EMEK PLATFORMUNUN YENİDEN, TABANDAN İNŞASI
Son günlerde Emek Platformu gibi yeni bir örgütlenmenin gerekliliği üzerinde görüşler ortaya atılıyor. 26 Ocak´ta DİSK e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikasının düzenlediği, çok sayıda akademisyen, sendika uzmanı ve sendikacının katıldığı Sendikalar Yasası ve Örgütlenme Özgürlüğü konulu toplantıda, Emek Platformunun yeniden oluşturulması görüşü dile getirildi.
Son günlerde Emek Platformu gibi yeni bir örgütlenmenin gerekliliği üzerinde görüşler ortaya atılıyor. 26 Ocak’ta DİSK e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikasının düzenlediği, çok sayıda akademisyen, sendika uzmanı ve sendikacının katıldığı "Sendikalar Yasası ve Örgütlenme Özgürlüğü" konulu toplantıda, Emek Platformunun yeniden oluşturulması görüşü dile getirildi.
Nisan ayında yapılacak "Emeğin Haklan Forumu" konulu toplantı öncesinde de bir araya gelen kimi akademisyen ve sendikacılar, yine bu konu üzerinde durdular. Konuyu detaylı olarak ortaya koymadan önce Emek Platformunun kuruluşunu kısaca hatırlayalım. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş’in başını çektiği ve çeşitli memur, meslek ve emekli örgütlerinden oluşan Emek Platformu, 14 Temmuz 1999 tarihinde kuruldu. Başlangıçta 15 örgütten oluşan Emek Platformu, üst örgütler aracılığıyla bir anlamda "yukarıdan” kuruldu, taban inisiyatifiyle oluşmadı. Kuruluş tarzındaki süreç ve oluşum, uzun vadede platformun sağlıklı yürümesinde de önemli sorunlar yarattı.
Özellikle 1999’daki Sosyal Güvenlik Yasasına karşı ilk ortak eylemini yapan Emek Platformu, daha sonra yine bu yasadaki farklı tavır alışlar yüzünden bir "bölünme" yaşadı. 2008 yılında da ikinci Sosyal Güvenlik Yasasına karşı yine bütünlüğünü koruyamadı. Daha sonra iyice etkisiz bir hale geldi ve dağıldı. 10 yıllık AKP iktidannda çok ciddi hak kayıplarının meydana geldiği ve önümüzdeki süreçte emeğe yönelik saldınlann daha da artacağı düşünülürse birleşik bir emek hareketinin yaratılması son derece önem kazanıyor. Ancak bu kez daha farklı bir yöntem, farklı bir örgütlenme ve mücadele anlayışıyla hareket etmek gerekiyor.
Tabandan ve yerel düzeydeki örgütlenmelerden başlayan yeni bir Emek Platformu hareketini inşa etmenin daha doğru olacağı gözüküyor. Halen Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bu tür yerel girişimler söz konusudur. Örneğin şubat ayı başında Eskişehir’de yapılan işçi kurultayında, kıdem tazminatından işten çıkarmalara, taşeron uygulamasından işçi sağlığı ve iş güvenliğine, emeklilik hakkından işçi alacaklarına değin somut 8-10 talebi içeren kararlar alınmış ve bu kararlann hayata geçirilmesi için de Eskişehir Sendikalar Birliğinin kurulması öngörülmüştür.
Emeğin Haklan Forumu ile ilgili olarak 9 Şubat’ta yapılan ön toplantıda da, asgari ücret, taşeron uygulaması, iş cinayetleri gibi doğrudan sınıfı ilgilendiren ve somut sorunlan kapsayan talepler etrafında bir oluşuma gidilmesi, yerel düzeyde emek meclislerinin kurulması ve süreç içerisinde de bir birleşik emek hareketinin yaratılması konusu gündeme getirildi. Tabandan başlayacak böyle bir yeni oluşum, sendikalı işçi ve memurlann yanı sıra güvencesiz çalışanları, taşeron işçilerini, emeklileri ve işsizleri de kapsayacak düzeyde yeni bir örgütlenme stratejisini benimseyebilmelidir.
Hatta yeni örgütlenme modelinde çiftçi örgütleriyle, barolarla, küçük esnaf ve sanatkârlarla da etkili ve sistemli bir işbirliği gerçekleştirilebilir. Bu şekilde oluşacak bir Emek Platformu, belli bir vadede sendika-siyaset ilişkisini yeniden tanımlayarak anti kapitalist bir perspektifi içeren bir program da ortaya koyabilir…