Geçen haftaki yazımızda Türkiye’nin 1990’lardan bu yana uluslararası işbölümüne “yüksek faiz” sunan bir ekonomi olarak katılmakta olduğunu vurgulamış ve ekonomi gündeminde “faiz lobisi” diye anılan kesimin aslında AKP’nin harfiyen uygulamakta olduğu neoliberal iktisat programının bizzat kendisi olduğunun altını çizmiş idik.

Yolsuzluklarının açığa çıkmasının ardından tırmanan ekonomik krizi “Cemaat’in operasyonu”na bağlayan Hükümet, bir süredir sürdürdüğü ‘faiz lobisi’ söylemini elden bırakmadan, ekonomideki sarsıntıyı da iç ve dış mihraklara bağladı

Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak üzere hedefler belirler, politikalar uygular. Hedeflerden ciddi şaşmalar olursa Hükümet’e mektup yazar; neden başarısız olundu, diye.Yasa böyle.

Merkez Bankası, haftanın, hatta ayın baş aktörü oldu. Döviz başını alıp gittikçe gözler Merkez’i aradı, ne olacak diye…Önceki gün 2.40 TL’ye yaklaşan dolar yeniden Merkez’i müdahaleye çağırdı. Yapılan açıklamada para kurulunun gece yarısı olağanüstü toplanacağı gibi bir haberle döviz geri itildi ve 2.30 TL’ye kadar düşürüldü.

Dolar kuru yeni haftaya da rekorla başladı. Kur 2.25 seviyesini aşarak tarihi zirve yaparken, sepet bazında TL de 2.6482 seviyesine çıkarak rekor tazeledi. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun başladığı 17 Aralık’tan bu yana TL’nin dolar karşısındaki kaybı yüzde 10’u aştı. Avro da 3.0465 TL ile yeni rekorunu kırdı.

2014’ün ilk haftası geride kaldı. 2014, bir önceki yıldan devraldığı kırılganlıklar, belirsizlikler ve riskler ile dolu miras nedeniyle Türkiye ekonomisi için endişelerin yoğunlaştığı bir yıl. Bir soluklanıp 2014 için Kalkınma Bakanlığı’nın 2013 ve sonrasına ilişkin Orta Vadeli Program (OVP) beklentilerini bir anımsayalım,

Muhterem, geçenlerde Muğla’da konuşuyordu ve yine havalanmıştı. Güya dünyada Türkiye ekonomisi konuşuluyordu ve sıra, kredi kartı kullanımına geldi; şöyle seslendi vatandaşa; “Kredi kartlarını almada lütfen hassas olun. Kredi kartları da faiz lobisinin en büyük kaynağıdır. Paranız, yorganınız kadar ayağınızı uzatın. Ondan sonra bunlara malzeme olmayın. Evinizde ne var ne yok, alıp götürürler.”

Faiz lobisi, dış mihraklar gibi söylemlerin ardından hızlanan sermaye çıkışının sonuçları ekonomik verilere yansımaya başladı. Fed etkisinin yanı sıra artan siyasi riskler, düşen turizm gelirleri ve artan altın ithalatı da buna eklenince cari açık 55.8 milyar dolara çıktı.

“Küresel çalkantı” kimi, ne derece etkiliyor?

Yurttaşlara devlet kazığı Merkezi politika yurttaşı vuruyor »

Taksim Başkaldırısı, toplumsal, açık, parlamento dışı, doğrudan muhalefetin çıkışı oldu.

Türkiye ekonomisinin “mucize bir başarı öyküsü yaratmakta olduğu” savı tamamen gerçekdışı, abartılı bir aldatmacadır.