AKP Hükümetinin 4 şeker fabrikasının satışını gerçekleştirmesinin ardından Türk-İş Başkanlar Kurulu bir bildiri yayımladı. Bildiride şeker sanayisinin, ülke ekonomisi, tarımsal üretim, istihdam ve sosyal hayata katkısına ve vatandaşın sağlığım doğrudan ilgilendirdiğine işaret edildi ve "14 şeker fabrikasının özelleştirilmesinden vazgeçilmelidir. Bu kuruluşların özelleştirilmesi değil, yeniden yapılandırılması gerekmektedir" denildi. Türk-İş Başkanlar Kurulunca, Ankara’da yapılan toplantının ardından bildiri yayımlandı.
Bildiride, yabancı tekellerin yürüttüğü lobi faaliyetleri sonucu iç pazarın nişasta bazlı şekerler ile yüksek yoğunluktaki tatlandıncıların hakimiyetine geçmesine fırsat verilmemesi gerektiğinin altı çizilerek, şunlar kaydedildi: "Türk-İş Başkanlar Kurulu, şeker fabrikalannm özelleştirilmemesi için milyonlarca vatandaşımı/m imzalanyla ortaya koyduklan iradeye, işçisinden esnafına, siyasal parti temsilcilerinden milletvekillerine, çiftçisinden emeklisine, emek dostlarının gösterdiği dayanışmaya ve karşı duruşa saygı gösterilmesini talep etmektedir. Şeker-İş Sendikasının sektör üreticileri ile birlikte sürdürdüğü mücadeleyi desteklemektedir."
Hükümet, bugüne kadar 4 şeker fabrikasının satışını gerçekleştirdi.
Bildiride, Konfederasyon tarafından taşeron uygulaması konusunda yıllardır dile getirilen haklı tepki ve taleplerin, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kısmen karşılığını bulduğu ancak "Kamuda geçici iş pozisyonunda yıllardır çalışanların kadroya alınmadığı "öne sürüldü, kapsam dışında bırakılan bütün taşeron işçilerine kamuda şartsız ve ayrımsız kadro verilmesi gerektiği ifade edildi. Buna göre, "Emek ve Dayanışma Günü" olan 1 Mayıs’m her ilde emek örgütleriyle ortak kutlanmasına, merkezi düzeydeki kutlamanın da farklı illerde yapılmasına devam edilecek. Son yıllarda Bursa, İstanbul/Kadıköy, Zonguldak, Çanakkale ve Ankara’da Türk-İş’in öncülüğünde yapılan 1 Mayıs kutlaması, bu yıl Hatay’da yapılacak. Bildiride, küresel sermayenin çıkarlan için bölgede sürdürdüğü siyasal, ekonomik ve askeri politikaların boyutunun giderek değiştiği belirtilerek, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyadaki gelişmelerden güç ve çıkar sağlamak isteyen yayılmacı zihniyete karşı gereken tedbirlerin alınması gerektiği kaydedildi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin, ülkenin bekası ve milletin birliği, topraklanıl korunması, can güvenliğinin sağlanması için sürdürdüğü mücadeleye başta işçiler olmak üzere toplumu oluşturan her kesimin desteğinin tam olduğu vurgulandı. Bildiride "İş koluna göre sendikalaşma ilkesi" dikkate alınarak yardımcı işlerin de belirlenen asıl işkolundan sayılmasının bir an önce sağlanması gerektiği belirtildi.
Tarımda ithalatı azaltmak için destekler artmalı
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, tarımdan sanayiye her alanda ithalatın azaltılıp, ihracatın artırılması gerektiğini belirterek, "Tarımda ithalatı azaltmak için yerli üreticiye verilen desteklerin artması gerekiyor" ifadesini kullandı. Palandöken, yazılı açıklamasında, her alanda yerli ürünleri kullanmanın bir vatandaşlık görevi olduğunu bildirdi. Palandöken, çiftçiye mazot ve yem desteğinin yeterli gelmediğine dikkati çekerek, "Yıl başından itibaren benzin fiyatı 31 kuruş, motorin fiyatı 43 kuruş arttı. Akaryakıt zamları tarımdan ulaşıma her sektörü olumsuz etkiliyor. Ulaştırma sektöründeki esnaf da ticari akaryakıtla desteklenirse enflasyon artışı önlenir" değerlendirmesinde bulundu. Palandöken, canlı hayvan ve et ithalatında son 5 yılda 5 milyar dolarlık fatura çıktığını belirterek, şunları kaydetti: "Ülkemizin cari açığının kapanması ithalatın azaltılmasından geçiyor. İthalatı azaltmak için üreticimize verilen destekleri artırmalıyız. Tarım sektöründe geçtiğimiz yıl çiftçinin aldığı 12 milyar liralık desteğin 7,5 milyar lirası vergi olarak devlete geri gitti. İlaç, gübre, tohumluk, saman, buğday gibi ürünlerin ise çoğu ithal ediliyor. Bu da ülkemize ağır fatura olarak geri dönüyor. Çiftçiye verilen destekler güncellenmeli. Türk lirasının değer kazanması için ithalattan olabildiğince uzak durulmalı."