TORBA YASANIN PÜF NOKTASI
TORBA YASANIN PÜF NOKTASI

Kamuoyunda “Torba Yasa” olarak bilinen 6111 sayılı Yasa 25 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Cumhurbaşkanı Gül, TÜRK-İŞ, DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve KAMU-SEN gibi sendikal ve meslek örgütlerinin yasanın çalışma hayatına ilişkin bazı hükümlerini TBMM’ye geri yollama (veto) talebini dikkate almayarak yasanın tümünü onayladı. 216 madde ve 18 geçici maddeden oluşan Torba Yasa çok sayıda yasada değişiklik öngörüyor. Çok sayıda ayrıntı düzenleme var. Bugün sadece birini ele alacağım. Bir turnusol kâğıdı niteliğinde olan bir konu bu.
Torba Yasanın 69. Maddesi ile “Fonun bir önceki yıl prim gelirlerinin % 30’unun; işgücünün istihdam edilebilirliğini artırmak, çalışanların vasıflarını yükselterek işsizlik riskini azaltmak ve teknolojik gelişmeler nedeniyle işsiz kalması beklenenlerin başka alanlara yönlendirilmesini sağlamak, istihdamı artırıcı ve koruyucu tedbirler almak ve uygulamak, işe yerleştirme ve danışmanlık hizmetleri temin etmek, işgücü piyasası araştırma ve planlama çalışmaları yapmak amacıyla kullanılabilir. Bu oranı % 50’ye kadar çıkarmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir” hükmü getiriliyor.
Son derece masum görünen bu hüküm ile fonun bir önceki yılına ait gelirlerinin yarısı son derece muğlâk ve tartışmalı bir şekilde ve fonun asıl amacından uzaklaşılarak kullanılabilecek. Örneğin “istihdam artırıcı ve koruyucu tedbirler” adı altında fon kaynakları hükümet tarafından yatırımlar için kullanılabilecek veya “işe yerleştirme ve danışmanlık hizmetleri temin etmek” adı altında özel istihdam büroları ve diğer özel şirketlere aktarılabilecek.
Ayrıca, Torba Yasanın 74. Maddesi ile işverenlere doğrudan prim desteği sağlanıyor. 2015 sonuna kadar işe alınan işçilerin sigorta primlerinin işveren hisselerine ait tutarları İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacak. Siz bu süreyi 2020 diye okuyun. Çünkü bu süre Bakanlar Kurulunca 5 yıl süreyle uzatılabilecek.
İşsizlik Sigortası Fonu’nun gelirleri Ocak 2011 sonu itibariyle 61,4 Milyar TL’ye ulaşmış durumda. Fonun giderleri ise aynı tarih itibariyle 14,8 Milyar TL. Fon gelirlerinin yüzde 24’ü harcanmış. Ama bu yüzde 24’lük harcamanın çok azı işsize gitmiş. Fondan işsize ödenen para sadece 3,8 Milyar TL. İşsizlik Fonu’ndan işçiye ödenen para, fonun toplam gelirinin sadece yüzde 6’si oranında. Fondan 2002 yılından bu yana çıkan 14,8 milyarın 3,8 Milyarı işçiye giderken geri kalan 11 Milyar TL nereye gitti dersiniz? Nereye olacak? İşverenlere prim desteği, hükümet yatırımlarına kaynak aktarımı olarak harcandı. Şimdi torba yasa ile bu miktar daha da artacak.
İşsizlik Sigortası Fonu işsize cimri, hükümete ve işverene inanılmaz eli açık bir fon. Böylece aslında devlet ve işverenler fona ödedikleri primleri dolaylı olarak geri almaktadır. İşsizlik Fonuna devlet ve işveren katkısı laftan ibarettir.
Torba Yasa, İşsizlik Sigortası Fonunu işverenlerin ve hükümetin hizmetine sunarken işçiye son derece cimri davranıyor. Torba Yasa ile kısmi süreli çalışanların, çalışmadıkları sürelerin primlerini ödemek suretiyle tam süreli çalışanlar gibi sosyal güvenlik haklarından yararlanması öngörülüyor. Ancak Torba Yasa bunun için önemli bir koşul getiriyor: Kısmi süreli çalışanlar eksik primlerini kendi ceplerinden ödeyecekler.
İşsizlik Fonundan işverene prim desteği var, hükümete yatırım desteği var ama kısmi süreli çalışana prim desteği yok, işsize yeterli ödeme yok. Fon son 9 yılda toplam 2,1 milyon işsize, yılda ortalama 230 bin işsize ödeme yapmış. İşsizlik Sigortası Fonu giderek hükümet yatırımlarını ve işverenlerin prim ödemelerini finanse eden bir kaynağa dönüşmektedir.
İnsanın aklına şu soru geliyor: İşsizlik Fonu gelirlerine, işçinin parasına bu kadar rahatlıkla el koyanlar, büyük sermayenin ve spekülatörlerin elindeki A Tipi fonların, hazine bonolarının ve devlet tahvillerinin getirilerinin yüzde 50’sine bir başka torba yasa ile el koyabilir mi? Koyamaz. İşte Torba Yasanın püf noktası burasıdır. Torba yasanın sosyal-sınıfsal niteliği burada ortaya çıkmaktadır. Gerisi teferruattır.
Kaynak: Birgün Gazetesi-Aziz ÇELİK