Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
20 Nisan 2010
SÖMÜRÜ VE ONUR

Ahmet İnsel´in ilk yazısı Sömürü ve onur Kapitalist sistemde sermaye sahiplerinin kâr amacıyla değil, onurları için çalıştıklarını iddia etmeleri üzerine ayrı bir kitap yazılır. Bu hamaset patlamasının yanında, Türkiye´de işverenin sömüren olmayıp, sömürünün karşısında durduğunu ifade etmesi hafif kalıyor. Türkiye´de 9 milyon çalışan sosyal güvenliğe kayıtlı değil. Sömürü ve onur AHMET INSEL Kapitalist sistemde sömürü iki biçimde gerçekleşir.

SÖMÜRÜ VE ONUR
Ahmet İnsel’in ilk yazısı Sömürü ve onur Kapitalist sistemde sermaye sahiplerinin kâr amacıyla değil, onurları için çalıştıklarını iddia etmeleri üzerine ayrı bir kitap yazılır. Bu hamaset patlamasının yanında, Türkiye’de işverenin sömüren olmayıp, sömürünün karşısında durduğunu ifade etmesi hafif kalıyor. Türkiye’de 9 milyon çalışan sosyal güvenliğe kayıtlı değil. Sömürü ve onur AHMET INSEL Kapitalist sistemde sömürü iki biçimde gerçekleşir.

Birincisi, kapitalizme özgüdür. Sermaye ve emek arasındaki yapısal eşitsizlikten kaynaklanır. Sermaye birikiminin esas kaynağıdır. İşverenin, ücretli olarak istihdam edilenlere ‘hakkı olan’ ücreti verip, onlardan bu ücretin çok daha üzerinde bir değer elde etmesiyle ortaya çıkar. Hak edilen ücret, yasalar, emeğin niteliği ve emek piyasasının durumuyla belirlenmiş olan ücrettir. Bu sömürü kapitalist sisteme içkindir. Bireysel davranışlarla ortadan kalkmaz. . Bir de, ücretliye hak ettiğini vermeyerek yapılan sömürü vardır. Alması gereken ücreti vermeden işçiyi kapı dışına koymak gibi vahşi yöntemler bunun uç noktasıdır.

Daha medeni görünümlü olanı, asgari ücretin altında saat ücreti ödemektir. Yasal çalışma süresinden daha çok çalıştırıp fazla mesai ödememektir. Sosyal güvenlikten, iş güvenliğinden, iş güvencesinden, toplu sözleşme hakkından, sendikal korumadan yoksun çalıştırmaktır… Aslında ücretini ödememek gibi vahşi ama işveren açısından genellikle ahlaki bir sorun yaratmayan kayıt dışı istihdam bu ikinci sömürü yönteminin aracıdır.

Emekçinin hak ettiği ücret, net ücret değildir. Onurlu ve güvenli çalışma koşulları dahil olmak üzere, sosyal güvenlik hakkı da ‘hak edilen’ ücretin günümüz dünyasında olmazsa olmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla kayıt dışı istihdam, çifte sömürüdür. Başbakan, "İşadamlarımız ‘Ben nasıl daha fazla kazanırım’ derken, emek sömürüsü yapıyor. Özellikle bunu tekstil sektöründe çok acımasızca görüyoruz" derken, bu ikinci tür sömürüyü işaret ediyor. Birinci tür sömürünün varlığını kabul etmek kapitalist sistemin radikal eleştirisini dile getirmektir ki, bunu muhafazakâr-liberal bir siyasetçiden beklemek anlamsızdır.
 
Başbakanın bu eleştirisine TOBB’a bağlı 365 oda ve borsanın başkanıyla meclis başkanları bir hamaset şahikası metinle yanıt verdiler. "Bizler, ‘çalışanın hakkını alınteri kurumadan veriniz’ öğüdüyle yetiştik. Bu camianın mensupları, hiçbir zaman ezen olmamış, ezilenin yanında oldu. Sömüren olmayıp, sömürünün karşısında durduk. Biz, haysiyetimiz, onurumuz için çalışarak, bu ülkeye hizmet ediyoruz" dediler. Kapitalist sistemde sermaye sahiplerinin kâr amacıyla değil, onurları için çalıştıklarını iddia etmeleri üzerine ayrı bir kitap yazılır.

