Yurttaşlar yoksullaştı, açlık sınırı hiç düşmediği gibi giderek arttı. Yurttaşların bankalara olan borcu her geçen gün artarken faiz kararı bir darbe daha vurdu. Türkiye, ekonomi açısından seçime nasıl gidiyor?

Dolar/Tl kuru 32.38’in üstünde yeni rekorunu kırdı. İktidar, yeni ekonomi yönetimi ile “rasyonel politikalara dönüş” imajı çizdi. Buna karşın Merkez Bankası seçim öncesi 20 milyar dolar döviz sattı. Ekonomistler faizin yükseltilmesini işaret etti.

Gıda ürünlerinde fiyat artışı martın ilk yarısında da hız kesmedi. Şubat ayında zincir marketlerde 379 TL’ye satılan bir kilogram kıyma, ayın ilk yarısında yüzde 29 zamlanarak 489 liraya çıktı.

Merkez Bankası 5 yılda Hazine’ye 1 trilyon liradan fazla, kaynak aktardı. Oysa banka bu yıl bilançosunda 900 milyar liralık zarar açıklamaya hazırlanıyor.

Emekten yana ekonomi politikalarının uygulanabileceğine değinen Prof. Orhangazi, “Devlet harcamaları halkın öncelikli ihtiyaçlarının uzağında gerçekleşiyor. Barınma, eğitim ve sağlığa erişim sorunları derinleşiyor” dedi.

TÜİK’e göre Cumhuriyetin 100. yılında kişi başına ortalama milli gelir 13 bin 110 dolar oldu. 2 trilyon dolarlık toplam gelir hedefi ise 1.1 trilyon dolarda kaldı.

Türkiye ekonomisi giderek derinleşen bir krizle boğuşuyor.

Piyasanın termometresi olarak doların, nasıl bir hızla yükselip, nasıl ani frenle durduğuna dair geçmişte yaşadığımız olayları hatırlayalım.

Ocak ayındaki gerçekleşmeler temel bazı zamların TÜFE’ye artık çok sınırlı yansıdığını ortaya koydu.

Kıdem tazminatı, çalışma hayatının en önemli konularından biridir ve işçiler için işten ayrıldıktan sonra ekonomik bir güvence sağlar.

Durdurulamayan hayat pahalılığı ve eriyen alım gücü karşısında vatandaş çözümü kredi kartında buluyor.

Enflasyonun düşüşünde tarihler sürekli ‘güncellenirken’ Merkez Bankası Başkanı fiyatlardaki tırmanış için “Bir numaralı risk asgari ücret artışı” dedi.