PKK İLE MÜCADELEDE TARAFSIZLIK OLMAZ
AKP´nin açılım adı altında Türkiye´yi nasıl büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bıraktığı son bir aydır yaşanan PKK saldırılarında açık bir biçimde gözüküyor.

AKP’nin "açılım" adı altında Türkiye’yi nasıl büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bıraktığı son bir aydır yaşanan PKK saldırılannda açık bir biçimde gözüküyor.
PKK artık basit silahlarla değil, "kara gücü"nü oluşturduğu emperyalist güçlerden doğrudan veya dolaylı yollardan elde ettiği daha karmaşık ve gelişmiş silahlarla saldırıyor. Pervasızlıkları, Türkiye’de "özerk bölgeler" ilan etmeye kadar gitti.
Ancak 24 Temmuz’dan itibaren PKK’ya karşı başlatılan sistemli operasyonlar, PKK’nın ve destekçilerinin morallerini iyice bozdu.
Bu haklı mücadele, emperyalistlerin Ortadoğu’da "kara gücü" olarak kullandığı PKK ülkemizden temizlenene kadar kararlı bir biçimde sürdürülmelidir.
SENDİKALAR PKK’YA KARŞI AÇIK TAVIR ALMALI
PKK ve çeşitli yan örgütleri darbe yedikçe geçici bir süre daha saldırganlaşabilir, büyük kentlerde daha büyük katliamlara girişebilir.
Bunu önlemenin yolu, demokratik kitle örgütlerinin PKK terörüne ve bölücülüğün her türüne karşı kararlı bir tavır almasından, gerektiğinde bu amaçla kitle eylemleri düzenlemesinden geçmektedir.
Bu konuda sendikalara büyük görevler düşüyor.
Bazı sendikalar, PKK’nın taleplerini destekliyor; PKK’nın saldırılarını görmezden gelerek, PKK’ya karşı sürdürülen mücadeleyi çeşitli biçimlerde eleştiriyor.
Bu sendikaların bu tavrı aynı zamanda işçi sınıfı mücadelesine de büyük darbe indiriyor. Bu örgütlerin işçi sınıfının temel hak ve özgürlükleri konusunda bile kendi üye tabanlarının desteğini yitirdiği, eylemlerinin hiçbir etkisinin kalmamasında da görülebiliyor.
Ancak diğer sendikalar da görevlerini yerine getirmeli.
Sendika veya konfederasyon başkanlarının biraraya gelerek açıklama yapmaları yeterli değildir.
AKİL ADAMLAR HATALARINI TELAFİ ETMELİ
2013 yılındaki Akil Adamlar unutulmamalıdır.
2013 yılında Memur-Sen, Hak-İş, Türk-İş ve KESK’in genel başkanları "akil adam" olarak görev yaptı. "Akil adam"lık "açılım" sürecinin araçlarından biriydi.
KESK’in bu konudaki tavrı bellidir.
Memur-Sen, Hak-İş ve Türk-İş ise, genel başkanlarının "akil adam" olarak yaptıkları işlerin Türkiye’yi nerelere getirdiğini anlamaİı ve geçmişteki bu hatayı telafi edecek bir tutum ve davranış içine girmelidir.
Gün bu gündür.
Memur-Sen, Hak-İş, Türk-İş, Türkiye Kamu-Sen, Birleşik Kamu-İş ve bağlı örgütleri, PKK terörüne ve PKK’yı "kara gücü" olarak kullanan emperyalist güçlere karşı açık ve etkili bir tavır almalıdır.
DİSK bu konudaki tavrını netleştirmen, "Barış Bloku" adı verilen yapılanmadan kopmalıdır.
Hak-İş, Türk-İş ve DİSK, uluslararası düzeyde, üyesi olduklan uluslararası örgütlerde PKK’nın saldınlannı anlatmalıdır.
PKK, bir süre sonra, gerek Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nda ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’nda, gerekse Küresel Sendika Federasyonlarında Türkiye karşıtı propagandaya yönelecek, bu örgütlerde PKK lehinde kararlar almaya çalışacaktır. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’nun 1999 yılında Helsinki’de yapılan genel kurulunda böyle bir girişim büyük zorlukla önlenebilmişti. Yeni girişimler gündemdedir.
PKK saldırıları ve katliamları karşısında tarafsız kalınamaz.
Bu saldırılar, Türkiye’nin ve milletimizin bütünlüğüne olduğu kadar, işçi sınıfımızın bütünlüğüne de yöneliktir.
İşçi sınıfımız çok açık bir biçimde PKK karşıtı bir tavır almalı ve bu tavrını eylemli bir biçimde kanıtlamalıdır.
Genel başkanları "akil adam’lık yapmış olan örgütlerin bu konudaki sorumluluğu daha da büyüktür.
Türkiye bu kez PKK belasını temizleyecek ve arkasındaki emperyalist gücü geriletecektir.