Dolar ve avro şahlandı. Dolar 30,40’ı buldu. 17 bin liraya çıkarılan asgari ücret cebe girmeden 12 günde 12 dolar eridi.

1975-1980 döneminde Türkiye büyük ekonomik, toplumsal ve siyasi kargaşa yaşadı. Bu kargaşa işçi-işveren ilişkilerine de yansıdı.

Dolar bazında 2016 yılından bu yana kan kaybeden İşsizlik Sigortası Fonu, 2023 yılında depreme rağmen yeniden yükselişe geçti.

Enflasyon 2023 yılını, yüzde 64,77 ile son 22 yılın en yüksek seviyesinde kapattı. Ücret zamları ise enflasyonun çok altında kaldı.

TÜİK verileri baz alınarak yapılacak zam oranları tepki çekti. Emekli sendikaları, kök maaşı 7 bin 500 TL’den düşük emeklilerin sıfır zam alacağını hatırlattı.

Her yıl aralık ayıyla birlikte bana en çok sorulan soruların başında asgari ücret artışı ve işveren desteklerinin devam edip etmeyeceği gelir. Ayrıca yemek yardımı konulu yazımdan sonra bu sorulara “nakit mi, yemek kartı mı?” sorusu da eklendi.

Çalışanların yeterli ve sağlıklı beslenmesi iş sağlığı ve güvenliği ile bağlantılı riskleri önemli oranda azaltır. Bu noktada yemek yardımlarının doğru kurgulanması şart. Gelin bu konuyu daha yakından inceleyelim…

Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, büyümenin yavaşladığı, sıkı para politikasının firmalar üzerinde etkilerinin görüldüğü bir ortamda, çalışma barışını sağlayacak bir ücret artış oranı belirlemenin güçlüğüne dikkat çekti.

Türkiye’de işveren sendikacılığı 1960’lı yıllarda Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) öncülüğünde gelişti.

Son yıllarda TÜİK’in enflasyon, işsizlik, kira artışı gibi pek çok başlıkta açıkladığı istatistik göstergelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı sık sık tartışılıyor.

Yeni yıl için geri sayım başlarken, iş dünyasından tüm ücret gruplarını etkileyen “gelir vergisi dilimlerinde” enflasyon hedefi nispetinde güncelleme çağrısı geldi.

BETAM son 15 yılda Türkiye’de işçi devri ve yeni işlerin getirisi’ raporunu paylaştı. Raporda dikkat çeken bulguların başında verimsizlik geldi.