HÜKÜMET, YARATTIĞI TAŞERON MEZARLIĞINDA KORKU ISLIKLARI ÇALIYOR
İşçi sınıfının acılarla geçen parçalı hayatları, yıllar yılı edindikleri parçalı deneyler, 27 Ocak madencilerinde süzülmüş, toplanmış, işçi sınıfının toplam tecrübe ve önderlik birikimine ulaşmıştı.
İşçi sınıfının acılarla geçen parçalı hayatları, yıllar yılı edindikleri parçalı deneyler, 27 Ocak madencilerinde süzülmüş, toplanmış, işçi sınıfının toplam tecrübe ve önderlik birikimine ulaşmıştı.
Genel greve yol açan ve hükümet deviren büyük madenci yürüyüşünün birikimi vardı arkalarında. Özelleştirmeye karşı mücadelelerin 30 yıllık tecrübesini kucaklamışlardı. Belediye işçilerinin İzmir-Ankara yürüyüşünden, şanlı Tekel direnişinden, Seydişehir’den, Erdemir’den beslenmişlerdi. Şişecam zaferinden, Yatağan direnişinden, Antep’in tekstil mücadelesinden öğrenmişlerdi.
Bölücü değil, birleştiriciydiler
Son yıllarda sendikalar ve meslek örgütlerinde, kolayı seçen, yan yana geldiklerinde fotokopi olacak örgütlerle yetinen eğilim ağrılık kazanmıştı. Birlik, sınıfın bütün kesimlerini birleştirmek, ancak 1 Mayıs mitinglerinde görünür hale gelmişti. Maden işçisi, işçi sınıfının bir araya gelmek zorunda olan örgütlerinin tamamını, Madenci Anıtında topladı, 90’lı yıllardaki Emek platformundan sonra pek rastlanmayan geniş bir işçi cephesi oluştu. Türk-İş, Sendikal Güçbirliği, KESK, T. Kamu-Sen, Birleşik Kamu-İş, TMMOB, TTB…
İşçi demokrasisi dersi
Kürsü, meydanla birleşti. Katılan bütün örgütler, en küçük pankartla ve en az sayıda katılan da dahil olmak üzere, selamlandı, kucaklandı. Kimse yok sayılmadı. Mitingi düzenleyen GMİS, katılan bütün sendikaların sözcülerine sırasıyla kürsüden söz verdi. Bütün sendikaların ve meslek odalarının sözcüleri sırasıyla konuştular. Kürsü, yıllardır bir araya gelmeyen örgütlerin yan yana duruşuna sahne oldu. Madenci, beğenmediği rakip sendika katılıyor diye polise söyleyerek dövdüren ve gaz sıktıranlara, bırakalım herkese konuşma şansı vermeyi, kürsüden sunarken ancak yandaşlarını duyurmakla yetinenlere, ev sahibinde olması gereken yüce gönüllülüğü ve kucaklayıcılığı gösterdi.Kör yarış içinde olanlara, işçi demokrasisinin nasıl olması gerektiğinin dersini de verdi ve işçi sınıfının gerçek demokrasiyi yaratabilecek önder güç olduğunu da gösterdi.
İşçi sınıfının taarruzu
Taşeron işçileri geçtiğimiz yıl örgütlendiler, dernekler kurdular. 30’dan fazla dernek ve 3 konfederasyon şimdilik. "Ne yapalım, nasıl edelim" tartışmasıyla geldikleri yolda, mücadeleden başka çare olmadığını görüldü. GMİS’in çağrısı imdada yetişti. Türkİş’in ve diğer Konfederasyonların yapması gerekeni yapmış, taşeron sistemine karşı mücadele başlatmıştı.
Ama savunma taarruza dönüştü. Sendika ve konfederasyonlar silkindi, "yeter artık" demeyen kalmadı ve "artık yeter" diyenler çok daha kararlılar. Zonguldak mitingi, mezarlığın ayağa kalkışıdır. Hükümet, yarattığı taşeron mezarlığında korku ıslıkları çalmaya başladı.
Yandaşlık yerlerdeydi
GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş, kendisini ziyaretimiz sırasında bize, "şu örgütü çağırsak mücadele arzumuzu sulanır mı diye endişe içindeyiz" demişti. (Söz konusu sendikanın adı bizde kalacak. M.A) Mücadele etmek ve bunun sulanmasına izin vermemek istiyorlardı. Endişelerinin yersiz olduğu da görüldü. Bütün konfederasyonların sözcüleri kürsüden "yeter artık" dediler, mücadelenin daha da yükseltilmesi gerektiğini" söylediler.
Türk-İş mücadeleyi sahiplendi, katıldı ve "taşeron sistemine karşı Zonguldak’ta yakılan meşalenin daha da harlanarak diğer illere yayılması gerektiğinin" altını çizdi. Yazarımız Mehmet Akkaya, Zonguldak Mitingi’ni Aydınlık okurları için değerlendirdi