İŞÇİ HAREKETİNİN ÜÇ DÖNEMİ
Son 35 yılın işçi mücadelelerini, sebepleri, kapsamı ve sonuçlan bakımından üç döneme ayırmak mümkün. 1980-85 arası dönem, işçi hareketinin batırıldığı yıllar. DİSK ve MİSK kapatılmış, Türk-İş kontrol altına alınmıştı. Ücretler bastırılmış, kıdem tazminatına sınırlandırma getirilmiş, grevler yasaklanmıştı.

Son 35 yılın işçi mücadelelerini, sebepleri, kapsamı ve sonuçlan bakımından üç döneme ayırmak mümkün. 1980-85 arası dönem, işçi hareketinin batırıldığı yıllar. DİSK ve MİSK kapatılmış, Türk-İş kontrol altına alınmıştı. Ücretler bastırılmış, kıdem tazminatına sınırlandırma getirilmiş, grevler yasaklanmıştı. İşçilerin, bırakalım 12 Eylül darbesine karşı mücadele etmesini, ekonomik ve sosyal hakları için bile mücadele etme koşulları kalmamıştı. 12 Eylül darbecileri, Batı emperyalizminin dayattığı piyasa ekonomisini uygulamaya koymuş, yabancı sermayenin önündeki engelleri kaldırmaya başlamış, emperyalist tekeller için ucuz işçilik yaratmaya başlamıştı.
SOSYAL HAKLARIN BASTIRILMASINA KARŞI PATLAMA
12 Eylül yönetiminin ANAP hükümeti ile devam eden ücretleri bastırma ve yabancı sermayeye özgürlük programı, 1985 sonrasında başlayan işçi eylemlerinin sebebi oldu. 1985-1991 arasını, işçi hareketinde "ikinci dönem" sayabiliriz.
Adım adım artan eylemler, Özal Hükümetinin zayıfladığının da görülmesi ile 1989 baharında patladı. Yaklaşık 1,5 milyon işçi, birkaç aylık dönemde meydanlara indi.
Bu sürecin doruğu, 3 Ocak 1991’deki Türk-İş’in genel grev çağrısıdır ve Zonguldak işçisinin 45 gün süren eylemleri, ardından 4-8 Ocak 1991’deki Ankara yürüyüşüdür. ANAP Hükümetinin Başbakanı Yıldırım Akbulut istifa noktasına gelmişti.
89 bahanndaki eylemlerin, genel grevin ve Zonguldak mücadelesinin sebebi, ücretlerin ve sosyal haklann bastınlması idi.
ÖZELLEŞTİRMELERE KARŞI MÜCADELE
Özal yılarda hızlanan piyasa ekonomisi, kamu kurumlarının satılmasını da içeriyordu. Devlet, ekonominin hiçbir alanında olmayacak, bu amaçla elindeki kurumlan satacak, yabancı sermayeye sınırsız özgürlük sağlanacaktı. Bu, Cumhuriyet ekonomisinin yıkılması ve sömürgeleşme programı idi.
Sadece ANAP hükümetinin değil, sonraki bütün hükümetlerin süregelen amacı ve uygulamalan bu yönde oldu. Batıcı Partiler, parti programlarını buna göre değiştirmişti, Hükümet programlarının esası bu idi.
Cumhuriyet ekonomisini yıkma planı, Avrupa Birliğinin Türkiye’yi yutması için yapılan başvuru ile daha da hızlandı. Partiler, emperyalist Batı’ya yaranmak için yarışıyordu.
90’lı yıllardan günümüze kadar, aralıksız olarak bu program uygulandı. Kamu kurumlan birer birer satıldı ya da kapatıldı.
"1980 sonrası işçi hareketinde üçüncü dönem" diyebileceğimiz bu süreçteki eylemler, esas olarak özelleştirmelere karşı eylemlerdir.
Bu dönemde önceki dönemin tersine, mücadele ortaklaştırılamadı. Saldırıyı yaşayan sendika ve işçi tepki gösteriyor, diğerleri ise, esas olarak seyrediyordu.
Ulusal varlıklann satılıyor, cumhuriyet ekonomisinin tasfiye ediliyor olması, özelleştirmeyi yaşayan kesimde, özelleştirmenin "cumhuriyete ve vatana yapılan saldırı" olduğu gerçeğini görmelerine yol açtı. Ancak, parça parça yaşanan bu bilinç, yeterince ortak bilinç haline de getirilemedi. Bilinç, saldın boyunca etkiliydi ve saldırıyı yaşayanla sınırlı kaldı.
Özelleştirme saldırısının doruğu diyebileceğimiz AKP Hükümetleri dönemi, sendikaların ele geçirilmesinin de hızlandığı dönemdir. AKP, kamu olanaklarını yandaş sendikaların büyütülmesi için seferber etmişti. Yandaş olmayan sendikalar ise, büyük baskılarla, operasyonlarla karşılaştılar. Sendikaların üyelerini zorla devşirmek, kongre süreçlerine müdahale etmek, hatta darbeler yapmak, adeta olağanlaştı.
Orman-İş, Tarım-İş, Hava-İş, TGS, T. Harb-İş, Belediye-İş, Tekgıda-İş, operasyona uğrayan sendikalardan bazıları idi. "Özelleştirme saldırısına karşı neden birlikte mücadele edilemedi?" derseniz, şu iki sebep yüzündendir. Hükümetler, kamu olanaklarını yandaşı büyütmek, yandaş olmayanı baskı altına almak için kullanmıştır. İkincisi, kimi sendikalardaki yolsuzluklar, hükümetlere fırsat olmuştur.
DÖRDÜNCÜ DÖNEM
Üçüncü dönemin sonuna geldiğimiz şu günlerde, farklı özellikleri olan ve farklı sonuçlar yaratacak yeni bir dönemin başladığı söylenebilir.
Sonraki yazıda bu yeni dönemi ele alacağız.