Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
16 Aralık 2013
MAĞDUR EDEBİYATI BİR YERE KADAR

Kan oturmuş gözler, kurbanlık koyun gibi bakan ifadeler, çığlığın boğaza düğümlendiğini resmeden donmuş mimikler, saç baş dağılmış, yırtık elbiselerin içinde kan revan kadın portreleri… Bu hafta açıklanan bir rapor bu portreler ve “Biz kadına şiddete nasıl da karşıyız ah bir bilseniz” değerlendirmeleriyle gündemde yer buldu.

MAĞDUR EDEBİYATI BİR YERE KADAR
Kan oturmuş gözler, kurbanlık koyun gibi bakan ifadeler, çığlığın boğaza düğümlendiğini resmeden donmuş mimikler, saç baş dağılmış, yırtık elbiselerin içinde kan revan kadın portreleri… Bu hafta açıklanan bir rapor bu portreler ve “Biz kadına şiddete nasıl da karşıyız ah bir bilseniz” değerlendirmeleriyle gündemde yer buldu.
Rapor,  kadınların şiddet görme nedenleri arasında; şişman olmak, yemeği tuzlu yapmak, telefonu geç açmak, erkek çocuk doğuramamak, izinsiz evden çıkmak, ağlayan bebeği susturamamak gibi nedenlerin olduğunu ortaya koyuyor. Yazıklar, vahlar, “Olur mu canım bu kadarı” cümleleri her yerde, her kesimin ağzında. 
Kim artık kadına yönelik şiddetin meşru olduğunu söyleyebiliyor ki zaten? 
Hiç kimse! 
Herkesin dilinde “Kadınların ne kadar çok acı çektiği, ne kadar da ezildikleri, ne kadar da çok mağdur oldukları”nı gösteren yargılar, kalıplar, rakamlar…
Ağız dolusu kadın düşmanlığı yapanlar, ifa ettiği her duruşun arkasından kadınların hayatını zindana çevirecek uygulamalar yumurtlayanlar bile “Anaları, bacıları ve gelecek neslin garantörleri”ne uygulanan şiddetin ne kadar ayıp olduğunu söylemek zorunda kalmıyor mu? Övünmüyorlar mı “mağdur kadınlarımızı” koruyup kolladıklarını söyleyerek? 
Günün her saati kadını aşağılayan yayınlar yapan çok satar medya, boy boy “kadınlar çiçektir, incitmeyelim” temalı foto galeriler, sloganlar, pr çalışmaları yapmıyor mı? 
Kadının emeğine bir gıdım kıymet vermeyen şirketler sponsor olup, “kadınlarımızı güçlendirmek” için girişimcilik ruhu aşılamıyorlar mı devletlilerle iş birliği içinde?
Kadınların mücadelesi, şiddeti hiçbir şekilde meşru görmeyecek/gösteremeyecek bir algı yaratmayı başardı çünkü. 
Ama o genel toplumsal mutabakatın zemini “mağduriyet” oldu ne yazık ki!
Kadına yönelik şiddete karşı olmak etrafında oluşturulan sanal “toplumsal mutabakatın” kadınları şiddete yeniden mahkum eden “kurbanlık” diliyle derdimiz olmalı oysa.
Çünkü bu dil, tüm yaşananların sistematik olduğunun üstünü örtüveriyor.
Kadınların şiddet sarmalından kurtulması için örgütlenmek gerektiğini söyleyen ve mücadele edenler açısından bile ne yazık ki şiddeti anlatmanın dili bu. 
Kadınların sistematik biçimde uğradığı şiddete karşı politikayı “mağduriyet” üzerinden temellendirmek, ister istemez “yazıklama”ya itiyor bizi oysa. 
Ve kadınların kendi kurtuluşu için sorumluluk almasından azade kılınmasına, kurtarıcı beklemesine, kendi direnç hikayesini oluşturma gücünü görmemesine, yaratamamasına neden oluyor…
Çünkü mağduriyet dediğimiz, hayırseverlik ya da en iyisinden “kurtarıcılık” beklentisi doğurur. Kadınların mağduriyet politikasının nesnesi haline getirilmesi onun o şiddet sarmalından çıkmasına olanak tanıyacak öz gücünün yadsınması, yetilerinin zayıflatılması, tüm direniş hikayelerinin ortadan kaldırılması ve kurbanlık kültünün iyice yerleştirilmesini getirir.
Nihayetinde dayanışmaya ve isyana değil, “yardım eli beklemeye” mahkum eden bir politik hat, mücadele ruhunun toprağını ne kadar besleyebilir?
Kadınların her türlü ezilme biçimlerini doğuran toplumsal iktidar ilişkilerine karşı çok yönlü bir mücadele yürütme kapasitesini açığa çıkarmadan, daha çok onu mağdur eden baskıların gündem edilmesi, bu baskıların sürgitliğine de zemin hazırlıyor sanki.
Oysa, kadınların kurtuluş mücadelesinin sistem karşıtı yönünü, geliştirdiği alternatifleri, açtığı farklı yolları gündeminden çıkararak, sadece sistem tarafından nasıl mağdur edildiğini gündeme getirmekle yetinmek bizim işimiz olamaz. 
Çünkü tek başına bu, kadınları özgürleştirmez. 
Özgürlük, birileri bazı şeyleri söylemeyi durdurunca, bazı şeyleri yapmaktan vazgeçince, bazı şeyleri yapmak isteyince elde edilen bir şey değildir çünkü.
Özgürlük dediğimiz şimdinin gerçekliğini değiştirme gücüdür. 
Ve o güç kadınlarda var.
DİĞER HABERLER
VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI
VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI

Sendikamızın Mustafa Kemalpaşa Şube Başkanı, uzun soluklu mücadele arkadaşımız Ömürlü Ulufer, yakalandığı hastalık dolayısıyla hayatını kaybetmiştir.

AÇLIK SINIRI ASGARİ ÜCRETİ AŞTI: YOKSULLUK SINIRI 61 BİN 418 LİRA
AÇLIK SINIRI ASGARİ ÜCRETİ AŞTI: YOKSULLUK SINIRI 61 BİN 418 LİRA

Türkiye’de açlık sınırı, asgari ücrete kıyasla 754 lira daha fazla olarak 17 bin 756 liraya yükseldi. Aynı dönemde yoksulluk sınırı ise asgari ücretin 3.4 katına ulaşarak belirlendi.

ALMANYA’DA ASGARİ ÜCRET 3 BİN EURO OLUYOR
ALMANYA’DA ASGARİ ÜCRET 3 BİN EURO OLUYOR

Almanya’da enflasyon yeniden corona ve Rusya-Ukrayna savaşı öncesi döneme döndü. Yıllık enflasyon mart sonu itibariyle yüzde 2, nisan sonu itibariyle yüzde 2.2 oldu.

COCA COLA İÇECEK’TE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI
COCA COLA İÇECEK’TE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

Sendikamız ile Coca Cola İçecek arasında şubat ayında başlayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı.