Medyada ve bilişim sektöründe biliniyordu. O da kısmen… Çalışma hayatı esas olarak virüsle birlikte tanıştı. Evlere kapanmak zorunda olduğumuz günlerin çaresi olarak önümüze geldi.
Ama bu geliş başkaydı. Misafir değildi, virüsten sonra gidecek gibi görünmüyordu. Çalışma hayatında önemli değişikliklere yol açacak, ciddi sorunlar çıkaracaktı.
İşçinin keyifli bulmuş, yolların çilesinden kurtulmuştu. Teşvikler de vardı. Oh, ne ala!
Açıklanmış bir uyarı, planlanan bir tedbir olmadığına bakılırsa, sendikacılar da kafa yormadı henüz.
Epeydir bu ve benzeri çalışma biçimlerini ısrarla istediklerine bakılırsa, işveren düşünmüş gibi.
27 ve 28 Mayıs tarihlerinde bu köşede yayınlanan önceki yazılarla birlikte bu yazı ile niyetimiz, “Uzaktan (evden) çalışma” bilinmezliğinin kapağını aralamak.
DÖRT YILDIR YÖNETMELİK YOK
Esnek çalışmanın biçimlerinden biri olan “uzaktan” ya da “evden” çalışmanın mevzuatımıza girişi, 11 Ocak 2011 tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na eklenen “Evde Hizmet Sözleşmesi” başlıklı bölümle oldu. 4 Şubat 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yasa, dokuz bölümden oluşuyordu.
6 Mayıs 2016’da bir yasa daha çıkarıldı. Bu kez 4857 sayılı İş Yasasında “Çağrı Üzerine Çalışma” başlığını taşıyan 14. maddenin başlığı, “Çağrı Üzerine Çalışma ve Uzaktan Çalışma” olarak değiştiriliyor, uzaktan çalışma hakkında ek maddeler ilave ediliyordu.
“Uzaktan çalışma” böylece mevzuatımızda yer edinmiş oldu.
4857 sayılı yasanın 14. maddesine yapılan eklerden biri de, yasa hakkında çıkarılacak yönetmelik hakkındadır. Şöyle diyordu:
“Uzaktan çalışmanın usul ve esasları, işin niteliği dikkate alınarak hangi işlerde uzaktan çalışmanın yapılamayacağı, verilerin korunması ve paylaşılmasına ilişkin işletme kurallarının uygulanması ile diğer hususlar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenir.” (Ek fıkra: 6/5/2016-6715/2 md.)
6 Mayıs 2016 tarihindeki bu yasa maddesine rağmen, dört yıldır yönetmeliğin çıkarılmamış olması, mevzuatı yasa maddeleri ile sınırlamıştır. Yasadaki sığlık, piyasayı bilinmezliğe sürüklemiş, hatta suistimallere açık hale getirmiştir.
YASA DIŞI MUKAVELE
İş güvencesi, sözleşmenin biçimi ve uygulanması, kıdem ve ihbar tazminatı, örgütlenme özgürlüğü gibi temel hakların yasalarda açıklıkla güvenceye kavuşturulmamış olması, yasalarda somutlanmış hususların dahi çiğnenebileceğini düşündürmüş olmalı.
Bugünlerde kimi şirketler, evden çalışmaya yönlendirdikleri işçilere şöyle bir taahhütname imzalatıyorlar:
“Uzaktan çalıştığım süre boyunca ülke çapında alınan tüm tedbirlere uyacağımı beyan etmekle bu çalışma süresi içinde meydana gelebilecek kaza sayılsın ya da sayılmasın şahsıma ait oluşabilecek tüm tıbbi, fiziksel sorumlulukların yalnızca tarafıma ait olduğunu beyan ederim.”
Oysa 4857 sayılı yasanın 14. maddesi, uzakta çalışan işçinin iş ortamında da, iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri için işvereni sorumlu tutmaktadır. Yasa şöyle diyor:
“Esaslı neden olmadıkça salt iş sözleşmesinin niteliğinden ötürü emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz. İşveren… işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmek, gerekli eğitimi vermek, sağlık gözetimini sağlamak ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla yükümlüdür.”
İşçi öyle bir taahhüdü imzalamış olsa bile işverenin yükümlülüğü ortadan kalkmaz.
FISRATÇILARA GÜN MÜ DOĞDU?
Yasanın bu açık hükmüne rağmen o yasadışı mukavelenin anlamı nedir?
İşçinin yasadan bihaber olduğu varsayılmaktadır da ondan.
Öyle düşünmekle haksız da değil. Çalışma hayatının ağırlıklı olarak yeni karşılaştığı bu çalışma biçimi bilinemezler deryasıdır henüz. Ve fırsatçılar için fırsatlar deryası…
Ucuz işçilik, sendikalaşmayı engelleme olanağı ve yoğun sömürü fırsatı için işverenleri iştahlandıracak bir çalışma biçimi…
Kısa vadeli kazançlardan büyülenen gerçek işveren, ortada vadede bile neler kaybedeceğini görecektir er geç. Ama olan, olduğu yerde sayan, hatta gerileyen o işletmeye olacak, ülke ekonomisine olacak, insanlığa olacak.
Özetle, çalışma hayatına getirilen bu garabet, üretim süreçlerinde önemli sorunlara yol açacak. Ve daha çok tartışacağız bu konuyu.