Türkiye tarihinde bir İLK’i yaşıyoruz. Cumhuriyet’in kazanımlarına yönelik güçlü bir saldırı, başta işçi sınıfı olmak üzere emekçi sınıf ve tabakaların ekmeğine ve haklarına yönelik güçlü bir saldırıyla eşzamanlı olarak gerçekleşiyor.

Türkiye ekonomisinin kronikleşmiş iki sorunu, döviz ihtiyacı ve devlet bütçesindeki açıktır. Yüksek oranlı enflasyon, yüksek döviz kuru ve yüksek faiz oranı ile bu kronikleşmiş sorunlar birbirini karşılıklı olarak etkilemektedir.

Türk-İş’te bir siyasi parti kurma girişimleri 1995 yılından itibaren daha da yoğunlaştı.

TÜİK’in eski Başkanı Prof. Dr. Sait Erdal Dinçer Ocak 2022’de yaptığım söyleşide hayat pahalılığını ölçmediklerini belirterek, “Yaşam maliyetini değil, 84 milyon için enflasyonu ölçüyoruz” demişti.

AKP hükümetlerinde uzun yıllar görev alan Şimşek bugünkü tablonun sorumlularından biridir. Emekçilerin beklenti ve çıkarları Şimşek’in politikalarıyla taban tabana zıttır. Şimşek fikir değiştirmediğine göre işçileri, memurları ve emeklileri pek kolay günler beklemiyor.

Ekonomi yönetiminin geçen yılın ortasından beri adeta tek amacı var: “Dövizin seçime kadar fazla artmasını önlemek.”

14 Mayıs akşamı siyaseten nasıl bir tablo oluşacağına ilişkin bir dizi farklı görüş ve senaryo var.

Dünya emek gündeminden.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye İktisat Kongresi’nin 100. yıldönümünde, 2023 yılında İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’ni toplamaktadır.

TÜİK eylül ayında resmi enflasyonun yıllık yüzde 83,45 olarak hesaplandığını açıkladı. 24 yılın en yüksek enflasyonu yaşanırken iktidar baz etkisine güveniyor. Bu enflasyon hesabı ücret zamlarını etkileyecek.

Özelleştirme sürecinin başladığı ve hızlandığı dönemde, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçilerin çok büyük bölümü Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlüydü.

Halk art arda gelen zamlarla yaşam mücadelesi verirken TÜİK’in enflasyonu beklentinin altında kalarak yüzde 80,21 oldu.