Bildiri ve Haberler
ILO, TÜRKİYE’DEN SENDİKAL HAKLARA ÖZGÜRLÜK İSTEDİ
Uluslararası Çalışma Örgütü Aplikasyon Komitesi, hükümetten, örgütlenme özgürlüğü konusunda atılacak adımların izlenebilmesi için net bir zaman çizelgesi ile birlikte eylem planı sunmasını ve ILO´nun devam eden teknik yardımının kullanmasını istedi
AİLE İŞİNDE ÇALIŞAN KADINLAR KAYITDIŞI KALIYOR
Türkiye´de aile işinde çalışan kadınların hemen hemen tamamının kayıtdışı çalıştırıldığı-çalıştığı belirtildi.
PARADA BATILI, SENDİKAL HAKLARDA AFRİKALIYIZ
AKP son 9 yılda 140 milyar dolar sıcak paranın, milyarlarca doları transfer etmesine izin verirken, benzer toleransı Türk işçisinin sendikal haklarını kazanmasında göstermedi.
ÜÇÜNCÜ AKP DÖNEMİ
AKP’nin oyu arttı vekil sayısı düştü, CHP oyunu da vekilini de arttırdı, BDP’li bağımsızlar hedefine ulaştı, MHP barajı aştı kan kaybetti…
ACT NOW; TO DEFEND TRADEunion RIGHTS!
Turkey criminalizesunion action with mass indictments ofunion leaders.
KAMU TİS’LERİ VE TÜRK-İŞ YÖNETİMİ
Kamu toplusözleşmelerinde tıkanma ve Türk-İş üst yönetimi ve hükümetin, sözleşme görüşmelerini sürüncemede bırakarak bir oldubittiye getirme tutumu işçiler tarafından protesto ediliyor.
Geçtiğimiz haftalarda, Petrol-İş üyesi kamuda çalışan işçilerin “işe geç başlama” eyleminden sonra, son birkaç gündür de Harb-İş üyesi işçiler sokağa çıkarak hükümetin ve Türk-İş üst yönetiminin tutumuna karşı tepkilerini ifade ediyorlar.
Burada, artık “sermaye yanlılığı”, “emek düşmanlığı” tescilli bir hükümetin sözleşme görüşmelerinde ayak sürümesi, esnek çalışma dayatmalarında, taşeronlaştırma girişimlerinde, işçilerin örgütlü gücünü dağıtacak maddelerde ısrar etmesi anlaşılırdır! Ama Türkiye’nin en büyük konfederasyonu olarak Türk-İş üst yönetiminin hükümetin bu tutumunda birleşmesi ve sendikalardan, şubelerden ve geniş işçi tabanından gelen tepkilere rağmen hükümetin peşinden sürüklenmesi anlaşılır değildir. Tabi, eğer ki, Türk-İş üst yönetimi bu TİS sürecini işçilerin hükümetin ve sermayenin dayatmalarına boyun eğdirmek isteyen tutumunda hükümetle anlaşmış değilse!
Ne var ki bugün Türk-İş üst yönetiminin kazandığı bileşim ve en azından geçtiğimiz yılki TEKEL işçilerinin Ankara eyleminden sonra hükümetle iş birliğinde atılan adımlar dikkate alındığında Türk-İş üst yönetiminin tutumunu, bilinçsiz ve plansızca atılmış bir tutum olarak açıklayamayız. Tersine bu durumu, Türk-İş’in son genel kurulda AKP’nin “Türk-İş’i hükümetin arka bahçesi” yapma planında başarılı olmasının bir sonucu olarak görmek gerekir.
Onun içindir ki, alanlara çıkan Harb-İş üyesi işçiler (Ve onları desteklemek için alana gelen diğer iş kollarından işçiler ve sendikacılar) tepkilerini asıl olarak Türk-İş üst yönetimine yöneltmişler, bu tutumlarını “Türk-İş istifa!” sloganlarını sıkça haykırarak göstermişlerdir.
Bu köşede daha önce de çeşitli vesilelerle ifade edildi; kamuda TİS’ler, sadece kamu işçileri için değil özel sektör de dahil tüm işçilerin ve kamu emekçilerinin yakında başlayacak TİS görüşmeleri içinde referans olacağından tüm işçi sınıfı ve emekçiler için önemlidir.
