EMEKÇİYİ YOĞUN MÜCADELE BEKLİYOR
Anayasa değişikliği AKP’nin istediği biçimde geçti. AKP’nin 8 yıllık dönemde giderek artan emek karşıtı politikaları bundan böyle daha da yoğunlaşacak.

Anayasa değişikliği AKP’nin istediği biçimde geçti. AKP’nin 8 yıllık dönemde giderek artan emek karşıtı politikaları bundan böyle daha da yoğunlaşacak. İktidarın yargı üzerindeki egemenliğini pekiştiren değişikliklerinin yanı sıra “yerindelik denetimi”nin kullanılamayacağına ilişkin hükümle özelleştirme önündeki engeller de büyük ölçüde kalkmış olacak.
Bundan böyle Anayasa Mahkemesi, Danıştay gibi yüksek yargı organlarının Tamgün Yasası, Sosyal Güvenlik, 4/C, muayene katkı bedeli gibi konularda karar vermesine hukuki engeller çıkacak. Danıştay, TEKEL işçilerinin 4/C statüsüyle ilgili durumunu Anayasa Mahkemesi’ne taşımıştı. Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda TEKEL işçilerinin lehine bir karar vermesi zor gözüküyor.
Öte yandan anayasanın 51. maddesinde yapılan değişiklikle işçilerin birden fazla sendikaya üyeliği söz konusu olacak. Demokratik bir hakmış gibi sunulan bu durum, aslında ciddi bir kaosa yol açacak, sendikaların toplusözleşme yapma yetkisinde karmaşa yaşanacak ve özellikle güdümlü sendikacılık güçlenecek. Bu durumda iktidar yandaşı olan sendikalara yetki verilerek diğer sendikaların toplusözleşme yapması engellenecek, sonuçta Türk-İş, DİSK üyesi sendikalar giderek zayıflayacak. Hak-İş’in güçlendiği diğer sendikaların da etkisiz hale geldiği bir dönem yaşanabilecek.
Memurlar açısından da grev yasağı ve zorunlu tahkimin anayasal çerçevede kurumsallaştığı ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu adı altında son sözü söyleyen ve siyasal iktidar ağırlıklı bir yapı oluşacak. Daha ileri bir süreçte Başbakan Erdoğan’ın “Madem memura grev hakkı istiyorsunuz o halde işçi-memur ayrımı kalksın, herkesin grev hakkı olsun” deyişi dikkate alınarak kamu çalışanlarının iş güvencesi de ortadan kaldırılmaya çalışılacak.
Zaten hükümet, tüm çalışanları güvencesiz, 4/C’li yapmak istiyor. AKP hükümeti, anayasa değişikliklerinin halkoylamasından geçmesiyle birlikte daha önce açıkladığı Ulusal İstihdam Stratejisi’ni uygulamaya koyacak. Bu belgede güvencesiz istihdam, esnek çalışma modelleri yer alıyor. Ayrıca kıdem tazminatının bir biçimde kaldırılması, bölgesel asgari ücret, Özel İstihdam Büroları’nın faaliyete geçmesi, kiralık işçilik, İşsizlik Fonu’nun amaç dışı kullanılması gibi uygulamalar gündeme gelecek.
Emek kesimine yönelik ciddi bir saldırı gündemde bulunuyor. Artık mevcut sendikal yapılarla bu saldırıları püskürtmek mümkün gözükmüyor. Gerçekten militan ve mücadeleci bir sendikal anlayışı hayata geçirmenin gerekliliği ortada. Bu süreçte işçi, memur, tüm çalışanların yanı sıra güvencesizler, işsizler, emekliler, küçük esnaf, yoksul köylüler, yani toplumsal bir muhalefetin tüm katmanları somut sorunlar üzerinden kamuoyu desteğini de sağlayarak yeni bir örgütlenme ve mücadele anlayışıyla kendini ortaya koyabilmeli…