyor. Aylık 1500 TL ile izne gönderilen yüz binlerin açlık sınırının altındaki geliri günbegün eriyor.

Merkez Bankası, gösterge faizini 10.75´e düşürdü. Ayrıca Hükümet, 4 kamu bankasına da, kredi faizlerini düşürmesi için baskı yapıyor.

2020 yılının ilk ayı genelinde yaşanan olağan dışı gelişme ve dalgalanmalara rağmen ülkemizdeki tüketicinin tepkisizliği olumlu düşünmeyi zorlaştırıyor.

İşverenlerin sendikası TİSK, güvencesiz çalışma şekli olan ve işçinin hak kaybına yol açan esnek çalışmayı savundu.

Dövizdeki sert hareketlerin temel nedeni, ekonominin aşırı kırılgan olmasıdır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bir dizi göstergeyi mevsimsellikten arınmış olarak yayınlıyor, ama tüketici fiyatlarını böyle bir analize tabi tutmuyor.

İktisatçı Dr. Haksal, geçen yıl yaşanan kur şokunun temelde Merkez Bankası´nın siyasi etkiden bağımsız olmamasından kaynaklandığını belirtti.

IMF´nin, Ocak 2019 tarihli dünya ekonomik görünüm güncellemesi raporunun başlığında, Zayıflayan Bir Küresel Genişleme´´ deniliyor.

Türkiye ekonomisi derin bir krizin eşiğinde. Özellikle AKP’nin başa gelidği 2002’den itibaren sanayiye dayalı üretim ekonomisinin terk edilmesi, inşaat ve dışarıdan gelen sıcak para üzerine kurulan ekonomi iflasa gidiyor.

Hem alım fiyatı açıklanmadı, hem de sıfır gümrükle ithalat kararı alındı. Bu durumda üreticinin emeğine tüccarların, yem ve NBŞ şirketlerinin el koyması kaçınılmaz olacak

Enflasyonda yükseliş neredeyse kriz yıllarına geri döndü.

Ekonomik krizlerde, genel olarak maliyet topluma yayılır. 2001 krizinde de, Güçlü ekonomiye geçiş Programı da reel ücretleri ve tarımsal desteklerini düşürmek şeklindeydi.