KAPİTALİZM VE İŞÇİLERİN YAŞAM STANDARDI
11 Haziran 2016 günü yayımlanan Gerçek Asgari Ücret Ne Kadar Arttı? yazıma ilişkin bazı yorumları okurken, işimizin ne kadar zor olduğunu bir kez daha anladım. 1960´lı yıllarda solcu dendiğinde sorgulayan, okuyan, gerçeği araştıran insan anlaşılırdı. Günümüzdeyse kulaktan dolma bilgi ve gerçekliğe gözlerini kapayarak hayal aleminde yaşama, bu nedenle sürekli hata yapma ve hayal kınklığına uğrama çok yaygın.

11 Haziran 2016 günü yayımlanan Gerçek Asgari Ücret Ne Kadar Arttı? yazıma ilişkin bazı yorumları okurken, işimizin ne kadar zor olduğunu bir kez daha anladım. 1960’lı yıllarda "solcu" dendiğinde sorgulayan, okuyan, gerçeği araştıran insan anlaşılırdı. Günümüzdeyse kulaktan dolma bilgi ve gerçekliğe gözlerini kapayarak hayal aleminde yaşama, bu nedenle sürekli hata yapma ve hayal kınklığına uğrama çok yaygın.
İşin kötüsü, hatalar sonucu başarısızlık da insanların gözlerini açmıyor, beyinlerini çalışmaya zorlamıyor. Kolaycılık sürüyor. Arkadaşımız emperyalizme karşı. Çok güzel. Ben de karşıyım. Ancak arkadaşımız zannediyor ki, emperyalist sömürü nedeniyle insanlann yaşam düzeyleri daima ve sürekli olarak düşer. Arkadaşımız, kapitalizmin alün çağlarından, ekonominin çevrimsel hareketinin canlanma ve refah evrelerinden, uluslararası işçi göçlerinin etkisinden, dünyadaki siyasal saflaşmaların yaşam standartlan üzerindeki etkisinden vb tümüyle habersiz. Anlayışına göre, emperyalizm kötüdür; sürekli kötülük yapar.
HALKI SALAK VE CAHİL SANMA HATASI
Bu anlayışın doğal sonucu da, halkı salak ve cahil sanmaktır. Eğer halkımız emperyalizme karşı çıkmıyorsa ve "kötü emperyalizm"in ülkemizdeki uzantılan eğer (bizim arkadaşın tüm akıl öğretmelerine rağmen) halktan hâlâ oy ve destek alabiliyorsa, bu durum mutlaka bizim halkın cahilliğinin ürünüdür. Bu yanlış yaklaşımın doğal sonucu da şu anlayıştır: Bu halk bir işe yaramaz; bu halktan bir halt olmaz. Birçok kişinin kafası ne yazık ki böyle çalışıyor. Halbuki 1945 sonrasında emperyalistler Türkiye’de bir karşı devrimi gerçekleştirirken, yukanda özetlediğimiz etmenlere ve benzerlerine bağlı olarak, insanların yaşam standardını yükseltti. Aynı durum kapitalizm için de geçerli. Arkadaşım kapitalizme karşı. Ben de karşıyım; ancak bir türlü anlaşamıyoruz. Arkadaşım tarih ve ekonomi politikten anlamıyor. Anlamak için bir çaba da göstermiyor. Çevresine bakmıyor. Hayatı ve insanlan anlamaya çalışmıyor. Bazı televizyon kanallarındaki tartışma programlannı izliyor. Aydınlık’ı bile gerektiği gibi okumuyor ve hatta belki de almıyor. Kapitalizme karşı olması tümüyle duygusal ve yüzeysel. Okumuyor, öğrenmeye çalışmıyor. Gönlünden geçenin olduğunu zannediyor. Ancak konuşmaktan da çekinmiyor. Siz verilerle konuşup gerçekliği anlatmaya çalışıyorsunuz, yazdıklarınızı dosdoğru okumadan size işçilerin hayatlannın nasıl kötüleştiğini anlatıyor.
KAPİTALİZM SÖMÜRÜ DÜZENİDİR
Tamam, kapitalizm bir sömürü düzenidir; ancak belirli koşullarda kapitalizm ve hatta Türkiye’deki gibi çarpık ve yağmaya/soyguna dayalı bir kapitalizm bile insanlann ve özellikle işçilerin yaşam standardını yükseltebilir. Arkadaşım, mutlak yoksullaşma ile nisbi yoksullaşmanın farkını bile bilmiyor. İşçilerin yaşam standartlannın on yıllar boyunca nasıl yükseldiğine gözlerini kapayarak yoksulluk edebiyatı yapıyor. Tabii ki de aklı başında insanlann gözünde komik, önyargılı ve cahil duruma düşüyor. Bu kadar sığlık olmamalı. Yanm doktor candan, yanm imam dinden eder. Yanm aydın bile olmadan kulaktan dolma bilgiyle toplumsal gelişmeleri yorumlamaya kalkarsanız, hayat sizi serseme çevirir. İnanın, halkımız ve işçi sınıfımız, çok daha gerçekti. Halkın davranışlarını bir türlü kavrayamayan ve halkı cahil ve salak zannedenlere, halkın birkaç kutu gıda maddesi ve birkaç duayla aldatılabildiğini sananlara hangi sıfatların uygun olduğuna siz karar verin. Kolaycılık terkedilmeden gerçeklik kavranamaz.