Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
24 Eylül 2012
AÇLIĞIMIZA AÇLIK BORCUMUZA BORÇ

´Bütçede açık var´ denilerek akaryakıta, tapu harçlarına ve alkole yapılan vergi zamlarını yenileri izleyecek. Sırada sigara ve doğalgaz zammı var. Veriler yeni zamların yoksulluğumuza yoksulluk, borcumuza borç ekleyeceğini gösteriyor.

AÇLIĞIMIZA AÇLIK BORCUMUZA BORÇ

Zenginleşen ülkenin yaptığına bak!

Geçen hafta yetkili ve yüksek makamlar, vatandaşın yaşamına doğrudan etki edecek iki ekonomik karar aldılar.

Biri faizlere ilişkin diğeri zamlara…

Bu kararlara, "haklıydı, gerekliydi" gibi kestirmeden kolay cevap vermekten kaçmalı.

Ne gibi ekonomik sonuçlar doğuracağına…

Doğuracağı sonuçlarının toplumun farklı kesimlerine nasıl yansıyacağına…

Ve benzeri noktalara bakmalı.

Bakıldığında görülecektir ki söz konusu kararlar Türkiye’deki bazı ekonomik adaletsizlikleri daha da derinleştirmiştir.

Örneğin Türkiye gelir adaletsizi bir ülkedir. OECD ve Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında gelir dağılımı en bozuk ülkelerden birisidir. 34 OECD üyesi içinde, Meksika ve Şili’den sonra gelir dağılımı en bozuk üçüncü ülkedir.

Türkiye bütçe gelirleri dolaylı vergilere dayanan vergi adaletsizi bir ülkedir. Yeni kararların mevcut adaletsizliği nasıl daha da derinleştirdiğine yakında bakalım şimdi.

ÇALIŞANLARIN GELİRİ BU KADARKEN…

Bu kararlar (Faiz indirimi ve vergi zammı) niye alındı?

Ekonomik büyümede işler yolunda gitmediği ve bütçe fazla açık verdiği için.

2010 ile 2011 yıllarında ortalaması yüzde 9’a yaklaşan bir büyüme vardı. Ne oldu da işler bozuldu?

Buyume vardı ama bu büyüme, bol dış kaynak girişine, ucuz ithalata ve ucuz ithalatla baskılan ucuz emeğe dayanıyordu. Bu büyümenin diğer yüzünde bir dünya rekoru olarak duran devasa bir cari açık vardı.

Bu ölçüde bir cari açık sürdürülemezdi. Hükümet frene bastı. İthalat azaldı. Ekonomi

‘Yumuşak inişe’ geçti.

Hükümetin hedefi yüzde 4’lük bir büyümeydi. Ama gidişat geçen yılın çok altında olan bu performansın bile tutturulamayacağına işaret ediyordu.

Çünkü iç talep çok düşmüştü. Özel yatırımlar azalmıştı. Oysa yüksek büyüme yıllarında iç talepte, özel yatırımlarda çok canlıydı. Büyüme için talep artışına ihtiyaç var. İçinde bulunduğumuz sistem içerisinde (ihtiyac

a göre bir üretim sistemi olmadığından) halk harcayamayınca üretim geriliyor. Ayrıca ithalat azalıyor.

Öyleyse talep artışı için gelire ihtiyaç var. Peki, vatandaşın harcamalarını artırabileceği birgeliri, gelirartışı varmı?

Kritik nokta burasıdır.

Verilerin gösterdiği gerçek şudur: Çalışanların üçte ikisinin (toplam nüfusun dörtte biri) aylık, ortalama 1088 lira veya altında geliri bir gelire sahip. Yani, toplumun çok geniş kesimi, ayda net 800 liradan daha az parayla geçiniyor.

Daha doğrusu geçinemiyor, geçinmek için borçlanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinin ortaya koyuyor ki, hanehalkının bu kadar çok borçlanmasının sebebi de bu geçinememe halidir.

Geliri bu kadar düşük olan…

Borçlanmanın sınırına gelen…

Vatandaş harcamalarını düsürmesin de ne yapsın?

ÜSTELİK BUNCA YOKSUL VARKEN

TÜİK, 2011 yılı gelir ve yaşam koşulları araştırmasını açıkladı.

Buna göre Türkiye’de her 100 kişinin 16,1’i yoksul. Yani Türkiye’de 11 milyon 670 bin yoksul var.

Bu gerçekçiği veriyor mu?

Sorunun cevabını yoksulluk hesaplama yöntemine bakarak verebiliriz.

Yoksulluk hesabında eşdeğer hane halkı için "medyan" gelir diye bir ölçü var. (Ülkede en fakirden başlayarak en zengine kadar üst üste dizilen gelirlerin en ortasındaki gelir rakamı, "medyan gelir" olarak kabul ediliyor.)

Medyan geliri 2011 yılında aylık 678 lira olarak belirlendi. Medyan gelirin yüzde 50’sinden (yarısından) az gelire sahip olanlar yoksul kabul ediliyor. Medyan gelirini ikiye bölersek aylık 339 TL çıkıyor.

Buna göre aylık geliriniz 340 liraysa yoksul değilsiniz.

Sizce Türkiye’de yoksulluk sınırı 339 lira olabilir mi?

Türkiye’de 400 lirası olana yoksul değil diyebilir miyiz? Kümeste tavuklarla yaşansa 400 liraya geçinilmez!

