Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
14 Mart 2012
KRİZ COĞRAFYASINDA UFUK TURU – II

Kısa “ufuk turu” denemesinin ilk bölümünü bitirirken, gözlemlerimi “jeo-ekonomi (emperyalizm), silahlanma harcamaları”, “kapitalizme karşı olanları bastırmak için işbirliği arzusu” ve “otoriter demokrasi” olarak özetlemiştim.

KRİZ COĞRAFYASINDA UFUK TURU – II

       Kısaufuk turudenemesinin ilk bölümünü bitirirken, gözlemlerimi jeo-ekonomi (emperyalizm), silahlanma harcamaları”, “kapitalizme karşı olanları bastırmak için işbirliği arzusuveotoriter demokrasi olarak özetlemiştim.

       Bu gözlemlerle, 20. yüzyılın başında küreselleşme neden çökmüştü sorusuna cevap arayan çalışmaların ortaya çıkardıkları bulgular arasında korkutucu paralellikler var. 1990ların başından bu yana yaşananlar, o dönemde bu köşede tartıştığımız öngörülere uygun yönde ilerlemiş olduğundan, söz konusu araştırmaların bulgularını bir kez daha aktarmak yararlı olabilir.

       Bu araştırmalar, küreselleşme (emperyalist ülkelerin sermayesinin kriz eğilimlerini, mal, sermaye, nüfus fazlasını göndererek öteleme gereksinimlerine açık bir küresel kapitalist ekonomi oluşturma) sürecinin, üç çelişkinin derinleşmesiyle çöktüğünü gösteriyordu.

       Gelişmiş kapitalist devletler içinde gelir dağılımının daha da bozulmasıyla derinleşen toplumsal sorun, yükselen toplumsal muhalefet, yoğunlaşan kapitalizme alternatif arama çabaları; hükümetler bunlara cevap verirken korumacılığın yükselmesi. İkincisi, gelişmiş kapitalist devletler arasında, güç dağılımının bozulmaya, dengelerin değişmeye başlaması. Üçüncüsü, ikincisine bağlı olarak yeni açılmakta olan coğrafyalarda, büyük güçler arasında paylaşım rekabetinin, emperyalizme karşı yerel direnişlerin yoğunlaşması. Bu üç çelişki üzerinden, devrimler, emperyalist savaşlar, sömürge katliamları, bağımsızlık savaşları küreselleşme sürecini çökertmişti.

       Yirminci yüzyılın başında çöken küreselleşme İngiliz hegemonyası altında inşa edilmişti; bugün dağılmaya başladığından giderek daha çok sayıda yorumcunun şüphelenmeye başladığı küreselleşme süreci, ABD hegemonyası altında şekillendi. Bugün de küreselleşmenin krizi bir hegemonya (ABD) kriziyle birlikte ilerliyor.

       Hegemonya, bir grup ülkeyi belli dış politika hedefleri doğrultusunda, zor kullanmaya gerek kalmadan, ikna ve liderlikle, kabule dayanan bir süreç içinde yönlendirebilme kapasitesi anlamına geliyor. ABDnin bu bağlamda gittikçe daha fazla zorlandığını görüyoruz. Örneğin, Prof. Roubini ve Eurasia Groupun direktörü oIan Bemmer, Foreign Policy dergisiyle geçen hafta yaptıkları bir söyleşide, Rusya ve Çinin artık ABDnin ne düşündüğüne pek fazla aldırmadıklarına dikkat çekiyorlardı. Aynı dergide James Traub, BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ülkelerinin yanı sıra, Güney Afrika, Endonezyanın, Suriye sorununda ABD ve Avrupanın yanında yer almamakta ısrar ediyor olmalarından yakınıyordu.

‘Yüzde 99’ her yerde

       Devletler arası ilişkiler alanında çelişkiler derinleşirken, ülkelerin içindeki çelişkiler de derinleşiyor, toplumsal sorun gündemin başına oturmaya başlıyor.

