Başkanlık sistemini getiren Anayasa değişikliğinin oylanacağı 16 Nisan referandumuna 9 gün kala, çok sayıda emek ve meslek örgütünün ‘Hayır’a dönük çalışmaları tüm hızıyla sürüyor. Türk-İş’in muhalif sendikalarının oluşturduğu Sendikal Güç Birliği Platformu’ndan referanduma ilişkin bugüne dek bir açıklama yapılmasa da, görüşlerini sorduğumuz sendika başkanları, bu Anayasa değişikliği paketinde işçi ve emekçilerin çıkarına hiçbir düzenlemenin olmadığını, aksine zaten var olan antidemokratik uygulamaları ve hak gasplarını daha da artıracak bir sistemin getirilmek istendiğini belirtiyor. Sendika başkanları, "Bu pakete ‘Evet’ dememiz mümkün değil, elbette ‘Hayır’ diyoruz" diyor.
Siyasi iktidar yaptıklarını unutturamaz
Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel: Bizim de bu ülkede demokrasinin daha da gelişmesi, yerleşmesi gerekirken, tek adam yönetimine ve diktatörlüğe doğru gidileceğine dair endişelerimiz bulunuyor. Öte yandan bu ülkeyi 15 yıldır yöneten AKP iktidarının bugün yaşananlarda hiç günahı yokmuşçasına, bu başarısızlığı tümüyle mevcut sisteme yüklemeye çalışmasını kabullenmekte güçlük çekiyoruz. Türkiye bir ateş çemberinin içerisine girmişse, bu durum siyasi iktidarın yetersiz ve beceriksiz politikalarının sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu anlamda biz Tekgıda-İş Sendikası olarak demokrasinin ve özgürlüklerin daha da genişletilmesi ve güçlendirilmesi için mücadele verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu ülkede 80 milyon insanın, hangi düşünceye, hangi inanca, etnik kökene sahip olursa olsun ötekileştirilmeden, kardeşçe yaşadığı bir ülke olma inancımızı ve hayalimizi korumak sürdürmek istiyoruz.
Şunu da biliyoruz: Referandumdan ‘Evet’ çıkarsa, daha Olağanüstü Hal kalkmadan, siyasi iktidarın ilk yapacağı hamle kıdem tazminatımıza yönelik olacak. Sonra da sendikaları, şu anda da örneklerim gördüğümüz gibi, kendilerine bağlı şube müdürlükleri haline getirerek işlevsizleştirmeye çalışacaklar. Zaten birkaç mücadeleci sendika ve sivil toplum örgütü kaldı, onların da başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi. Şimdi siyasi iktidar, tüm bunların üzerine bir şal örtüp yeni bir rejim tartışması ile geçmişte yaptıklarını ve başarısızlıklarını unutturma çabası içinde. Siyasi iktidarların toplumun hafızasını bu kadar hafife almamaları gerekiyor. Umuyorum ki halkımız 16 Nisan’da bunun gereğini yapacaktır.
Antidemokratik uygulamalar yaygınlaşacak
TUMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk: Referanduma ilişkin tavrımız açıktır. Ülkede yaşananlar ortada. Gazeteciler, sendikacılar, akademisyenler tutukluyken, tüm bu antidemokratik uygulamalar karşısında demokratik hak ve özgürlükleri geliştiren bir değişiklik değil, tam tersine bu antidemokratik uygulamaları daha da yaygınlaştıracak, tek bir kişinin her şeyden sorumlu olduğu bir sistem getiriliyor.
Önümüzdeki günlerde, kıdem tazminatı hakkının tasfiyesi, çalışma yaşamının tümden kuralsız hale getirilmesiyle ilgili yeni düzenlemeler gündemde olacak. Bu yapılmak istenen değişikliğe göre, artık kıdem tazminatıyla ilgili düzenlemenin Meclis’e getirilmesine bile gerek kalmıyor. Sadece tek bir kararname ve tek bir kişinin imzasıyla kıdem tazminatı fona devredilebilir. Türkiye’de işçi ve emekçilerin talebi örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldmlması iken, bu değişikliğin bizim taleplerimizle hiçbir ilgisi bulunmuyor, aksine daha çok antidemokratik uygulama, daha çok baskı ve sindirmenin hazırlığı yapılıyor.
Biz bunu zaten yaşıyoruz, bugün Ankara’da sadece sendikacılık yaptıkları için; işçilerin haklarını, çıkarlarını savundukları için 14 yöneticimiz hapis cezası almış durumda. 6,5 yıl hapis cezası alan şube başkanımız ve şube yöneticilerimiz şu an cezaevinde. O yüzden bizim tavrımız çok net. İşçilerin ve emek örgütlerinin böyle bir anayasaya, tek bir kişinin her şeyden sorumlu kılındığı böyle bir sistem değişikliğine ‘Evet’ demesinin olanağı yok. Elbette ‘Hayır’ diyeceğiz.
Son kırıntılar da gasp edilmek isteniyor
DERİTEKS Genel Başkanı Musa Servi: Bu Anayasa değişikliğinde işçi ve emekçilerin lehine herhangi bir düzenleme bulunmuyor. Tam tersine kıdem tazminatı başta olmak üzere, var olan son kırıntıları da gasp etmeye dönük düzenlemeler var. Bizim buna ‘Evet’ dememiz mümkün değil. İşçilerin, emekçilerin geleceği açısından bu ülkeyi tek adama teslim etmek tamamen demokrasi adına kalmış olan son kırıntıları da bir kişinin iki dudağının arasına hapsetmek anlamına geliyor. Biz bugüne kadar tüm haklarımızı direnerek mücadele ederek elde ettik.
Elbette mevcut sistem çok iyidir, çok demokratiktir demiyoruz, ama getirilmek istenen sistem daha da kötü. Çok kafa karışıklığı var, tek adamla ülke büyüyecek, gelişecek vs… Son 15 yıllık sürece bakalım, bu süreç işçi ve emekçilere ne getirmiş? Taşeron sistemi yaygınlaşmış, pek çok hak kaybı yaşanmış, şimdi de son kalemiz olan kıdem tazminatı hakkımız elimizden alınmak isteniyor.