DİSK KENDİ AYAĞINA KURŞUN SIKIYOR
Diyelim ki metal iş kolunda bir işçisiniz. İş yerinizde yıllardır Türk Metal Sendikası örgütlü. Ancak Türk Metal´in uyguladığı sendikacılık sizi tatmin etmiyor. Aldığınız ücret de, Türkiye´deki genel ücret ortalamasının altında.
DİSK KENDİ AYAĞINA KURŞUN SIKIYOR
Diyelim ki metal işkolunda bir işçisiniz. İşyerinizde yıllardır Türk Metal Sendikası örgütlü. Ancak Türk Metal’in uyguladığı sendikacılık sizi tatmin etmiyor. Aldığınız ücret de, Türkiye’deki genel ücret ortalamasının altında.
Türk Metal’in işverenlerle yakın ilişkilerinin, derinleşen kriz koşullarında işçilere daha da çok zarar vereceğini düşünüyorsunuz. Başka sendikada örgütlenmek istiyorsunuz.
DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş alternatiflerden biri.
Nasıl karar vereceksiniz?
Birleşik Metal-İş’in yöneticilerinin mal varlığına, ücretlerine bakarsınız. Bu kişiler hakkında basında kötü haberler çıkıp çıkmadığını öğrenmeye çalışırsınız. Sendika-içi demokrasinin olup olmadığını, işyeri sendika temsilcilerinin belirlenme biçimini öğrenirsiniz. Sendikanın işverenle anlaşıp muhalif işçileri işyerinden attırıp attırmadığını sorgularsınız.
Bütün bunlar tamam.
Ama bir noktayı daha sorgularsınız.
Bölücü terör örgütüne karşısınız. Emperyalizmin kara gücü PKK’dan nefret ediyorsunuz.
PKK’YA KARŞI TAVIR ÖNEMLİ
Bu sendika ve onun üyesi bulunduğu DİSK, bölücü terör örgütünün giderek artan saldırılan karşısında nasıl tavır alıyor?
Diğer konularda tercihiniz Birleşik Metal’den yana olabilir. Ancak eğer Birleşik Metal-İş’in üst örgütü DİSK, bölücü terör örgütüne karşı açık tavır almıyorsa, "kahrolsun PKK terörü" diyemiyorsa, "emperyalizmin kara gücü PKK’ya karşı acımasızca mücadele sürdürülsün" diyemiyorsa, sıkıntı başlar.
Eğer Birleşik Metal-İş’in üst örgütü DİSK, Kürt milliyetçiliği ve hatta ırkçılığı yapanların yönetiminde ağırlıkta olduğu KESK’le işbirliği içinde hareket ediyorsa, biraz duraklarsınız.
Birleşik Metal-İş’in sendikacılık alanındaki başarıları, mücadelesi, kararlı tavrı işçiyi bir yere kadar etkiler.
Bugün sendika seçmede en az bu etmenler kadar önemli olan, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve milletin birliği ve bütünlüğüdür.
Bu birlik ve bütünlüğe saldıran güç, emperyalizmin "kara gücü" PKK’dır. Güvenlik güçleri 24 Temmuz’dan itibaren emperyalistlerin "kara gücü"nün tozunu dumanını atmaktadır. "Açılım", "çözüm" veya "barış" süreci içinde Türkiye’ye ve özellikle kentlere silah yığınağı yapan ve binlerce yeni militan devşiren bu örgüt, güvenlik güçlerinin kararlı mücadelesi nedeniyle perişan durumdadır. Durumları daha da kötü olacaktır.
Böylesi bir dönemde "barış" adı altında bölücü terör örgütüne yarayacak bir politika önermek, emperyalizmin çıkarlarına hizmet etmektir.
DİSK YÖNETİCİLERİ İŞÇİLERİN BİRLİĞİNE ZARAR VERİYOR
DİSK bugün bir tercihle karşı karşıyadır.
Kürt milliyetçilerinin hakim olduğu belediyelerde çalışan işçileri Genel-İş’te örgütleyebilmek için "barış" mı isteyeceksiniz? İşçileri Türkmen, Zaza, Avşar, Kırmanci, Laz, Çerkez, Arap gibi sıfatlarla bölecek misiniz? Küçük bir siyasi yapının desteğinden medet mi umacaksınız?
Yoksa, belediyeler dışında çalışan 12-13 milyon işçinin desteğini alabilmek için Türkiye’nin ve milletimizin bütünlüğünü mü savunacaksınız?
DİSK’in genel hizmetler dışındaki işkollarında örgütlü sendikalar eğer güçlenmek istiyorlarsa, DİSK yöneticileri bölücü terör örgütüne karşı açık tavır almak zorundadır. Emperyalizmin kara gücünün saldırılan karşısında sessiz kalan, "barış" adı altında PKK’nın felaketten kurtulmasına ve güç toplamasına yol açacak bir süreci savunan örgütler, itibar ve güç kaybetmektedir.
DİSK Başkanlar Kurulu’nun 15 Eylül 2015 günlü toplantısından sonra 19 Eylül günü açıklanan bildiri, bu açılardan kaygı vericidir.
DİSK, kendi ayağına kurşun sıkmaktadır.