Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ANADOLU ETAP
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ANADOLU ETAP
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
05 Haziran 2023
SEÇİM SONRASININ DOLMAYAN TENCERESİ!

AKP hükümetlerinde uzun yıllar görev alan Şimşek bugünkü tablonun sorumlularından biridir. Emekçilerin beklenti ve çıkarları Şimşek’in politikalarıyla taban tabana zıttır. Şimşek fikir değiştirmediğine göre işçileri, memurları ve emeklileri pek kolay günler beklemiyor.

SEÇİM SONRASININ DOLMAYAN TENCERESİ!

Seçimlere etki eden ekonomik sosyal etkenlerin bir bölümünü geçen haftaki “Boş tencere ve sandık” başlıklı yazımda ele almaya çalışmıştım. 2. tur sonuçları belli olmadan yazdığım yazıdaki değerlendirmelerim 2. tur sonuçları için de geçerli. Kuşkusuz seçim sonuçlarına etki eden pek çok etken var ama özellikle sosyo-ekonomik olanların daha fazla tartışılmaya ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorum. Seçmeni suçlama kolaycılığına düşmeden, özellikle yoksul ve emekçi seçmenin davranışlarının ardındaki sosyo-ekonomik motifleri anlamaya çalışmak çok önemli.

Bunca ekonomik sıkıntıya, yaygın ifadeyle “boş tencereye” rağmen seçmenin iktidarı sandıkta götürmemesi epeyce şaşkınlık yarattı. Bu büyük şaşkınlıktan dolayı başarısızlığın asıl nedenleri yerine tali nedenlerine ağırlık verildiği görülüyor. Aday, kampanya stratejileri, ittifak teknikleri vb. asıl nedenler olarak ele alınıyor. Kuşkusuz pek çok neden sıralamak mümkün. Sosyal olgularda bir tek neden olamaz ancak bu nedenler arasında bir önem sırası olmazsa aynı hatayı defalarca tekrarlamak kaçınılmaz.

Geçen hafta özellikle sosyal yardım, ücret/gelirler ve istihdam politikalarının seçmen üzerindeki etkisini yazmıştım. Özetlemem gerekirse muhalefetin siyasal iktidar tarafından izlenen sosyal politikaların etkilerini yeterince ölçemediği “boş tencere” ve “yatağa aç giren çocuk” söyleminin beklenen etkiyi yaratmadığı anlaşılıyor. Kuşkusuz bu durum ekonomik sıkıntıların yaşanmadığı anlamına gelmiyor. Ancak hükümetin kullandığı telafi edici mekanizmaların yeterince dikkate alınmadığını gösteriyor.

Tekrardan kaçınmak için meraklı okurlar geçen haftaki yazıma bakabilir. Bu hafta üzerinde durmak istediğim iki konu var. Bunlardan biri seçimlerde örgütlü teşkilatın önemi. Diğeri ise seçim sonrası tencerenin halinin ne olacağı.

ÖRGÜTLÜ OLMADAN SEÇİM KAZANILMIYOR

Mayıs 2023 seçimleri örgütlü olmadan, parti olmadan seçimi kazanmanın mümkün olmadığını bir kez daha gösterdi. Kampanya seçim kazanmaya yetmiyor. Ne kadar başarılı kampanya olursa olsun sahada bir örgüt olarak bir parti olarak yoksanız seçimi kazanamıyorsunuz. Bu meselenin iki boyutu var. İlki sandığa giren oyun sandıktan çıkmasını sağlayacak bir örgüt olmak. Maalesef son yıllarda seçimlerin güvenliğini ve adil olmasını sağlamakla yükümlü devlet aygıtı işlemiyor. Seçimlerde hile korkusu hiçbir dönem olmadığı kadar yüksek. Gerek sahte seçmen/yığma seçmen gerekse oyların sayımında sahtecilik ihtimali çok yüksek.

Seçmen listelerine hakim olamadığınız ve tüm sandıklara görevli ve gözlemci koyamadığınız zaman seçimler adil olmaktan uzaklaşır. Bunu sağlamak ise örgütlü bir partiyle olur. Onca muhalefet partisinin tüm sandıklara hakim olamadığı görülüyor. Bu sorunu aşmadan ne kadar harika kampanyanız ve sözünüz olsa da yetmiyor. Karşınızda devlet haline gelmiş bir parti olunca tablo daha da vahim hale geliyor. Örgütlü olunmadan milli irade tecelli etmiyor!

Örgütlü bir parti olmanın diğer yönü ise seçmene değmek, seçmene ulaşmak. Özellikle asimetrik medya olanakları ve dezenformasyona dayalı propaganda karşısında bu konu çok önemli. Sosyal medyanın gücünü abartıp geleneksel yollarla seçmenle temas meselesi yeterince önemsenmeyince seçmenin önemli bir bölümüne ulaşmak mümkün olmuyor. Devasa gettolar oluşuyor. Hükümetin seçmenle birebir temas konusunda devletin devasa olanaklarını da kullanarak çok daha başarılı olduğu anlaşılıyor. Yakın çevremizde bile dezenformasyonun yoğun etkisine bakıldığında seçmene ulaşmanın hayati önemi anlaşılır.

