‘HOŞGELDİN RAMAZAN KÖLELEŞTİRMEYE DEVAM’
Ramazan ayındayız.
Orucun erdemleri üzerine nutukların gırla gittiği ay. Aç saatlerin yeme planlarıyla geçirildiği, kolların 52 kat baklava için sıvandığı aydayız.

Ramazan ayındayız.
Orucun erdemleri üzerine nutukların gırla gittiği ay. Aç saatlerin yeme planlarıyla geçirildiği, kolların 52 kat baklava için sıvandığı aydayız.
Sırf hava için, taa Çin-i Maçinden özel imkanlarla getirtilen, bura insanının adını bile duymadığı yiyeceği, sofranın şöööyle ta ortasına dikip, kostaklanılan ay.
Lüks lokantaya haber salıp, "oğlum bana 24 kişilik yer ayır. İftarım var. Şöyle denize nazır olsun, karışmam" denilen ay.
Lüks arabasının camını silmek için yanaşan çocuğa, "Lan olum, sizin ayleniz yok mu lan" diye çemkirilen ay.
"AKP’li belediye 403 işçiyi sokağa attı" haberini görünce, "Çalışmayanın kulağından tutup atacaksın abi" diye münasebetsiz muhabire kin kusulan ay.
Başka bir münasebetsizin yazdığı, "Göçükte mahsur kalan 17 işçiye ulaşılmaya çalışılıyor" haberine, "azizim çağ atlamamıza çok var daha" diye, yüksek perdeden ukalalık yapılan ay. Ya da telefona sanlıp
"Kız Şükran, yarın iftara kim geliyor, diyem mi kız?"
"De ayol çatlarım vala…"
"Kız Bülent Versoy geliyor giz"
"Deme kız. Ayyyyy içim gitü vala şuracıkta. Kız doğru diyon de mi?"
"İki gözüm çıksın ki. Ayol. Geçen sene Nuriyeler çağırmıştı da gitmemişti. Ayyyyy nasıl heyecanlıyım kız. Nuriye kesin çatlar hasetinden. Ha ha ha haaaa"
Densiz kanalın birinde, 583 metre yeraltında, sadece gözleri görünen kapkara bedenlerin, domates, peynir ve kola ile iftar açıp, Allaha şükredişini gördüğünüzde, bu avam habere siniriniz bozulur, kumandanın düğmesine basarak "hocam sakız çiğnerken tükrüğümü yutsam orucum bozulur mu" ya da "hocam allasen, benim erin dayısı bana yazılıyor, orucum bozulur mu" diye soranlara verdiği cevaplarla günde 60 bin lira maaş alan adamın programını açıp din kültürünü artırırsınız.
E yukarıdakiler de oruç tutuyor tabi, sevap onların da hakkı…
Kamudaki 700 bin taşeron işçisi için, "nasıl bir formül yazsak da, geçmiş haklarını bir daha talep edemesinler ve kadroya geçtiklerine inansınlar" diye onca kafa patlatmışlardı.
Çok yorulmuşlardı çokkk.
Yetmiyormuş gibi, özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi vermeleri gerekmişti geçen ay.
Offfff ne yorucu işlerdi bunlar. Buna can mı dayanır.
Unuttuk görüyon mu, kıdem tazminatına ne demeli ya!
Azıcık dinlenme bile yok. İbadet desen, o da yok. Topu topu hacca 8 kere ancak gitmişti. Bari Ramazan’da fırsat bulup ibadet edebilseydi.
Ama nerdeee! Şimdi de kıdem tazminatı fonu için işçiye numara çekmeleri gerekecekti.
"Allah seni inandırsın, bunca işin arasında bırak iftar saatlerini, namaz saatlerini bile şaşırıyorum. Neyse ki, 10 güne kadar hem kıdem tazminatını tasfiye işini, hem de herkesin maaşından BES’lere zorunlu 100 lira kesinti işini hallediyoruz da, kalan 15 günde ağız tadıyla iftar saatine yetişip çocuklarla "Allaha hamdolsun" diyebileceğim."
Hepiniz duyar gibisiniz, değil mi bu sözleri?
Sahi, neydi oruç?
Tokları aç bırakmaya neden ibadet denmiş?
Nefsine hakim okun diye.
Azla yetinebilmeyi bilsin, bir lokma ve bir hırka ile mutlu olabilsin diye.
Bir lokmada cümle açları hissedebilsin, bir hırkada açıktakileri bilsin, anlasın diye idi oruç… Akşam tıksırıncaya, patayıncaya kadar yiyeceksin, biliyoruz. Ama azıcık da olsa açların halinden anladıysan, azıcık ta olsa ders çıkarıp, işçinin ekmeğine el uzatmıyorsan oruç hasıl olmuş demektir.
İşçileri sokağa atıyor, kölelik büroları getiriyor, taşeron işçisine oyun üstüne oyun oynuyor, kıdem tazminatını gasp için olmadık filmler çeviriyorsan, değil 30 gün, 300 gün de tutsan, nafile.
Midene indirdiklerin için değil, yüzbinlerce işçinin, emekçinin geceleri aç yatmadığını düşünüp, melun planların karşısına dikildiğini hatırlayıp "Allaha hamdolsun" demelisin. Hal böyle değilse, orucun ruhunu zerre anlamamışsın bilader.