       Geçen hafta Wall Street Journalda, Prof. Metzerin (Carnegie Mellon ve Standford) bir yorum çok ilginç iki gelişmeye ışık tutuyordu. Birincisi, 1903-2004 arasında yalnızca ABDde değil daha birçok gelişmiş ülkede en üst yüzde birin geliri yüzde 99unkine göre artmış. İkincisi Metzerin sunduğu grafik bu artışların 1900-1910 arasında en sert olmak üzere 1900-1930 arasında belirgin sıçramalar yaşadığını, 1950-1980 arasında dalgalanmaların yavaşladığını, artışların zayıfladığını sergiliyor. Aynı grafik, 1980lerin sonundan itibaren, “finansallaşma başladıktan sonra, artışlardaki dalgalanmaların sertleştiğini, artışlarda sıçramalar başladığını da gösteriyor. Kısacası, gelir dağılımındaki bozulmalar kapitalizmin tümüne ait bir olgu. İkincisi, finansallaşma (küreselleşme) dönemlerinde daha da bozuluyor. Toplumsal altüst oluşlarla bu dalgalanmaların artması, şiddetlenmesi arasında doğrudan bir ilişki olduğu görülüyor.

       “Toplumsal sorunun böyle yeniden gündeme gelmesiyle birlikte, genelde liberal demokrasilerin, liberal (kişi özeli, bireysel haklar ve özgürlükler vb.) özellikleri terk ederek otoriter demokrasilere güvenlik devletlerine dönüşmeye başladıklarını görüyoruz.

       Bugün, bu süreç iki yoldan ilerliyor. Birincisi, pazartesi aktardığım araştırmacı, Prof. Mark Neocleousun çalışmalarının ışık tuttuğu gibi, savaşı ve terorizm tehlikesine doğal felaketlere karşı hazırlıklı olma uygulamalarını, ülke içinde halkı denetim altına alma, pasifleştirme ve muhalefeti bastırma aracı olarak kullanmaktan geçiyor. İkincisi de, Northern College, Sheffield Hallam Üniversitesinden John Graysonun geçen hafta Open Democracy sitesinde Britain as a private security state: First they came for the asylum seeker (Özelleştirilmiş güvenlik devleti olarak Britanya: Önce sığınmacılar için geldiler) başlıklı yazısında aktardığı gibi göçmenler ve sığınmacılar (yabancılar) sorunu üzerinden ilerliyor. Bunlara, The Weekly Standard dergisinin (Neocon) editörü Caldwellin Financial Timestaki köşesinde yayımladığıEn sinsi bela olarak Hackers başlıklı yorumuna bakarak, internet güvenliği sorununu da eklemek gerekiyor. İngiltere hükümeti şu sırada çıkarmakta olduğu bir yasayla tüm vatandaşlarının internet trafiğini, cep telefonu konuşmalarını izlemeye hazırlanıyor.

       Yine dışarda emperyalizm, sömürge savaşları, içerde, otoriter eğilimler, siyasi gericilik… Akrebin dediği gibi doğasında var…

DİĞER HABERLER
140 LİRAYA FABRİKADAN ÇIKAN TAVUK KANADI, MARKETTE 286 LİRA OLUYOR, BİZİM SUÇUMUZ NE?
140 LİRAYA FABRİKADAN ÇIKAN TAVUK KANADI, MARKETTE 286 LİRA OLUYOR, BİZİM SUÇUMUZ NE?

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, Ticaret Bakanlığı’nın 1 Mayıs-31 Aralık 2024 döneminde bütün ve parça dahil tavuk dış satımını “ihracatı kayda bağlı mallar” listesine alması üzerine sektör temsilcileriyle bir fiyat takibi deneyi yaptı.

SİVİL İNİSİYATİF BEŞLİ GİRİŞİMDEN YEDİLİ GİRİŞİME
SİVİL İNİSİYATİF BEŞLİ GİRİŞİMDEN YEDİLİ GİRİŞİME

Türkiye toplumsal tarihinde farklı toplumsal sınıfları temsil eden örgütlerin ilk önemli ve sürekli işbirliği, Beşli Girişim veya Sivil İnisiyatif olarak bilinen ve Türk-İş, DİSK, TESK, TİSK ve TOBB’un oluşturduğu yapıydı.

ENFLASYONDA DÜŞÜŞ DÖVİZE BAĞLI
ENFLASYONDA DÜŞÜŞ DÖVİZE BAĞLI

Tüketiciler mutfak ihtiyacına döndü, basta elektronik ve ev ürünleri olmak üzere gıda dışı alışverişler daraldı.

SON 11 YILDA EN AZ 2500 GENÇ İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ!
SON 11 YILDA EN AZ 2500 GENÇ İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ!

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin verilerine göre 2013-2024 yılları döneminde “en az” 2500 genç işçi hayatını kaybetti.