ŞİMŞEK VE TENCERE

Hükümet bir yandan seçim öncesi uyguladığı telafi edici politikalarıyla bir yandan da seçim sonrasına dönük vaatleriyle seçmenin yarısının desteğini aldı. Ancak seçim sonrasında tencerenin durumu ne olacak? Temmuz ayında asgari ücret artışı gündemde. Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin “asgari ücreti 500 doların altına düşürmeyiz” demişti. 500 dolar net 11 bin lira civarında bir asgari ücret demek. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan Temmuz ayında en düşük memur maaşının net 22 bin TL’ye yükseltileceği sözünü vermişti. Bu yüzde 90-95 artış demek. En düşük memur maaşı 22 bin liraya yükseltildiğinde diğer memur maaşlarında da dengeli bir skala yapılması şart. Örneğin mühendisler ortaya çıkan maaş dengesizliğinden çok şikayetçi. Diğer bir ifadeyle bu vaad toplam memur maaşlarında kapsamlı bir iyileştirme anlamına geliyor.

Emekli aylıkları konusunda büyük beklenti var. En düşük emekli aylığının 7 bin 500 liraya tamamlanması nedeniyle 7 bin 500 lira üzerinde aylık alan emeklilerde büyük tepki ve beklenti oluştu. Dolayısıyla 7 bin 500 lira üzeri emekli aylıklarında ciddi bir artış beklentisi var. Beklenti sadece aylıklarla ilgili değil. EYT sorunu çözülürken ortaya çıkan adaletsizlik nedeniyle 2000’li yıllarda işe girenlerin kademeli emeklilik beklentisi hayli yüksek. Bunlara ek olarak Ağustos 2023’te memur toplu sözleşmesi görüşmeleri var. Kısaca işçilerin, memurların, emeklilerin seçim sonrasında tencere konusundaki beklentileri çok yüksek.

Ancak iktidar partisi başkanlık rejimine geçişten sonra uygulanan “yerli ve milli Türkiye ekonomi modelini” terkedip ekonominin dümenini ana akım piyasacı görüşlere sahip Mehmet Şimşek’e devretti.  Şimşek Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini devralırken yılladır uygulanan ekonomi politikalarını akıl dışı ilan ederek ekonominin rasyonel temellere döndürüleceğini ilan etti. Kuşkusuz ekonominin rasyonalitesi oldukça ideolojik ve sınıfsal bir konu. Sınıflar üstü bir rasyonalite yok.

Mehmet Şimşek’in sadece para politikaları konusunda değil gelirler politikası konusunda da belirleyici olacağı görülüyor. Yoksa yıllar önce adeta azledilen ve sonrasında suçlanan Şimşek ipleri eline almadan bu görevi kabul etmezdi. Eğer Mehmet Şimşek ekonominin patronu olacaksa bunun ne anlama geldiğini hatırlamakta Mehmet Bey’in ideolojik ve sınıfsal müktesebatına bakmakta yarar var. Kuşkusuz konumuz Mehmet Şimşek’in kişiliği ve kişisel kabiliyetleri değil benimsediği politikalardır. Ekonominin patronluğuna getirilen Şimşek kemer sıkma ve sıkı maliye politikalarının baş savunucusudur. Bazı muhalif ekonomistlerin, savunduğu politikalardan bağımsız olarak bazı kişilere kurtarıcı rolü biçmesi, sistem ve politika analizi yapmadan şahsa bağlı mucizeler beklemesi çok tuhaf. Sosyal bilimlerde böyle şeyler olmaz. Aslolan politikalardır.

AKP hükümetlerinde uzun yıllar ekonomiden sorumlu bakanlıklar yapan Mehmet Şimşek’in müktesebatında neler var, hangi görüşleri savunuyor önemli olan budur. Şimşek döneminde çalışanları ve emeklileri neler bekliyor?  Şimşek’in ana akım piyasacı görüşlere sıkı sıkıya bağlı olduğu biliniyor. Zaten göreve getirilme sebebi de sermaye çevrelerine “güven” vermektir. Bu “güven” Şimşek’in sahip olduğu görüşler nedeniyle oluşabilir.

Şimşek’le birlikte asgari ücret artışlarının daha kontrollü olacağını söylemek mümkün. Mehmet Şimşek 2015 yılında muhalefetin asgari ücreti bin 500 liraya çıkarma vaadi karşısında “bu kadar asgari ücret artışı işçiye zulümdür” demişti! Bu yaklaşıma sahip Şimşek Temmuz 2023’te asgari ücret artışına ve en düşük memur maaşının 22 bin lira olmasına ne der sizce?

