Kızılay Başkanı Tekin Küçükali’ nin istifası ile yeniden düşündüm şu istifa meselesini,
İstifa; insanın bulunduğu mevki, makam, sorumluluktan kendisini azat etmesi, yeter artık demesi…
Özgüvenin doruk noktasında,
Erdemli olması, kendini aşmanın veya üstesinden gelemediği şeylere tepkinin sonucudur istifa.
… Ve her baba yiğidin yapacağı şey değildir istifa.
Geçtiğimiz günlerde Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Hareket Komutanları da bu yolu seçtiler.
Onların istifa haberlerini duyunca da aynı duyguları yaşadım.
Yüce bir davranış istifa.
Kendi komuta kademinin cezaevinde adeta Vatana ihanetten yargılanıyor olmasına çaresizsin.
Ama diğer taraftan da ordunun hiyerarşik yapısı,
Siz adeta değirmen taşları arasında buğday tanesi.
Yargı bağımsızlığı var,
Demokratik süreç var, vs..
Tut getir gelmiyor….
Bırak gitsin olmuyor…
İşte tam bu noktada; tıkanmanın önünü açmadır istifa.
Ama aynı zamanda da haksızlığı, yalnızlığa tepkidir.
Bu yolu seçen Genel Kurmay Başkanı,
Kızılay’ın Başkanı,
Türk-İş Genel SEKRETERİ,
Farketmez bulunduğu yerler, görevler.
Önemli olan bulunduğu yer veya görevdeki duruşunuzdur.
İşte bu duruşunuz veya sorumluluğunuz engellerle karşılaşırsa,
Erdemli bir yol, onurlu bir davranıştır. İSTİFA.
İstifa edenlerin çok olduğu bir ülkede yaşama dieğiyle…