YABANCILAŞMA VE İŞÇİ DÜŞMANLIĞI
1980 sonrası işçi sorunlarını dört döneme ayırmıştık. 12 Eylülden 1985e kadarki dönem, ücretlerin bastırıldığı yıllar.

1980 sonrası işçi sorunlarını dört döneme ayırmıştık. 12 Eylülden 1985’e kadarki dönem, ücretlerin bastırıldığı yıllar. 1985-1991 arası, ücretlerin bastırlmasına karşı mücadele yılları. 1991-2013 arası dönem, kamu varlıklarının satıldığı ve satışlara karşı mücadele yılları. 2013 ve sonrası, işçilerin yasal ve anayasal haklarının tasfiye edilerek köleleştirilmeye çalışıldığı yıllar. Önceki dönem sonrakini de içeriyordu ve bıçakla kesilmiş gibi bir durum söz konusu değildi.
Dönemlerin hepsi, ücretlerin bastırılması, özelleştirmeler, işçi haklarının tasfiyesi, hepsi, hepsi, yabancı sermaye ile ilişkili idi. Yabancı sermayeye daha fazla sömürü sağlayabilme çabası hepsi… Daha da ötesi, yabancı devletlerin arzularına uygun olarak yapılmıştı.
•••
12 Eylül, 24 Ocak kararlarının uygulanabilmesi içindi. Böyle bir program ise baskı ile uygulanabilirdi. Darbecilerin ilk işi yabancı sermayeye kapıları açmak, kıdem tazminatına tavan getirmek ve ücretleri bastırmak idi. 12 Eylülde Türkiye’deki yabancı şirket sayısı sadece 78 idi. Düşük ücretler ve yerli sanayiyi koruyan duvarların gevşetilmesi, yabancı sermayenin hücumunu sağladı.
Özallı yıllarda, iç pazann yabancılara sunumunu hızlandırmak için, kamu varlıklarının satılması da başladı.
Özal dönemini, "Türkiye’de işçilik ucuz, koşun!" diyen çığırtkanlığından, boğaz köprüsünü satmaya çalışmasından da hatırlıyoruz. Serbest bölgeler açılıyordu, işçiler için cehennem, yabancı sermaye için vergi ve sınırsız sömürü cennetleri.
Çiller-Karayalçın hükümeti. 5 Şubat kararları, Gümrük Birliği anlaşması… Çiller, "Dünyanın son sosyalist devletini yıktık" diye kadeh kaldırmıştı.
•••
90’lı yıllarda özelleştirmeler hızlandırılmış, on binlerce işçi sokağa atılmıştı.
90’lı yıllar, yabancıların, sadece iç pazarımıza değil, işçilerin çalışma koşullarına da pervasızca müdahale ettikleri yıllardı. Dünya Bankası, OECD, IMF ve AB, hükümetlere talimat yağdırıyor, talimatlarını basının önünde de tekrarlıyorlardı. Personel sayısından hangi kurumun kaç kişi eksilteceğine, emeklilik yaşının kaça yükseleceğinden maaşlara, hangi kurumun satılacağından kıdem tazminatı miktanna kadar her şey bu talimatlara göre idi.
Hükümetlerin de emperyalist programlara teslim olduğu yıllar… Sonra bizzat Kemal Derviş gönderildi. DSP-MHPANAP hükümeti. Derviş yasaları diye bilinenler arasında, ulusal iradeyi emperyalist merkezlere devreden Uluslararası Tahkim’in yasalaşması. Telekom, Şeker, Tütün, Tuz, Doğalgaz, Bankacılık, Sivil Havacılıkta devletin tasfiyesi ve yabancı tekellere açılması sağlandı. Kamu ihalelerine yabancılann da girebilmesi sağlandı.
12 Eylül darbesinde 78 adet olan yabancı şirket sayısı. DSP-MHP-ANAP hükümetinin sonunda tam 6 bin 683’e çıkmıştı.
•••
Kesintisiz uygulanan programla AKP’li yılların ortalarına gelindiğinde esas olarak özelleştirme tamamlanmıştı, yabancı sermaye dörtnala koşuyordu.
Yabancı Emeklilik Şirketleri. Ulusal İstihdam Şirketleri de kurdurulmuştu.
Sıra, işçileri iliklerine kadar parçalamaya, dayanışma yapamaz, sendikal, hatta yasal haklarını kullanamaz hale getirmeye gelmişti.
2010’lardan sonra AKP’ye verilen görev budur. Bakın emperyalist merkezlerle yazışmalara, görürsünüz.
Geçici ve sözleşmeli gibi çalışma biçimlerine ilaveten, yan zamanlı, uzaktan, çağn usulü, toplum yaranna çalışma, geçici personel, denetimli serbestlik, ek ücretliler gibi çalışma biçimleri üretildi. Taşeron işçiliği yayıldı.
•••
Şimdi ise, kiralık işçilik ve özel sözleşmeli personel denilen ucubeleri uygulama peşindeler.
1980 yılında sadece 78 olan yabancı şirket sayısı, 2015 yılında tam 44 bin 810’a tırmanmıştı.
Emperyalist merkezlerin arzusu, işçi sınıfının 100 yıllık kazanımlannı ortadan kaldırmaktı şimdilerde.
Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS). kamu ekonomisini yıkanların, istihdam yaratma olanağını da yok ettiklerini fark edince, geçirdikleri cinnet değildir sadece.
UİS, yabancı sermaye için dikensiz bahçe yaratma çabasıdır. Bilmedikleri şu ki, yanlış hesap Bağdat’tan döner.