TEKEL DİRENİŞİNDE YENİ DÖNEM
Ankara´da Türk-İş önündeki direniş çadırları söküldü. Tekgıda-İş, 1 Nisan´a kadar eyleme bir ara verileceğini duyurdu.
TEKEL direnişi 78. gününde, Danıştay 12. Dairesi 4-C statüsüne geçiş için koyulan 30 günlük süre ile ilgili hükmün yürütmesini durdurması ile yeni bir aşamaya taşınıyor.
Ankara’da Türk-İş önündeki direniş çadırları söküldü. Tekgıda-İş, 1 Nisan’a kadar eyleme bir ara verileceğini duyurdu.
Henüz 4-C statüsüne geçmemiş olan beş binin üzerinde işçi, hükümet yeni bir düzenleme yapana kadar 4046 Sayılı Özelleştirme Yasası’nın 21. maddesinde düzenlenen iş kaybı tazminatını almaya hak kazandılar. Söz konusu tazminat, özelleştirme uygulamaları nedeniyle işini kaybeden işçilere hizmet akdi süresine (kıdem) göre 8 aya kadar ödenebiliyor. İşçiler, asgari ücretin iki katı ücret alacaklar, ayrıca sosyal güvenceleri devam edecek.
Danıştay’ın aldığı yürütmeyi durdurma kararı, hukukun nasıl işlediğine ve kararları nasıl aldığına iyi bir örnek oluşturuyor. TEKEL direnişinin toplumsallaşması ve büyük bir meşruluk kazanmış olması, bir dava için yargıya verilmiş en etkili dilekçedir. TEKEL işçileri 77 gündür direnerek, haklılıklarını tüm Türkiye’ye anlattılar. Dava dilekçesi, Danıştay karar alana dek, 77 gün yazılmaya devam etmişti.
Yargı bu şekilde yazılmış bir dava dilekçesine kayıtsız kalamazdı…
Şimdi direnişte yeni bir dönem başlıyor. Yeni dönemde TEKEL işçilerinin mücadeleyi yükseltmek için yapacağı her hamle, hem hükümet hem de yandaş medya tarafından karşı saldırı ile boğulmaya çalışılacak.
Yandaş medya çalışmalarına başladı.
Direnişi ve direnişçi işçileri karalama kampanyasını yükseltiyorlar. Danıştay’ın verdiği karardan sonra TEKEL işçilerinin alacağı iş kaybı tazminatı ile uğraşıyorlar.
Yandaş basın, Başbakanın TEKEL işçileri için kullandığı “yan gelip yatarak para kazanıyorlar” söylemini, birkaç gündür yaptıkları haberlerle yeniden üretiyorlar. İşçilerin yasal tazminat hakkını, “çalışmadan para kazanacaklar” vurgusuyla haberleştiriyorlar.
İşçilerin zaten hak etmiş oldukları kıdem tazminatını ödeyeceklerini açıklayıp bununla övünebilen hükümetin medyasının, yine yasal bir başka hak ile ilgili böyle bir yayıncılık yapması şaşırtmıyor. Nihayetinde “görevlerini” yapıyorlar.
Direnişe mola verilebilir mi? Hükümet ve yandaş medya direnişi karalamak için ellerinden geleni yapmaya devam ederken ve direnişin başka ülke gündemleri ile boğulup unutturulmaya çalışılması mümkün iken, verilemez.
TEKEL işçileri kararlılıklarını kaybetmeyecekler.
Ancak bundan sonrası için asıl iş, direnişin yanında olan ve TEKEL işçileriyle dayanışan emekçilere ve emek güçlerine düşüyor.
Danıştay’ın verdiği kararın geçici olduğu ve davanın esastan görüşülmeye devam edeceğini unutmayalım. Kararın 4-C statüsüne ilişkin olmadığını da biliyoruz. Davanın seyrini belirleyecek olan, yine mücadelenin ta kendisi olacaktır.
Bu açıdan, TEKEL direnişinde yeni dönemin, dört konfederasyonun ilan ettikleri 26 Mayıs’taki iş bırakma eylemine kadar devam edecek eylem/etkinlik takvimi ile çakışması önemlidir. Sendikalar, direnişin ilk döneminde kötü bir sınav verdiler. Şimdi topu taca atma şansları yok.
Sendikal dengelerin ise bundan böyle daha açıktan kurulacağı ve sendikal alandaki farklı odakların ayrımlarını “mücadele”ye mesafe ile belirleyecekleri bir dönem açılıyor. TEKEL direnişinin bir başarısı da budur.
TEKEL işçileri, krizin işçi sınıfı ve emekçiler açısından yıkıcı sonuçlarını etkisizleştirmeyi başardılar. Hükümet, krizi fırsat bilerek gündeme getirmeye çalıştığı kıdem tazminatı ve “kiralık işçi” düzenlemelerini erteledi.
Hakları yenen, örgütsüzleştirilmeye çalışılan ve işten atılan işçiler, artık kazanmanın yolunun mücadele etmekten geçtiğini çok iyi biliyorlar. Direniş çadırları, ülkenin dört bir yanında kuruluyor. Krizin ilk döneminde işten atılan işçilerin sessiz sedasız kaderlerine boyun eğdiği görülüyordu. Artık işçiler, önce direnmeyi deniyorlar.
AKP hükümetinin yeni hamlesi olan Anayasa Paketine, memurlara grevli toplu sözleşme hakkını yerleştirmesinin bir nedeni de, TEKEL direnişi ile ivme kazanan işçi mücadelesi oldu.
TEKEL direnişi, sosyal diyalogu mücadelenin yerine koyan sendikalara turnusol kağıdı tuttu. Birlikte nasıl mücadele verilebileceği üzerine sonuçsuz tartışmalar yerini, emek örgütlerinin yapacağı eylemlerin nasıl etkili kılınabileceği tartışmalarına bıraktı. Sönümlenen Emek Platformu, mücadelenin içerisinde fiilen yeniden kuruldu.
TEKEL direnişi yeni dönemde, böyle bir mücadele birikimi ve sürecin üzerinde yükselecek.
1 Nisan’da bin TEKEL işçisi Ankara’da olacak. Ancak, bu tarihe kadar TEKEL direnişçileri sözlerini, ülkenin dört bir yanına taşıyacaklar. Ülkenin çeşitli kentlerinde kurulmuş direnişçi başka işçilerle buluşacaklar.
Başbakan Erdoğan ve arkadaşları, referandum ve seçim için halka yeni yalanlar sıralamaya çalıştıkları her toplantıda, her mitingde karşılarında TEKEL işçisini bulacaklar.
İşçiler, mahallelerinde komşularına, alışveriş yaptıkları bakkala, akrabalarına yani yüzbinlerce kişiye direnişlerini birinci elden anlatacaklar.
Direnişe mola verilmeyeceğine emin olabiliriz.