Küresel piyasalar uzunca bir süredir Yunanistan konusu ile yatıp kalkıyor. Örgütlenmiş sorumsuzlukların büyük katkısı ile uzunca bir dönem içinde yaratılan çözümsüzlük aşılamıyor. Hafta sonunda yapılacak halk oylamasından çıkacak sonuç da, muhtemelen bu durumu değiştiremeyecek: "evet" yanıtı çıkar ise piyasalar rahatlayamayacak, "hayır" çıkması durumunda ortalık karışacak. Yozlaşmış sistem yanlıları ile onların zorlayıcı yönlendirmelerinden bıkmış usanmış olanlar arasındaki çıkar çatışması giderek büyüyor.
MODEL ÇATIRDIYOR!
Yaklaşık 2009 yılı Kasım ayından bu yana Yunanistan konusu gündemden düşmüyor. Konuyu gündeme taşıyanlar ve tersini yapmaya çalışanlar, sadece sonuçlar ile uğraşıyor; beklentilerin bozularak kontrolden çıkmasını önlemek adına sorunların kökenine inemiyor ve adil çözüm üretmeyi beceremiyor. Pek çok ülkeyi yönlendirmek adına yaratılan modelin çatırdaması önlenemiyor.
Yaklaşık altı yıldır Yunanistan kan kaybediyor, yanık kokusunu alan büyük birikim sahipleri ülkeyi terk etti ve düzen yanlısı gibi görünen eski siyasiler bu olumsuzluğa mihmandarlık yaptı! Yunan halkını çözümsüzlük bataklığına iterek alacaklılarla anlaşmaya zorladı. Bu aşamada sormak gerekiyor: Ey Avrupalılar, sizin standartlarınızın benimsendiği bir ülkede böyle durumların yaşanmaması gerekmiyor muydu? Ne oldu, nerelerde hata yaptınız? Yandaş soygunculara hiç dokunmadan, faturanın büyüğünü bu konuda suçu olmayanlara yüklemeye çalışmak, adalet duygularınızı yıpratmıyor mu? Topluluk üyelerinin yarıdan fazlasının benzer duruma düşme olasılığı, karabasanınız olmaya mı başladı?
KÜRESELLEŞME YARAMADI!
Gerçekleri konuşmak gerekirse, 1970’ler sonrasındaki küreselleşme eğilimleri Avrupa Birliği’ne yaramadı! Kuralsızlığın giderek belirleyici olmaya yöneldiği koşullarda kurallı bir yapının kaçınılmaz olarak yıpranacağını öngöremediler. Bu durumu erken teşhis etmek ve gereğini yapmak yerine görmezden gelmeyi tercih ettiler; homojenlik peşinde koşarken rekabet koşullarını iyice olumsuzlaştıran tercihlere boyun eğdiler, göründükleri gibi olmaktan hızla uzaklaştılar. Genişleme hacmini sınırlamaları, takvimini ötelemeleri gerekirken, tam aksini yapmak gafletine düştüler. Tüm bu büyük yanlışlarda, Soğuk Savaş sonrasındaki ABD yönlendirmesi belirleyici oldu. Başta Yunanistan olmak üzere Doğu ve Orta Avrupa ülkeleri bu yanlışların kurbanı durumuna düştü; AB de tahsil edilemeyeceği gizlenen alacakları nedeniyle fiilen batık hale geldi. Sürekli olarak yağmurdan kaçarken doluya tutulmaktan kurtulamadılar ve muhtemelen böyle olmaya devam edecek!
Yunanistan’ı sorumsuz davranmakla suçlayarak bu işin içinden sıyrılmak ve benzer örneklerin çoğalmasını önlemek pek mümkün görünmüyor. Mevcut yaklaşımlarla Topluluk genelindeki sistemik kırılganlığın artması önlenemez. Öncelikle ABD’nin vesayetinden çıkamadıkları ve bu nedenle radikal çözüm arayışına yönelmedikleri sürece, durumun daha kötüye gitmesini engelleyemeyecekler!
Önemli bir kısmı işbirlikçi kesimlere ait olan tasarruflar Yunanistan dışına çıkmamış olsa idi, kırılganlık bugünkü düzeye erişemezdi; yozlaşmış düzenin efendileri ile geniş halk kesimleri karşı karşıya gelmez, istikrarsızlık endişeleri bugünkü boyutlarına ulaşamazdı. Gidin, alacaklarınızın önemli bir kısmını, besleyip büyüttüğünüz ve birikimlerinin ülke dışına çıkmasını önleyemediğiniz kesimlerden tahsil etmeye çalışın! Neden bunu denemiyorsunuz? Yoksa bunu yaparsanız kontrol kaybının iyice büyüyeceğinden mi korkuyorsunuz? Bu aşamadan sonra korkuların ecele faydası olabilir mi?
AVRUPA’NIN ESERİ!
Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF ile Yunanistan arasındaki görüşmelerin uzlaşmazlıkla sonlanması önemlidir: her iki taraf da geri adım atamamış, çözümsüzlüğün boyutu açığa çıkmaya başlamıştır. Yunan Hükümeti tuzağa düşmemiş, seçmenlerini satan konuma düşmektense halk oylamasına gitmeyi tercih etmiştir. Bu durum yozlaşmış düzenin temsilcileri adına ciddi bir yenilgidir; seçmenler nezdindeki isyan ve tepkiselliğin bastırılması mümkün olamamıştır. Halk oylamasından çıkacak sonuç ne olursa olsun, Topluluk genelinde sıkıntının büyümeye devam edeceği kesin gibidir.
Referandumdan hayır yanıtı çıkması durumunda, Yunanistan’ın Euro Bölgesi dışına çıkarılması söz konusu olabilir! Bu durumda hem cezalanan ülke hem de cezalandıranlar kısa vadede ciddi bedeller ödemek zorunda kalabilirler! Bir tarafın borç ödeme yeteneği iyice geriler, diğer tarafın ise sorunlu alacakları büyür ve itibarı iyice sarsılır. Şimdilik sorunlu olduğu bilinen ülkeleri terk eden tasarruflar, Avrupa Topluluğu Bankacılık sisteminden de kaçmaya başlayabilir ve beklentiler hızla olumsuzlaşabilir!
Yunanistan’da yaşananlar ve devamında yaşanacak olanlar, ABD’nin vesayetinden kurtulamadığı için yanlışlara abone olan Avrupalı etkili ve yetkili kesimlerin eseridir. Bindikleri dalları kesmeyi becermişlerdir! Kısa vadedeki yapay sakinliğe aldanmayın, piyasaların en kötü olasılığı fiyatladığı yalanına itibar etmeyin!