GELİR DAĞILIMININ DÜZELTİLMESİ
GELİR DAĞILIMININ DÜZELTİLMESİ

Sağlıklı bir toplumsal, siyasal ve ekonomik altyapının oluşabilmesi için, gelir dağılımının düzeltilmesi öncelikli sorundur. Ülkemizde gelir dağılımını bozan ana nedenler, önceki yazılarımızda açıklanmış olduğundan, düzeltici önlemlerin de bu doğrultuda alınması uygun olur.
Gelir dağılımının gerek bireyler gerek coğrafi bölgeler itibarıyla düzeltilmesi kalkınmanın gereklerinden biridir. Gelir dağılımı dengeli hale getirilmeden ekonomik kalkınmadan söz edilemez. Gelir dağılımını düzeltmenin, iyileştirmenin araçları bellidir. (i) Yoksulluk sınırında hatta altında yaşayanlara kamu desteği, destek akçelerin (sübvansiyonların) varsıl kesimden yoksullara doğru kaydırılması, (ii) Kamu harcamalarının yapısını değiştirme, (iii) Vergi sisteminde kâr, servet, rant, havadan inme kazançlardan alınan vergilerin payı arttırılırken mal ve hizmetlerden alınan vergilerin payını azaltma (iv) Kentselleşmenin ve kentsel dönüşüm projelerinin yarattığı ranttan kamusallaştırma, (v) İstihdam ve zorunlu tüketim maddeleri üretmeye yönelik KİT’ler oluşturma…
Yoksul kesime, oy satın almaya yönelik özellikle seçim dönemlerinde perakende yiyecek paketi, yakacak, beyaz eşya dağıtımı yerine, sosyal hukuk devletinin gereği olarak, bir hak olarak düzenli gelir sağlanması çok daha insancıl ve ekonomik bir davranıştır. Ancak çalışmayacak durumda olan özürlüler ve yaşlılar dışında bir tür devlet yardımlarını, desteklerini geçici olarak düşünmek gerekir. Amaç, yoksulların yoksulluk kısırdöngüsünü kırmak, gelir elde eden, kendi ayakları üzerinde duran muhtaç olma duygusundan kurtulmuş bireyler haline getirmektir. Bu nedenle istihdam yaratan projeler büyük önem taşımaktadır.
Kamu harcamaları içinde, gelişmeye yönelik harcamalar olarak nitelendirilen sağlık ve eğitim harcamalarının payı arttırılırken faiz gibi gelir transferine yol açan harcamaların payı azaltılmalıdır. Faiz giderlerinin kamu harcamaları içinde payının düşürülmesinde son yıllarda olumlu gelişme olmasına karşın, iç borçların artması, faizlerin göreli olarak yüksek olması nedeniyle, yine de yüksek düzeydedir. Faiz gibi transfer harcamalarının yanı sıra, kamuda gösteriş harcamalarının payı da azaltılmalıdır. Faiz oranları konusunda Hazine, TCMB ile daha yakın bir işbirliği içinde olmalı, gerektiğinde, sürekli olmamak koşuluyla TCMB, Hazine’ye kısa süreli avans sağlayabilmelidir.
Türkiye’de vergilerin yaklaşık üçte ikisi, dahilde mal ve hizmetlerden alınan vergiler ile dış ticarette özellikle ithalden alınan KDV’den, vergilerden oluşmaktadır. Gelir, kâr, serbest meslekten kazanılan, mülkiyet üzerinden alınan vergiler, ücretlerden yapılan vergi kesintisi (tevkifat) dışında, ancak dahilde alınan KDV kadar devlete hasılat sağlamaktadır. Kurumlar Vergisi yükü, son yıllarda yüzde 44.3’ten yüzde 20.0’ye düşürülmüştür. İstisnalar hesaba katıldığında kurumlarda fiili vergi yükü yüzde 20.0’nin de altındadır. Döviz satışından alınan gider vergisi binde bir gibi komik düzeydedir. Borsada oluşan kârlar, fiilen vergilendirilmemektedir. Oluşan rantlar üzerindeki vergiler çok düşük düzeydedir ya da yoktur.
Teknik ayrıntı gibi gelen bu kısa bilgiler, Türkiye’de varsıl kesimden, rant elde edenlerden hatta bazı işlemlerden alınabilecek bir vergi potansiyelinin olduğunu vurgulamak içindir. Türkiye’de vergi gelirleri arttırılabilir ve dağılım daha dengeli hale getirilebilir, yeter ki böyle iyi bir niyet olsun.
KİT’ler, ne yazık ki kara delik, kaynak israfı, insan deposu gibi alalamalarla, ideolojik nedenlerle, bazı kesimlere havadan kazanç, rant sağlamak ve/veya dış güçlere hoş gözükmek için yok edilmişlerdir. KİT’lerin yok edilmesiyle bütçe dengesi mi sağlandı? İşsizlik mi azaldı? Sabit sermaye yatırımları mı arttı? Yoksul gereksinimlerini karşılamaya yönelik üretim mi yapılmaya başlandı? Hayır. Ne yazık ki KİT çalışanları ve halk kendi tesislerine sahip çıkmadı.
Türkiye’de halkın bilgi noksanlığı nedeniyle kolay kandırılabileceği üzerine, halkın yalnız kısa süreli çıkarlarını kolladığı düşüncesiyle politika yapılmakta, dolayısıyla da Türkiye’nin ciddi hiçbir sorunu çözülmemekte tersine ağırlaşmaktadır. İşsizlik, gelir dağılımı bozukluğu, cari işlemler açıkları, yaygınlaşan yoksulluk, vergi adaletsizliği… Ekonomi tıkırında, tangırtısının sonuçları ortada.
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi -ÖZTİN AKGÜÇ – Öztin Akgüc