Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
20 Aralık 2010
MALİ KRİZİN ‘BEŞİNCİ’ YILINA GİRERKEN

Mali kriz ABD’de patlak vermiş, hızla dünya ekonomisini etkilemiş, sonra yatışmaya başlamıştı. 2010 yılının gündemini esas olarak, mali krizin Avrupa’daki etkileri işgal etti; ABD piyasalarındaki “istikrar” ise daha çok, fırtınadan önceki bir dinginliğe benziyordu.

MALİ KRİZİN ‘BEŞİNCİ’ YILINA GİRERKEN

MALİ krizi ilk kez 2007de (Hışt, Hışt Geliyor…” Cumhuriyet 05.02.2007) konuşmaya başlamıştık. Kriz resmen2008’de patlak verdi, ama New York Federal Reserve Bankın Wall Streete (büyük olasılıkla o zaman dünya mali piyasalarına) egemen 14 aileyi toplayarak, türev piyasalarında hızla şekillenmekte olan mali krizi engellemek için acilen önlem almalarını istediği 16 Şubat 2006 toplantısını (David Wessel, Wall Street Journal, 16/02/2006) temel alırsak, mali krizin beşinci yılına girmekte olduğumuzu söyleyebiliriz.

MALİ kriz ABDde patlak vermiş, hızla dünya ekonomisini etkilemiş, sonra yatışmaya başlamıştı. 2010 yılının gündemini esas olarak, mali krizin Avrupadaki etkileri işgal etti; ABD piyasalarındaki istikrarise daha çok, fırtınadan önceki bir dinginliğe benziyordu.

 

Bir yılda yedi zirve

 

Geçten hafta, Avrupa Birliğinin 27 üyesi, komisyon yetkilileri ve Avrupa Merkez Bankası derinleşmeye devam eden mali krize bir çözüm üretmek için yine Brükselde bir araya geldiler. Yıl başından bu yana yedinci kez toplanan AB zirvesi sonunda liderler aldıkları kararları açıklamaya hazırlanırken, reyting şirketi Moodys, birkaç hafta önce kurtarılan İrlandanın kredi notunu beş kademe birden düşürdü. Daha önce Moodys İspanyada krizin derinleştiğini vurgulamıştı, bu kez Yunanistanda durumun kritik olduğuna yeniden dikkat çekti. Moodysin AB liderlerini kızdıran (Daily Telegraph,17/12), piyasaları şaşırtan açıklamasının ardından, RIA Capital Marketsden bono uzmanı Nick Stamenkoviç, zamanlamaya dikkat çekerek bu tür açıklamaların krizi derinleştirici yönde etki yaptığını söylüyordu (Telegraph, 17/12/2010).

Halbuki zirvede, AB liderliğinin, devlet iflaslarına karşı son tahlilde kullanılmak kaydıyla bir Avrupa İstikrar Mekanizması oluşturarak mali piyasaların istekleri yönünde önemli adımlar atmaya başladığı söylenebilir. Bu mekanizmanın, zirvede öngörüldüğü gibi 2013te devreye girebilmesi için Lizbon Anlaşmasının 136. maddesine iki cümle eklenerek değiştirilmesi de kabul edildi. Böylece Almanya anlaşmayı deliyor, AB sürecini kendi öngördüğü yönde yeniden biçimlendirmek için bir olanak elde ediyordu. Almanyanın bir Birleşik bir Avrupa Bonosuyaratılmasına direnmesi piyasaları, paralarını park edecek yeni ve güvenlikli bir araçtan mahrum etmeye devam ettiği için düş kırıklığı yaratıyor, ama zirvede başkaolumlugelişmeler de var. Almanyanın devlet iflaslarında, krediyi veren kuruluşların da zararın bir kısmını üstlenmesini isteyen önerisinin, her alacaklının özel koşullarına bağlanarak sulandırılması da bono piyasalarının istekleri doğrultusunda bir gelişme. AB Merkez Bankasının, sermayesini iki kat büyüterek yeni sarsıntılara karşı önlem alma kapasitesini arttırmasının da güven vermesi gerekir.

Bu bağlamda, Moodysin açıklamasının zamanlamasında bir gariplik olduğu kesin. Ama, AB sürecinin çok ciddi sorunlarla boğuştuğu ve krizi aşacak uygun önlemler geliştirmekte yetersiz kaldığı da çok açık.

Almanya yükseliyor, tedirginlik artıyor

Ya da… Belki, henüz krizi aşacak bir gelişme ortada yok ama Almanyanın AB içinde, vazgeçilmez ülke konumuna artık tartışılmaz bir biçimde yerleştiği, ABnin siyasi-mali bütünleşme sürecinin daha hızlı ilerlemeye başladığı, bunun da ortak para birimine olan güveni pekiştirmek açısından çok önemli olduğu söylenebilir.

Ancak, ironi şurada ki, bu süreç giderek, AB içindeyoksul ülkelerle” “zengin ülkelerarasındaki ekonomik uçuruma bir de siyasi boyut ekleyerek birliğin bütünlüğünü tehdit etmeye başlıyor.

