BAYRAM MI DEDİNİZ?
Bir bayrama daha girdik. Bir tarafta bizim kanımız akarken, bir tarafta bayram olsun diye akıttık kanları. Ben insanda vicdana inanırım. Eğer vicdanınız yoksa geri kalan her şey bir tiyatrodan ibarettir bana göre.

Bir bayrama daha girdik. Bir tarafta bizim kanımız akarken, bir tarafta bayram olsun diye akıttık kanları.
Ben insanda vicdana inanırım. Eğer vicdanınız yoksa geri kalan her şey bir tiyatrodan ibarettir bana göre. Vicdan attığınız her adımda gösterir kendisini. Vatanına ihanet eden, başkasının malına, canına, hakkına el uzatabilen,yalan söylemekten hiç çekinmeyen, hırslarını asla yenemeyen bir kişinin ya da yoldaşlık edenlerin, vicdanından söz edilemez olsa gerek. Vicdan olmadan hiçbir inanç da olmaz. Ama vicdan, vatan hainlerine, düşmana, emek hırsızlanna karşı olmaz. Vicdanda ahlak vardır.
Şimdi diyelim ki; siz bir emek örgütünün basındasınız; yapmanız gereken nedir?
Temsil ettiğiniz emekçilerin hakkını savunmak. Bu haklar ancak bağımsızlık ve egemenlikle mümkündür. Eğer egemenliğinizi kaybetmişseniz o zaman sizin yasalannızı egemenliğinizi ele geçirenler yapar. Bağımsızlığınız yoksa hiçbir kurumun da anlamı kalmamıştır.
Tüm bunlan teslim eden bir iktidar ve siyasi oluşumla hareket eden bir emek örgütü başkanında da, vicdan ve ahlak yoktur. Bir işçi örgütünün içerisinde olup AKP, HDP yöneticisi veya milletvekili olan emek temsilcileri, bayramda dini vecibelerini yerine getirirken, asli vecibelerini unutmuş olmayı nasıl izah edecekler acaba?
Ya da, başkanlığı almak için delegelerin en mahrem sırlanna ulaşıp, onları tehdit ederken din nasıl bir işlev görür, anlamış değilim. Kurban kesip namaz kılınca, tüm fitne ve fesattan nasıl arınılır bize bunu öğretmediler. Bize hep vicdanlı ve ahlaklı olmanın erdem olduğu öğretildi.
SERMAYEYE İŞLEMEZ Mİ DİN VE VİCDAN?
Emekçi kesimi için geçerli olan sermaye için olmaz mı acep? Parayla yanyana gelmiş artık her şey. Alınabilir olmuş ahlak da vicdan da.
Günlerdir Gebze’de IFF adlı ABD şirketinde işçiler direniyor. Tıpkı Irak’a ABD’nin bir Ramazan Bayramı’nda attığı bombanın üzerine "Bayramınız kutlu olsun" yazması gibi bu şirkette sendikalı olduğu için işçileri kapının önüne koydu, tam da bayram öncesi. Onu ilgilendirmiyor patronunun sermayesini büyütmek için ter döken işçinin anayasal hakkı da, bayramı da, çoluğu çocuğu da. Hadi diyelim sermayeye uğramıyor bu değerler; peki bu ülkenin dini bütün iktidar mensuplarına, sendikacılanna da mı uğramıyor?
Siz ne yaparsınız?
Bu ülkenin yasaları sendikalı olduğu için işçiyi işten atmayı suç kabul ediyor. Öyleyse polisi ve jandarmayı, yasalan ihlal etmekten dolayı işverenin üstüne yollamak yerine neden hakkı için direnen işçinin üstüne yollarsınız? Ve neden o işçinin örgütlendiği sendikanın bağlı olduğu konfederasyon seyretmeyi seçer, bayram arifesinde ve gününde? Şimdi bu bakanlar ve sendikacılar kurban da kesmiştir. Dini vecibelerini yerine getirmenin vicdani huzuru içinde…
Hani denir ya, gecenin en karanlık olduğu an, şafağa en yakın olunan zamandır diye. Bizim için de öyle. Bu karanlığın bitmesine az kaldı, inanıyorum.
Seçimler geliyor. Sandığın başına gittiğiniz zaman lütfen vicdanınıza kulak verin. Bu topraklarda yüzyıllardır kardeşçe, birlik ve millet bilinciyle yaşamış olduğumuzu hatırlayarak ve bu kardeşliği bozanlara, birliğimizi parçalayanlara, emekçinin hakkını çalanlara, çalanlara gözyumanlara vicdanlanmızla ve tüm sahip olduğumuz değerlerimizle yanıtımızı verelim. Verelim ki şafak söksün artık!