TASARRUFLARI ARTIRMAK MI DEDİNİZ!
Sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarma amaçlı girişimlerin yapısal reform diye pazarlanmaya çalışıldığı bir ülkede yaşıyoruz!
Sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarma amaçlı girişimlerin yapısal reform diye pazarlanmaya çalışıldığı bir ülkede yaşıyoruz! Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor ve kimse birbirini dinlemiyor; her denize düşen yılana sarıldıkça istikrarsızlığın belirleyici olması önlenemiyor. Durum böyle olunca, iyi olan her şeyden hızlanan bir şekilde uzaklaşılıyor olunmasını yadırgamamak gerekiyor.
Basına yansıyan haberlere bakılır ise. Ekonomi Yönetimi yeni işe başlayanlar için bireysel emekliliğin zorunlu hale getirilmesi üzerinde çalışıyormuş! Bu arayış, durumumuzun vahim olduğunu ve kimsenin almak istemediği riskleri üstlenecek fon yaratma çabasında olunduğunu düşündürüyor. Bu gelişmeden nemalanacak olanlar el ovuşturarak karşılama töreni yapmaya hazırlanırken, bu fonların akıbetini ve tasarruf yapanların geleceğini gerçekten koruma niyetinde olanlara rastlanamıyor!
Evet. çok ciddi bir tasarruf açığımız var ve mevcut yaşam standardını koruyarak bu ihtiyacın nasıl karşılanabileceği bilinmiyor. Pragmatik yaklaşımlarımız bu gibi durumlara düşmemizi önlemiyor ve tarihten ders almamıza izin vermiyor: fakat günü kurtarma konusundaki hesapsız yaratıcılıkta kimse yanımıza yaklaşamıyor! Genel tercihler böyle olunca sorunların giderek ağırlaşması ve geleceğimizin kararması kaçınılmaz oluyor. Özetlemeye çalıştığımız bugünün koşulları 19801i yılların son dönemini anımsatıyor: tasarruf açığına ilişkin beklentiler büyümüş ve bizi beklemekte olan kriz fırtınasından nasıl çıkacağımızı kestiremez hale gelmiştik. Değişim ve dönüşüm diyerek iktidar olanlar tıkanma aşamasına gelmiş ve Türkiye Ekonomisindeki kötü gidişe paralel olarak hızla itibar kaybetmeye başlamıştı. Küreselleşme denilen kuralsızlığa teslim olunması yetmemiş, tam aksine durumumuzun daha kritik hale gelmesine katkı yapmıştı.
Döviz kuru ve faizler kontrolsüz bir şekilde yükselmeye, ekonomi çakılmaya başladığında olağanüstü durum konumuna geçilmiş ve 24 Ocak 1988 kararları bu ortamda şekillenmişti! Merkez Bankası kanunu piyasalara etkin bir şekilde müdahil olunabilmesi için değiştirilmişti: daha fazla yabancı sermaye çekebilmek adına Türk Lirası hızla konvertibl hale getirilmişti. Bunlann kısa vadede sonuç vermeyeceği bilindiği için acilen kullanılabilir tasarruf stoku yaratma peşinde koşulmuştu. Süper emeklilik,Konut Edindirme Yardımı, Zorunlu Tasarruf, Halkalı Konutları olarak bilinen girişimler devreye sokulmuştu. Sonuçta sorunların ağırlaşması pahasına gün kurtarılmış oldu, istikrarsızlığın büyüyerek 1990’lı yıllara damga vurması önlenemedi.
Her şeyi bildiğini zanneden ve yetersizliklerinin farkında olmayan yeni yetmelerin, geçmişte alınmış dersleri hatırlamasını beklemiyoruz. Anı yaşamaya şartlanan ve kendisinden başkasını düşünmeyenler için. acı gerçeklerin pek bir şey ifade etmediğini biliyoruz! Özeleştiri yetenekleri gelişmediği için. bugünkü sıkıntı ile 2003-2011 yılları arasındaki hesapsızlıklar arasında ilişki kuramayacaklarını da tahmin edebiliyoruz!
Artık deniz bitti! Küresel ekonomi uçurumdan aşağı yuvarlanmaya hazırlanıyor, yapısal reform masalları ile yeterli ve gerekli düzeyde yabancı kaynak girişi mümkün olmuyor. Bütçenin gelirleri öngörülen şekilde artmıyor ve tahsilatın çöküşü önlenemiyor: kamu harcamaları ise dizginlenemiyor. Aşırılıkları zorlayarak bitkin düşen mali yapı tekliyor: özel ve kamusal fonlar kimsenin almak istemediği risklerin son sahibi haline getiriliyor. Ekonomi ise durgunlaşıyor ve bunalıma koşuyor. Etkili ve yetkili kesimler günü kurtarmak dışında başka bir şey düşünemiyor.
Kıdem tazminatları konusundaki girişim sonuçsuz kaldı ise durmak yok! Olur, yeni işe başlayanlar için bireysel emekliliği zorunlu hale getirmeye çalışın! Veya zaman kazanmak için para otoritesini karşılıksız para basmaya ve faizleri sertçe düşürmeye zorlayın, fonlar için kaldıraç mekanizmasını devreye sokarak daha fazla risk almalarının altyapısını hazırlayın! Bu ülkede yaşamak dışında seçenekleri olmayanları birbirine düşürmek için çalışın ve itiraz edenleri susturun! Günü kurtarın sonrasını boş verin!
Ne diyelim, bindik bir alamete gidiyoruz…