TAŞERON İŞÇİLERİNE NİÇİN KADRO NASIL KADRO?
Başbakan Davutoğlu kamu sektöründe asıl ve yardımcı işte çalışan taşeron işçilerine kadro verileceğini açıkladığında aklıma hemen bir erken seçim yatırımı geldi.

Başbakan Davutoğlu kamu sektöründe asıl ve yardımcı işte çalışan taşeron işçilerine kadro verileceğini açıkladığında aklıma hemen bir erken seçim yatırımı geldi. HDP’nin ve MHP’nin oy oranının düştüğü ve güvenlik güçlerinin bölücü terör örgütüne karşı mücadelesi sayesinde AKP’nin oy oranının arttığı koşullarda, kamudaki taşeron işçilerine kadro verilmesi AKP’nin oyunu daha da artıracaktı.
Bu nedenle MALİye Bakanı Naci Ağbal’ın 23 Mart günü NTV’deki açıklamalarına kadar, "niçin kadro?" sorusuna açık bir yanıt veremiyordum. Bazı kişiler bu girişime karşı çıktığında, "durun hele, acele etmeyin, yeni düzenlemelere ilişkin taslağı bir görelim," diyordum.
Ortada henüz bir taslak yok; ancak MALİye Bakanı’nın açıklamaları sorulara yanıt verebilmemiz için yeterli.
BU GİRİŞİM ÖNLENMELİDİR
Naci Ağbal’ın açıklamalarını dinledikten sonra, bu girişime bir bütün olarak kesinlikle karşı çıkmak gerektiği kanısındayım.
Çalışma mevzuatını bilmeyenler, bir işçinin taşeron işçisi olması yerine devletin işçisi olmasının işçi yararına bir uygulama olduğunu düşünebilir; bu düzenlemenin bazı eksikliklerini gidermeyi tercih edebilir. Ancak çalışma mevzuatından bir parça anlıyorsanız, böyle bir yaklaşımın büyük bir yanlış olduğunu bilirsiniz.
Mehmet Akkaya, 24 Mart günkü yazısında "özel sözleşmeli personel" statüsünün sakıncalarını gayet güzel biçimde özetledi.
Çalışma mevzuatını bilmeyenler için önce bir noktayı tekrar anlatayım. Günümüzde gerek kamu kesiminde, gerek özel sektörde çalışan taşeron işçilerinin çok büyük bir bölümü, 4857 sayılı İş Kanununun 2. ve 3. maddelerine aykm biçimde çalıştırılıyor. Diğer bir deyişle, bu işçiler, kanunun emredici hükmüne göre, işe başladıktan tarihten itibaren asıl işverenin işçisi olma hakkına sahip. Konuyu bilmeyenler için tekrar vurgulayayım. Sözü edilen 720 bin işçinin çok büyük bölümü, kanunu uygulattıracak güçleri varsa, zaten işe girdikleri tarihten itibaren devletin işçisi olma hakkına sahip.
Bu hakkın tamamlayıcısı diğer hak, bu işçilerin geçmişe dönük olarak devletin kadrolu işçilerinin almış oldukları haklardan da yararlanması. Daha geçenlerde Ordu’da açılan bir davada, 3 taşeron işçisinin her biri bu yolla 81 biner lira almaya hak kazandı. Daha birçok işyerinde benzeri miktarlarda alacak hakkı doğdu.
TAŞERON İŞÇİLERİNİN HAKLARI GASPEDİLİYOR
Günümüzde işçilere sunulan, taşeron işçisi olmakla devletin işçisi olmak arasında bir tercih değildir. İşçilere sunulan, "başlangıçtan itibaren devletin işçisi olup, ayrıca geçmişe dönük büyük bir miktarda toplu para almak" ile "devletin güvencesiz özel sözleşmeli personeli" olmak arasında tercihtir.
Son yıllarda taşeron işçileri haklarını öğrenmeye ve kamu kuruluşları aleyhine davalar açmaya başladı. Hükümet, yargı kararları kesinleştikçe ödemek zorunda kalacağı büyük miktarlardaki paradan kurtulmak istiyor. "Özel sözleşmeli personel" düzenlemesi bu nedenle gündeme geldi. Ancak konuyu bilmeyip, taşeron işçiliğinden devletin işçiliğine geçildiğini sananlar sayesinde, hem işçilerin cesaret ettiklerinde elde edebilecekleri büyük miktarda alacak ortadan kaldırılıyor, hem de AKP’nin propagandası yapılıyor. İşçi haklarına büyük darbeler indiren "özel sözleşmeli personel" statüsüne bir bütün olarak karşı çıkılmalıdır.
Kamu kesiminde ve özel sektörde asıl işte veya yardımcı işte taşeron işçisi olarak çalışanların tümü, işe başladıkları tarihten itibaren işçi kadrosuna geçirilmeli ve geçmişe dönük alacakları kendilerine ödenmelidir.