AYIPTIR, GÜNAHTIR, HARAMDIR!
Emek Dünyası için önemli bir hafta. Çünkü Türk-İş Genel Kurulu var. Bu hafta, yaşanacaklar ve sonuçları ile ya gerçekten önemli olacak yada bundan önceki haftalar, hatta bundan önceki aylardan farkı olmayan sıradan ve anlamsız bir hafta.

Emek Dünyası için önemli bir hafta. Çünkü Türk-İş Genel Kurulu var. Bu hafta, yaşanacaklar ve sonuçları ile ya gerçekten önemli olacak yada bundan önceki haftalar, hatta bundan önceki aylardan farkı olmayan sıradan ve anlamsız bir hafta. Bu haftanın emek dünyası ve sınıf mücadelesi açısından önemi yada önemsizliği, 3-6 Aralık’ta gerçekleşecek Türk-İş Genel Kurulundan çıkacak sonuç ve kararlarla belirlenecek.
Bunca yıldır çalışma hayatını gözlemleyen, mümkün olduğunca emekçiler, işçiler ve sendikalar için haberlerimle, yorumlarımla katkı sunan birisi olarak, bu Türk-İş Genel Kurulu’nun bir çarpıklığı düzeltmesi açısından fırsat yaratmasını istiyorum. Çünkü gerçekten vicdanın ve sınıf ahlakının kabul etmeyeceği bir çarpıklık yaşanıyor Türk-İş’te. Türk-İş yöneticileri, çift maaş, çift ikramiye, çift hizmet ödeneği, (Kıdem tazminatı değil)çift yıllık ücretli izin kullanırlar. Biraz daha açmak gerekirse Türk-İş yönetimindeki her üye, bir sendikasından 15-20 bin TL civarında aylık ücret vs. gibi haklar alır, bir de Türk-İş başkan ve yöneticisi olarak her biri ayn ayn aylık 10 bin TL ücret alırlar. Oysa günlük çalışma süreleri 9 saat, haftalık 45 saat!
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir kurumunda aynı zaman dilimini kapsayan çift ücret, çift yıllık ücretli izin, çift ikramiye, çift sosyal hak ödenmez. Bu uygulama yalnız işçi konfederasyonlarında Türk-İş ve belki Hak-İş’te var.
Hak-İş mi? O konumuz değil. Ama Türkİş, Türkiye’nin en köklü ve hala en güçlü işçi örgütü. İşte bu sebeple işçi sınıfı ahlakının en fazla yerleştiği örgüt de, Türk-İş olmalı. İşçinin ekmeğinin, alın terinin hakkını savunmak, aynı ahlaki değerlere ve sınıfsal duruşa sahip olmakla mümkündür.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, her ay Demiryol-İş’ten ve Türk-İş’ten 25-30 bin Liralık bordroya imza atıyor. Atalay’ın ağzından düşürmediği bir söz vardır; "Ben harama el uzatmam" diye, peki hesabına geçen bu para helal midir?
Konfederasyon başkan ve yöneticileri yıllarca bu yanlışı bir menfaat olarak görüp sürdürdüler. Alın terinin, emeğin hukukunun, ahlakın, adaletin neresinde bu tür bir anlayış var, yada dünyanın neresinde, sendikalarda ve konfederasyonlarda bu tür bir uygulama?
Türk-İş Genel Kurulu öncesinde tüm delegelere ama en başta tek liste olarak genel kurula giden Türk-İş yönetimine bir çağrım var: Gelin bu yanlış ve işçi sınıfına yakışmayan uygulamayı düzeltin! Kaldırın bu çifte kavrulmuş avantayı ve topluma örnek olun!
Yoksa işçi sınıfının iki eli, iki yakanızda olacaktır.
AYIPTIR, GÜNAHTIR, HARAMDIR!