İYİMSER DEĞİLİM
İyimser değilim. Hatta hiç iyimser değilim. Bence bu zamanda iyimser olmak soğuk suya atılıp yavaş yavaş pişirilen kurbağa gibi olmakla eş değer.
İyimser değilim. Hatta hiç iyimser değilim. Bence bu zamanda iyimser olmak soğuk suya atılıp yavaş yavaş pişirilen kurbağa gibi olmakla eş değer.
Kölelik geliyor diye feryat figan bağırdık, işçiler, sendikalar ayağa kalkmalı dedik, kimse üstüne alınmadı. "Ey hükümet, bunu yaparsan yanarsın" dedik, hükümet tınmadı. Ben olsam ben de tınmam. Nasıl olsa giden haklar kimseyi ilgilendirmiyor. Günü kurtarırsak yetiyor bize. Hele bir de sendikacıysak asıl görevimizi susarak ve susturarak hükümete yardımcı olmak olarak kabul etmişsek o zaman niye tersini yapalım?
Taşeronluk sisteminden kurtulalım derken kölelik geldi. Şimdi sıra kıdem tazminatının ortadan kaldırılmasında. Önünde engel var mı? Bence kim ne derse desin yok!
Artık bu sayfalardan "Beyler bu işe izin vermeyin, eylem yapın" demenin zamanı geçti. Herkes rüştünü ispat etti. Binalarında AKP’nin kuruluş toplantılarını yaptıranlar, başkanlık ettikleri işçilere ihanet etti ama AKP’ye etmedi. Burada tutarlılar ve bence değil ama onlara göre kabul edilebilir bir tavır sergilediler. Asıl anlaşılmaz olan, elimizdeki kamuoyunu yaratma gücümüze rağmen, bizim işçi sınıfını arkasından hançerleyenlere gösterdiğimiz aşırı iyimserlik.
BEKLEDİK AMA MURADA EREMEDİK
Bekledik; özelleştirmelerde gerçeği görecekler, verdikleri sözleri tutacaklar, işçinin önüne geçip yürüyecekler diye. İşçinin önüne geçtiler ama yürümek için değil, yürütmemek için. Bekledik, kölelik yasası geçerken işçinin ağzına bir parmak bal sürmenin ötesinde bir varlık gösterecekler diye, ama olmadı. Kendilerine ihanet etmediler.
Şimdi kıdem tazminatı yine gündeme getirildi, Çalışma Bakanı da kıdem tazminatının yarısının budanacağını açıklıyor. Umuyorum ve diliyorum ki bu sendikacıların yine imana gelmesini beklemeyiz; susanı, susturanı ifşa ederiz. Çünkü kıdem tazminatına bir kere el sürülürse arkası, ortadan tamamen kaldırılıncaya kadar gelir. Mesele 30 günün korunmasıymış gibi basit gösterilmeyecek kadar ciddi.
VAR MISINIZ YUMRUĞU MASAYA VURMAYA?
Var mısınız kıdem tazminatında gerçekten taraf olmaya? O zaman işçiler olarak kendi taleplerimizi koyalım masaya. Hadi tavan kalksın! Hadi kıdem tazminatını alamayan işçilerin alacakları için bir sigorta fonu kurulsun ve işçi alacakları öncelikli olarak tahsil edilsin. Hadi işçi ilk günden itibaren kıdem tazminatını haketsin! Var mısınız, bu şartların dışında şartel iner diye yumruğu masaya vurmaya?
Artık çağrım sendikacılara değil, işçilere: Haklarınıza, geleceğinize ve sendikalarınıza sahip çıkın! Sendikalar, yöneticilerinin şirketi değil, işçi sınıfının örgütleridir. Kıyıda, köşede durarak, sadece toplu iş sözleşmesinin imzalanıp, imzalanmamasıyla ilgilenemezsiniz. Çünkü yarın imzalanacak sözleşmeniz bile olmaz. Kıdem tazminatı elden giderse hepimiz işçi simsarlarının kiraya verdiği köleler oluruz. Sakın kendinizi garantide sanmayın!