Mehmet Şimşek’in genişletici maliye politikalarına karşı olduğu gibi işçilerin piyasada mücadele ederek haklarını almasından, grevlerden de pek hazzetmediği biliniyor. Hatta 2010’ların başlarında THY grevi sırasında grev erteleme ve yasaklama tehditleri de savurmuştu. Nitekim havayollarında grev yasağı bu dönemde gelmişti. Şimşek döneminde grev ertelemelerinin (yasaklama) artacağını söylemek kehanet olmaz. Mehmet Şimşek işgücü piyasasının alabildiğine esnekleşmesini de savunuyor. Esneklik çalışma hayatında kuralların ve korumanın azaltılması demek. Esneklik işveren için nimet işçi için felakettir. Şimşek döneminde daha da esnek bir çalışma hayatı gündeme gelecek.

Mehmet Şimşek emekliler için de pek “hayırlı” fikirlere sahip değil. Emekli aylıkları artışlarına ve kademeli emekliliğe sıcak bakmayacağı kesin. Tersine yeni bir sosyal güvenlik reformunu savunmaktadır. Savunduğu sosyal güvenlik reformu emeklilik yaşının daha da yükseltilmesine ve emekli aylıklarının düşürülmesine yol açacak nitelikte. Yoksa emekli lehine gerçek bir reform değil.

Mehmet Şimşek kıdem tazminatının fona devrinin savunucusudur ve kıdem tazminatını işsizliğin sebebi olarak görmektedir. Bakan Şimşek’e göre istihdam artışının önündeki en büyük engellerden biri kıdem tazminatı yüküdür. Şimşek döneminde kıdem tazminatını budama tartışmalarının yeniden gündeme gelmesi sürpriz olmayacak.

Sonuç olarak Mehmet Şimşek AKP hükümetlerinde uzun yıllar görev almış eski bir bakandır. Bugünkü tablonun sorumlularından biridir. Sıkı gelirler politikasına dayalı kökten piyasacı görüşlere sahiptir. Emekçilerin beklenti ve çıkarlarıyla Şimşek’in politikaları ve öncelikleri taban tabana zıttır. Şimşek fikir değiştirmediğine ve ekonominin dümeni kendisine verildiğine göre işçileri, memurları ve emeklileri pek kolay günler beklemiyor. Şimşek’in rasyonalitesinin oldukça ideolojik ve sınıfsal olduğu unutulmamalı.

Öte yandan 2024 ilkbaharında ise yerel seçimler var. Bir yandan “rasyonel” piyasacı yani emek karşıtı politikalar öte yandan seçimlerde seçmen desteğine olan ihtiyaç. Bu yaman çelişkiyi çözmek oldukça zor olacak. Tabii en hazini de bu politikalar karşısında karnından konuşmak zorunda kalacak olan hükümet kontrollü sendikalar olacak. Hakikaten durumları zor!

KAYNAK Aziz ÇELİK / Birgün
DİĞER HABERLER
YENİ KURULAN BANDIRMA ŞUBEMİZİN KONGRESİ TAMAMLANDI
YENİ KURULAN BANDIRMA ŞUBEMİZİN KONGRESİ TAMAMLANDI

Bandırma Şubemizin 1. Olağan Kongresi tamamlandı.

ANKARA’YA ‘ANAYASAL HAK YÜRÜYÜŞÜ’ YAPMAK İSTEYEN POLONEZ İŞÇİLERİNE POLİS ENGELİ: ‘GÜCÜNÜZ İŞÇİYE YETİYOR DEĞİL Mİ?’
ANKARA’YA ‘ANAYASAL HAK YÜRÜYÜŞÜ’ YAPMAK İSTEYEN POLONEZ İŞÇİLERİNE POLİS ENGELİ: ‘GÜCÜNÜZ İŞÇİYE YETİYOR DEĞİL Mİ?’

Sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarılınca 140 gün önce direnişe başlayan Polonez işçilerinin, Çatalca’dan Ankara’ya “Anayasal Hak Yürüyüşü” çevik kuvvet tarafından engelleniyor.

YENİ SAYFA İÇİN YOLCULUK BAŞLIYOR
YENİ SAYFA İÇİN YOLCULUK BAŞLIYOR

Polonez işçisi aylardır devam ettiği direnişi Ankara’ya taşımaya karar verdi. Bugün saat 11’de Çatalca Adliyesi önünden Ankara’ya yürüyüş başlayacak.

POLONEZ EMEKÇİSİNİN ANKARA YÜRÜYÜŞÜ BAŞLIYOR
POLONEZ EMEKÇİSİNİN ANKARA YÜRÜYÜŞÜ BAŞLIYOR

Sendikaya üye olduğu için hukuksuzca işten çıkarılan 146 işçi, ‘Anayasal Hak Yürüyüşü’nde ilk adımı saat 11.00’de Çatalca’daki Polonez fabrikasından atacak.