Bu hamaset patlamasının yanında, Türkiye’de işverenin sömüren olmayıp, sömürünün karşısında durduğunu ifade etmesi hafif kalıyor ama şimdilik bunun üzerinde duralım. Türkiye’de, 2009 sonunda, toplam 21 milyon çalışanın arasında 9 milyonu (yüzde 42,3) herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışıyor. Bunların arasında tarımda çalışan ücretsiz aile işçilerini, kendi hesabına çalışanları, işverenleri bir kenara bırakalım. Ücretli ve yevmiyeli olarak çalışan 12,8 milyon kişinin 3 milyonu, yani dörtte biri kayıt dışı istihdam ediliyor. Bu 3 milyon kişinin işverenleri uzaylılar değil, çok büyük bölümü ‘sömürünün karşısında duran’ TOBB üyesi. Kayıt dışı istihdam demek, emekçinin hiçbir sosyal hakka ve güvenceye sahip olmadan, işverenin yanında yanaşma gibi çalışması demektir. Sömürünün çift katlısıdır. Onur içinde çalışmanın tüm nesnel koşullarını yok eder. Dolayısıyla, ‘hep ezilenin yanında’ olduğunu iddia eden TOBB camiası mensupları, bir de normal kapitalist işveren gibi davranıp ezen olsalardı, acaba daha fazla ne yapabilirlerdi? Onurlarını artırmak için, toplam 2 milyon çalışandan yalnız 600 bininin kayıtlı istihdam edildiği tekstil sektöründeki durumu bütün sektörlere mi yaygınlaştırırlardı? İşverenler, boyunlarını büküp, bu durumun esas olarak istihdam maliyetinden kaynaklandığını belirtiyorlar.

Çalışanların net ücretleri ile çalışanları istihdam etmenin maliyeti arasındaki farkı ifade eden vergi makası Türkiye’de yüzde 42,7. En yüksek değil ama dünyada yüksekler arasında. Gelir İdaresi’nin kayıt dışı ekonomi ile mücadele stratejisi raporundaki verilere göre örneğin Meksika’da bu makas çok düşük: Yüzde 15. Gelgelelim OECD verilerine göre, Meksika’da tarım dışı istihdamda kayıt dışı çalışan oranı yüzde 50. Meksika’da işverenin kayıt dışına gerekçe olarak ne gösterdiğini bilmiyorum. Bu makasın Türkiye’den çok daha yüksek olduğu, Almanya’da veya Fransa’da ise kayıt dışı istihdam oranı Meksika ve Türkiye’ye göre çok daha düşük. Ortada bir onur sorunu olduğu kesin.

DİĞER HABERLER
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR

Açlık sınırı altında aylıklarla yaşamaya mahkûm edilen emekliler, çalışma yaşamına geri dönmek zorunda kalıyor. Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek çalışan emekli sayısı son 4 yılda 1 milyon 125 bin 131 kişi arttı.

HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM
HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM

Politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit bırakan TCMB, liraya geçişi özendirmek için bankaları mevduat faizini artırmaya zorluyor. Bankalar mevduat faizini düşük, kredi faiz oranını ise daha yüksek hızda artırıyor.

İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR
İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR

5 yıldır özel bir iş yerinde çalışıyorum. Geçen hafta iş sözleşmesi verip imzalamamı istediler. Anlayabildiğim kadarıyla şartlar hep işverenin lehinde. Sözleşmeyi imzalamazsam ne olur, işveren işten çıkarabilir mi?

FAİZİ ARTIRMAK İYİ OLURDU DA, ANLAYIN İŞTE!
FAİZİ ARTIRMAK İYİ OLURDU DA, ANLAYIN İŞTE!

Bizler, yani kamuoyu, enflasyonda buzdağının su üstündeki kısmını görürüz. Merkez Bankası ise suyun altında kalan kısmı da görür, görmelidir, zaten gördüğünü de dile getiriyor.