Ekonomi bugün enflasyonun, işsizlikle birlikte yükseldiği, büyümenin de aşağı yönlü olduğu bir durum içinde.

Piyasa yorumcularının en sevdiği klişelerden biri de, “bir hikâyeniz olmalı”, “Türkiye yeni hikâyesini dünyaya anlatmalı” tarzı PR hamleleridir.

Türkiye, grevi yasaklayan zorunlu tahkim sisteminden demokratik hak ve özgürlükleri baskı altına alan bir zorunlu tahakküm rejimine sürüklenmek isteniyor.

Halkımızı ve işçi sınıfımızı anlamazsanız, onların güvenini kazanamazsınız.

Sosyal medyada dolaşan bir ileti haziran seçimlerinden bu yana Türkiye’de “terör” saldırılarında 637 kişinin hayatını kaybettiğini vurguluyordu. “Siyasi şiddet”

Bu haftaki yazımızda “ ‘yabancılar’ bizi nasıl görüyor” konusunu işleyeceğiz.

ABD´nin büyümeye dönüşü sancılı ABD, güçlü bir büyüme ivmesi yakalamada zorlanıyor. Faiz artırma eylülde bile olamayabilir görüşü var.

Emeğin hallerini anlatmaya ve aktarmaya çalıştığım bu köşede 2014 yılının son yazısını emeğin hallerini anlatan 2014 kitaplarından birkaçını -yerimiz elverdiğince tanıtmaya ayırmak istedim.

Unutulmamalı, rakamlar veya istatistikler gerçekleri sergilemede olduğu kadar saklanmasında da iyi birer araçtır. Bundan dolayıdır ki, liberal iktisatçılar üretim, tüketim veya bölüşüm gibi sosyal olguları rakamlarla açıklamaya çalışırlar.

Piyasalara trilyonlarca para aktarılmasına rağmen dünya ekonomisi toparlanamıyor. Uygulanan para politikaları ve aktarımlar bankaları kurtarmaktan öteye gitmiyor.

‘Başbakan’ın açıkladığı programı ciddiye almak mümkün değil. Halkçı bir program ancak halk iktidarı gerçekleşirse gündeme gelebilir. Temel sorun iktidar sorunudur’

2013 istatistiklerinin yayımlanması büyük ölçüde tamamlandığı için 11 yıllık AKP döneminin bir ekonomik bilançosunu çıkarabilecek ve sözü geçen “başarım” savının geçerliliğini tartışabilecek durumdayız.Bugün AKP iktidarının “büyüme karnesi”ni, üç başlık altında mercek altına alalım.