Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
02 Ocak 2012
GÜNÜMÜZÜN SENDİKAL POLİTİKALARI NE OLMALI?

Sendikalar canlı örgütlerdir. Sendikal politikalar da canlıdır. Bu canlılığı kavrayamayanlara hep Aşık Veysel´in 19601ı yıllardaki uzunçalarında anlattığı fıkrayı hatırlatırım.

GÜNÜMÜZÜN SENDİKAL POLİTİKALARI NE OLMALI?

       Sendikalar canlı örgütlerdir. Sendikal politikalar da canlıdır. Bu canlılığı kavrayamayanlara hep Aşık Veysel’in 19601ı yıllardaki uzunçalarında anlattığı fıkrayı hatırlatırım.

       Nasreddin Hoca bir gün eline bir bağlama almış, bir yeri tutmuş, hep aynı notayı tıngırdatıp duruyormuş. Karısı, "Hoca," demiş, "benim bildiğim, bağlama çalanlar ellerini bir aşağı bir yukarı oynatırlar; sen bir yeri tuttun, hep orayı çalıyorsun, bu nasıl iş." Nasreddin Hoca, "onlar benim tuttuğum yeri arıyorlar" diye yanıt vermiş.

       Sendikal politikalar da öyledir. Bağlama çalarken elinizi oynattığınız gibi, sendikal politikaları da zaman içinde değiştirirsiniz. Yoksa Nasreddin Hoca’nın durumuna düşersiniz. Hatta başkalarının da sizin tuttuğunuz yeri aradığını zannedersiniz.

       Ayrıca sendikal politikalarda ithalatçılığın bir yararı yoktur. Her ülke kendi sınıf mücadelesi deneyimine, bilinç ve örgütlülük düzeyine, karşı karşıya bulunduğu sınıfsal ve ulusal sorunlara göre sendikal politikalar formüle eder. İthal sendikal politikalar gerçek çözümler sağlayamaz.

       1960’larda doğru sendikal politika, anti-emperyalist bir çizgi temelinde sınıf kimliğini öne çıkarmaktı. O yıllarda bu anlayışa "devrimci sendikacılık" denirdi. DİSK 13 Şubat 1967 tarihinde kurulduğunda adında yer verdiği "devrimcilik" ihtilalcilik değildi; DİSK’in kurucularının "devrimcilik" ile anladıkları anti-emperyalizmdi, ulusalcılıktı, sınıf kimliği ve mücadelesiydi, 1961 Anayasasının ilerici taleplerinin hayata geçirilmesiydi; özetle, Atatürk’ün demokratik devriminin korunması ve geliştirilmesiydi. Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS) sendikal anlayışı da bu çizgideydi.

       1975 yılında bu çizgiden sapıldı ve Fransa’dan "sınıf ve kitle sendikacılığı" kavramı ithal edildi. Tepeden inme bir yöntemle DİSK yönetimine gelen TKP’liler, o yıllarda Fransa’da Genel Emek Konfederasyonu ve Komünist Partisi’nde yaygın olan bu kavramı’ Türkiye’ye getirdiler. DİSK’in 1975 Mayıs’ındaki 5. Genel Kurulunda bu konuda alınmış bir karar yokken, DİSK Dergisi’nin 1975 Ekim sayısında "devrimci se*rîa*ikaalık"tan "sınıf ve kitle sendikacılığına geçiş yapıldı. Bu konuyu incelemeden kulaktan dolma bilgilerle hareket eden birçok insan da, yıllarca "sınıf ve kitle sendikacıhğı"nı savundu.

       Bu kargaşanın içinden çıkamayanlar "sınıf sendikacılığı" ve "kitle sendikacılığı" gibi kavramlar geliştirdiler.

       1980’li yıllarda yine Fransa’da, geçmişte "sınıf ve kitle sendikacılığı" anlayışını geliştirmiş çevreler bu kez "çağdaş sendikacılık" anlayışını formüle ettiler. Bizden bazıları da yine ithalatçılık yaptı; bu kavramı Türkiye’de pazarlamaya çalıştı.

       Aynı dönemde diğer bazı ithalatçılar, Güney Afrika ve Hindistan’da bir aralar tartışılan "toplumsal hareket sendikacılığı" anlayışını ithal etti. Bu konuda birkaç kitap yayımlandı, bildiğim kadarıyla bir tez yazıldı.

       Bu anlayışların geliştirildikleri yerlerde veya ithal edildikleri dönemlerde sorunlara çözüm bulup bulmadıkları tartışılabilir. Ancak yapılması gereken, ithalat değil, dünyanın ve Türkiye’nin bugünkü koşullarında Türkiye işçi sınıfının bugünkü durumuna uygun, birleştirici ve demokratik devrimimizi korumayı ve sömürüşüz bir dünya ve Türkiye doğrultusunda daha da geliştirmeyi hedefleyen bir sendikacılık anlayışının tartışılmasıdır.

       A.Kadir’in Türkçesiyle Mevlana’yı hatırlayalım: Dünle beraber gitti, cancağzım; ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

DİĞER HABERLER
CUMHURİYET KADINLARI POLONEZ’DE BULUŞTU
CUMHURİYET KADINLARI POLONEZ’DE BULUŞTU

Polonez işçi direnişi seksen günü geride bıraktı.

TÜRK-İŞ’TEN ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞ FARKLARI AÇIKLAMASI
TÜRK-İŞ’TEN ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞ FARKLARI AÇIKLAMASI

Milyonlarca çalışan asgari ücret zammını merakla beklerken Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi kesimini temsil eden Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay asgari ücrete dair açıklamalarda bulundu.

TÜİK DUYURDU: ÜLKEDE SORUN YOK
TÜİK DUYURDU: ÜLKEDE SORUN YOK

Yoksulluk azaldı, işsizlik düştü, istihdam artıyor. TÜİK’in çektiği fotoğrafa göre ülke Norveç ile Almanya arasında bir yerde yer alıyor. Üstelik TÜİK bu tabloyu sanayi üretiminde yaşanan rekor düşüşe, durdurulamayan enflasyona rağmen kamuoyuyla paylaşıyor.

2.2 MİLYON KİŞİ DAHA İŞİNİ KAYBETTİ
2.2 MİLYON KİŞİ DAHA İŞİNİ KAYBETTİ

Üretimdeki yavaşlama ile iş bulma umudunu yitirenlerin sayısı artarken bir yılda 2.2 milyon kişi işsiz kaldı. Dar tanımlı verilerdeki düşüşe rağmen gerçek işsizlik hızlandı.