İngiltere ve Fransa gibi büyükler, Almanya ile ortak bir eksen oluşturmaya çalışırken daha küçük ülkeler ulusal egemenliklerini kaybetmekte olduklarını görerek kaygılanıyorlar. Yıl başında kriz derinleşmeye başlarken Merkel krizi yönetmeye, diğer ülkelere yardım etmeye ilişkin Almanyanın koşullarını ortaya koymuştu. Almanyaönce mali disiplinderken, Fransanın talebi canlandırıcı harcamalardan, kurtarma önlemlerinden yana olduğu anlaşılıyordu. Ekim ayında Normandiya zirvesinde Sarkozy, yalnız kalmaktansa Almanya ile birlikte davranmaya karar vermeye ikna olunca, Almanyanın önü açıldı. Perşembe günü de Financial Times, Almanya, İngiltere ve Fransanın AB bütçesini dondurmaya ilişkin gizli bir anlaşma yaptıklarını aktarıyordu.

Cumartesi günü de Le Monde, Brükselde zengin ve yoksul ülkeler arasında savaş başlığıyla verdiği yorumunda, Polonya açısından her şey anlaşılmıştı. Fransa, İngiltere ve Almanya arasında gerçekleşen, Avrupa bütçesini dondurmaya yönelik anlaşma, zengin ülkelerin kendi tarım harcamalarını koruyabilmek için, en yoksul ülkelerin aldıkları mali desteklere yönelik bir saldırıydı diyordu.

Lüksemburg Dışişleri Bakanı, Almanya ve Fransanın liderlik dayatmasından ve küstahlığından yakınıyor, İrlanda Başbakanını da AB mali desteğini alabilmek için ağır koşulları kabul ettikten sonra, şimdi, AB içinde Almanyanın anlayışına uymayan bir karar almak her zaman çok zordu. Bu konuda yeni bir şey yok. Yeni olan olgu şu, Almanlar konuşuyorlar, ama dinlemiyorlar. İlk defa önemli bir konuda Almanyanın tutumuna canım çok sıkıldı diyordu (The Guardian, 17/12).

Belki de ortada bir ironi yok; Almanya, Merkelin zirvenin kapanış basın toplantısında değindiği gibi iki farklı parçadan oluşan bir AB düşünüyor (Der Spiegel 17/12). Merkezde ekonomik, siyasi bütünleşmesini hızla ilerleten güçlü bir çekirdek şekillenecek. Yoksul ülkeler de merkeze bağımlı (adeta özel statülü üyelik gibi) bir çevre oluşturacaklar.

Hesap belki bu, ama Spiegelin bir deyimini ödünç alırsak, süreç Bir yavaşlatılmış (filmlerdeki-E.Y) tren kazası görüntüsü sergileyerek gelişmeye devam ediyor. Zirve yapılırken, Pimco (dünyanın en büyük bono yönetim kuruluşu) CEOsu El Erian (Financial Timesda) ve ekonomist Rubini (CNBCde) yorumlarında krize, likidite krizi olarak yaklaşmanın, sorunları erteleyerek daha da ağırlaştırmaya devam etmesinden yakınıyorlardı. El Erian, piyasaların, Almanya ve AB Merkez Bankası bilançolarının kirlenmeye başladığınıdüşünmeye başladığına da işaret ediyordu. Bank of America analistleri de, ABdeki krizin 2011de ABDye sıçramasından korkuyorlardı (Le Monde 18/12).

Rubiniye göre kamu açıklarını bir an evvel kapatmak gerekiyor ama, vergileri arttırmak, harcamaları kısmak da bunalıma yol açacaktı. Öyleyse, bir an evvel büyümeyi güçlendirecek (birikimi hızlandıracak-EY) yapısal önlemlergerekiyordu. Rubini ile konuşan CNBC yapımcısının demokrasilerde işin ne kadar zor olduğuna işaret etmesi de aklıma, nedense, Bıçak kemiğe dayanınca demokrasi engeli de aşılır düşüncesini getirdi…

CUMHURİYET – ERGİN YILDIZOĞLU

DİĞER HABERLER
BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK
BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK

Vefatının 86. yılında, sonsuz minnet ve saygıyla aziz hatıran önünde eğiliyoruz. Seni andığımız her 10 Kasım’da, yokluğunu daha derinden hissediyoruz. Vatanımıza kattığın değerler, mirasın ve ileri görüşlülüğün bugün hala yolumuzu aydınlatıyor. Cumhuriyetimizin kurucusu, milletimizin önderi olarak, senin izinde ilerlemeye devam ediyoruz. “En büyük eserim” dediğin cumhuriyeti, ilelebet yaşatma sözümüzü bir kez daha yineliyoruz. Emanet ettiğin […]

TEKGIDA-İŞ SENDİKASI GEBZE ŞUBESİ KONGRE SEÇİM SONUÇ İLANI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI GEBZE ŞUBESİ KONGRE SEÇİM SONUÇ İLANI

Tekgıda-İş Sendikası Gebze Şubesinin 03 Kasım 2024 tarihinde yapmış olduğu 14. Olağan Genel Kurulu toplantısı.

POLONEZ’DE ADIM ADIM ÇÖZÜME
POLONEZ’DE ADIM ADIM ÇÖZÜME

İşe iade ve sendikal hakları için mücadele eden Polonez işçileri dün Ankara’daydı. Çalışma Bakanı Işıkhan, işvereni bizzat arayacağını söyledi. Hem işçi hem işveren taraflarının katılacağı son bir görüşmeyle, işçilerin mücadelesinin çözüme ulaşabileceği belirtiliyor.

SENDİKADAN BEKLENEN
SENDİKADAN BEKLENEN

Yıl 1965. 1952 yılında kurulan Türk-İş’in yönetiminde genel başkan olarak Seyfi Demirsoy ve genel sekreter olarak Halil Tunç var. Bu ikilinin yönetiminde Türk-İş altın yıllarını yaşıyor.