İşçi sınıfının kendiliğindenci kitle mücadelesinin yükseleceği günlere doğru ilerliyoruz. Geçim kaygısı ve ekmek mücadelesi işçileri birleştirecek ve kitle eylemlerine mecbur bırakacak. Ortaya çıkacak enerjiyi bağımsız ve demokratik bir Türkiye, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya doğrultusunda yönlendirebilmek için bu hareketin öncüsü olabilmek gerekiyor.
Öncülük dışarıdan gazel okumakla sağlanamayacağına göre, öncülüğün nasıl kazanılacağını öğrenmek gerekiyor.
SOMUT ŞARTLARIN SOMUT TAHLİLİ
Birinci kural, yönlendirilmeye çalışılan kitleyi iyi tanımak. İşçi, memur, emekli içinde çalışılıyorsa, işçilerin, memurların, emeklilerin günlük sorunlarını onlardan ve sendikacılardan daha iyi bilmek ve çözümler önerebilmek gerekiyor. Yoksa güven sağlayamazsınız. Bu nedenle işinizi ciddiye
alacaksınız ve gereğini yerine getireceksiniz. Bilmediğiniz bir konuda ahkam kesmeye kalkarsanız, size duyulan bütün güveni bir anda yok edersiniz.
İkinci kural, hayal dünyasından çıkıp gerçekleri görmek. Gerçekçi olun, somut şartların somut tahlilini yapın. Örneğin, asgari ücretin satınalma gücü arttıysa, önce bu gerçeği içinize sindireceksiniz; sonra bu artışın nasıl yapıldığını öğrenip, bu durumun sürdürülebilir olup olmadığını inceleyeceksiniz. “Kapitalizm insanları sömürür ve yoksullaştırır” gibi kulaktan dolma yanlış bilgilerden hareket ederek, gerçeklere gözlerinizi kapatıp yoksulluk edebiyatı yapmayacaksınız. Yoksa komik duruma düşersiniz.
Üçüncü kural, karşınızdakini anlamaya çalışmak. Karşınızdaki insan, sırtında yumurta küfesi olan ve geçimini sağlayabilmek için alacağa, ücrete bağımlı olan bir kişi. Kredi kartı ve tüketici kredisi borcu var. İşini kaybetmekten korkuyor. Kolaycı, risksiz ve bedelsiz çözümler peşinde. Ancak hayat onu mücadeleye zorluyor. Bu mecburiyeti kavramak ve ona uygun hareket etmek kolay değil. Anlayışlı olmanız gerekiyor.
Öncülük etmek niyetinde olduğunuz işçilerin, feleğin çemberinden geçmiş, görmüş geçirmiş, akıllı, mecbur kalmadıkça başını belaya sokmaktan çekinen, itle dalaşmak yerine çalıya dolanmayı tercih eden, sorunlarını öncelikle bedelsiz ve risksiz yollardan çözmeye çalışan, kısa vadeli çıkarlarını çok iyi bilen, son derece ihtiyatlı birer çarıklı erkanıharp olduğunu bileceksiniz.
ÖRNEK İNSAN OLMAK
Dördüncü kural, işçi yalakalığı (uvriyerizm) yapmamak. 15 milyon işçi devrimci değil; bu insanlar kapitalizmin ürünü ve hayatta kalabilmek için bencilleşmiş, bireycileşmiş. Onlar, emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadeleye zorlandıklarında devrimcileşecek ve kapitalizmin kişiliklerinde yarattığı pisliklerden kurtulacak.
Beşinci kural, öğretmenlik taslamamak, akıl öğretmeye kalkmamak. Çok konuşmayacaksınız; öncelikle dinleyecek ve öğrenmeye çalışacaksınız.
Altıncı kural, kadro yetiştirmeye çalışmak. Onun için önderlik kumaşı olan işçileri kazanmak için sabırla uğraşacaksınız.
Yedinci kural, örnek insan olmak. Özlediğimiz ve uğrunda mücadele ettiğimiz Türkiye’de insanların dürüst, çalışkan, cesur, akıllı, bilgili, dost, vatansever, dayanışmacı, ortaklaşmacı, gösterişten uzak sade bir hayatı benimseyen ve uygulayan, tutumlu, doğayı koruyan olmasını hedefliyoruz. Bu özellikleri bugünden de hayata geçirebiliriz ve kapitalizmin bireycileştirdiği ve yalnızlaştırdığı insanlara sığınacak bir liman sunabiliriz.
Sekizinci kural, gücünüzü abartmamak, yerine getiremeyeceğiniz vaatlerde bulunmamak.
Bunlara daha başka kurallar da ekleyebilirsiniz. İşçi sınıfının öncüsü olmak öyle kolay değil. Lafla peynir gemisi yürümüyor.