O zaman işçi ve kamu emekçisi sendikaları, ve konfederasyonları bu öneme uygun olarak davranmak zorundadır.
Kamudaki sözleşmelerin önemine ek olarak; ağustosta kamu emekçilerinin ilk TİS görüşmelerinin başlayacağı ve bu yılın sonunda Türk-İş’in olağan genel kurulu olacağı dikkate alındığında; şunlar ayrıca önem kazanmaktadır.
1) Bugün kamudaki sözleşmelerin doğrudan muhatabı olan iş kollarında, şubeler düzeyinde birleşmesi ve ildeki bütün diğer iş kollarından sendikaların şubeleriyle mümkün olduğu kadar geniş bir ittifak içinde mücadeleyi örgütlemeleri belirleyici önemdedir. Bu yapılmazsa sorunun gündemde bile tutulamayacağı Petrol-İş ve Harb-İş’in eylemleriyle görülmüştür.
2) Tes-İş başta olmak üzere Türk-İş’e bağlı sendikaların önemli bir bölümü, Türk-İş üst yönetimiyle aynı çizgidedir. Bu yüzden de Türk-İş’e bağlı ve Türk-İş’i mücadeleci sendikacılık çizgisine çekmek için ortak hareket edeceğini ilan eden sendikalar, bu sözleşmelerin yürütülmesinde de öne çıkmak, Türk-İş’in genel kurulunu bu TİS mücadelesi etrafında örgütlemek, hükümetçi sendikacılık anlayışını bu mücadele içinde tasfiye etmeyi amaçlayan bir tutum almak durumundadırlar. Aksi halde iddiaları sadece iddia düzeyinde kalır.
3) Bu TİS mücadelesi, kamu emekçilerini TİS ve grev hakkı mücadelesiyle birleştirmemek, işçi ve kamu emekçisi sendikalarının ortak mücadelesine dönüştürmeyi ihmal etmek bir adım sonrasını hesap etmeyen bir tutumu olur. Tersine bu birliğin sağlaması için dönem son derece uygundur. Türk-İş içinde birleşen 11 sendika bu gerçekliği de hesap etmek durumundadır.
Seçimin sonucunun ne olacağı elbette sürecin kolay ya da zorluklarının artırıcı olması bakımından önemlidir. Ancak bugünkü koşullarda sürecin zorluklarla dolu olacağını, uzlaşmacı, hükümet yandaşı sendikacılıkla hesaplaşma içinde sendikaların dönüşebileceğini de görmek gerekir.
SEÇİM ÖNCESİNE YETİŞTİRİLEN AYRIMCILIK
Daha önce bu köşede 18 Nisan 2011 tarihli yazımda “SAYIN BAŞBAKAN AYRIMCILIK MI YAPIYOR?” Başlıklı bir yazıyı kaleme almıştım.Bu yazıda özeleştirme sonrası Ankara’da 78 gün süren demokratik bir mücadeleyle hak talebinde bulunmalarına karşın, Hükümet tarafından çok sert bir biçimde bastırılarak kazanılmış hakları ellerinden alınan TEKEL işçilerinin Mahkûm edildikleri “Ucube” uygulama 4-C ye geçiş hikâyelerini ifade etmeye çalışmıştım.
100. UÇK VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
2019´da dalya demeye hazırlanan Uluslararası Çalışma Örgütü´nün (UÇÖ/ILO) kural koyucu en üst organı Uluslararası Çalışma Konferansı (UÇK), 1-17 Haziran 2011 tarihlerinde 100. toplantısını gerçekleştiriyor.
LİMAK’TA SENDİKAYA TAHAMMÜL YOK!
Tek Gıda-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu, Li mak Holding´e bağlı Limkon Meyve Suyu Konsantre Tesisleri´nde çalışan 6 üyelerinin haksız yere işten atıldığını duyurdu.
DEVLETİN BORCU 473.5 MİLYAR LİRA
Merkezi yönetim brüt borç stoku 2010 sonu itibarıyla 473.5 milyar lira olarak gerçekleşti. Söz konusu borcun 352.8 milyar lirası iç, 120.7 milyar lirası dış borçlardan oluştu















































