İstatistik Kurumu’nun aynı araştırmasına göre nüfusun en fakir ve en zengin yüzde 10’luk kesimleri arasındaki gelir farkı artmış. 2010 yılında fark 11,8 katken 2011’de 11,9 kata çıkmış.

Bunca yoksul varken.

Üstelik ekonominin yüksek hızla büyüdüğü bi r dönemde bile gelir dağılımında düzelme bir yana az da olsa bozulma olmuşken. Yani 2011 dönemine ait gelir dağılımı, 2010’dan daha kötüyken…

Dönüp bakmak gerekir. Geçen hafta hükümetin verdiği ekonomik kararlar ne gibi sonuçlar doğurur diye.

BU ZAMLAR EMEKÇİYİ VURUR

Bütçede işlerin iyi gitmediği malum!

Şirket kârları, banka kârları, üst gelir grubunun gelirleri artsa da nafile… Vergi gelirinin artış hızı düşüyor.

Türkiye’nin genelde harcamaya dayalı (dolaylı vergilere) vergi sisteminin özelliğidir bu durum. Sayıca çok olan geniş emekçi yığınları harcamazsa vergi gelirleri istenilen olçude artmaz.

Hükümet baktı vergi gelirleri istediği düzeyde değil bastı vergi zammını.

Akaryakıt ürünlerinden alınan özel tüketim vergisini…

Alkolden alınan asgari maktu vergi tutarlarını…

Tapu işlemlerinde alınan tapu harçlarını…

Bayağı bir artırdı.

Vatandaş,"Akaryakıta yapılan zamdan bize ne" diyemez. Bu zamlar ulaşım hizmetlerinde, tarım maliyetlerinde, sanayin ana girdilerinde önemli ölçüde fiyat artışlarının kapısını açar. Bu iğneden ipliğe her şeyin fiyatının artması anlamına gelir ki; önümüzdeki aylarda bunun etkilerini de göreceğiz.

Süreci önümüzdeki aylarda sigara zamları, doğalgaz zammı izleyecek. Giderek artan fiyatlar nedeniyle vatandaşın alım gücü düşecek.

ZENGİNE DOKUNULMADI!

Yapılan zamların başka bir boyutunu ise ‘vergide adalet’ meselesi oluşturuyor.

2012 yılının ilk 8 ayında devlet 182 milyar liralık vergi toplamış. Bunun yüzde 65’ini dolaylı vergilerden elde etmiş. Yani vatandaşın harcamalarından topladığı vergilerden…

Hükümet şimdi zengin yoksul ayrımı yapılmaksızın herkesten alınan… ‘Adaletsiz bir vergi sistemi’ olarak adlandırılan dolaylı vergilere zam yaparak mevcut adaletsizliği daha da derinleştiriyor.

Vergi sistemi kökten yapılandırılmadıkça, mevcut dolaylı vergi ağırlıklı yapıda yapılan vergi zamlarının halkın tüketimini yavaşlatma ihtimali de yüksek!

Yani hükümet istediği sonucu elde edemeyebilir. Yine de, kurumlar ve gelir vergisini artıramadığı için, deniyor şansını. En iyi bildiği işi yapıyor; atıyor vatandaşın cebine elini.

VATANDAŞIN BORCU AZ MI Kİ?

Hükümetin geçen hafta zam dışındaki önemli kararlarından biri de faizle ilgili.

Hükümet bir yıl kadar önce yükseltiğifaizi şimdi indiriyor…

Peki neden?

Halkın düşen tüketimini artırmak ekonomik büyümeye can vermek için. Mevcut tablo içerisinde tutması zor gözüken hükümetin yüzde 4’lük 2012 büyüme hedefinin tutmasına katkı sağlamak için.

Mantık şu: indirilmiş faiz tüketici kredilerini canlandırır, kredi kartı harcamalarını artırır. Böylece canlanacak iç talep ile büyümeye gerçekleşir. Öte yandan hız kesmiş özel yatırımlar faiz indirimleriyle yeniden hareketlenir. Hem iç talep hem ihracatın hareketlenmesi ile hedeflenen yüzde 4 büyüme gerçekleştirilir.

Vatandaş geçmişteki tüketimini aldığı borçlarla yaptı. Artık yeni ve ucuz borç bulamadığı sürece harcamalarını düşürmeye devam etmesi kaçınılmaz. Hükümet istiyor ki faiz indirimiyle birlikte vatandaş yeniden borçlanmaya sıcak baksın.

Hane halkı acaba gelirine ek olarak krediden ne ölçüde yararlanıyor? Borçlanma durumu nasıl?

TÜİK’in "Gelir ve Yaşam Koşulları, 2011" araştırmasına göre soruların cevabı şöyle:

100 kişinin 62’si borçlu, borç taksiti ödüyor. Bu 62 anca 4’ü borcunu kolay ödediğini belirtiyor. Gerisi zorlanıyor.

"Halk para harcasın da iç piyasa canlansın" bekleyişinde olan yetkilileredir şu sorular: Siz vatandaşın borcunu az mı buldunuz?Vatandaşın sırtındaki bunca borç yükü ile yeni krediler kullanması ve tüketime niyetlenmesi ne derece mümkün?

‘SÜPER ZENGİN’ SAYIMIZ 830’A ÇIKTI 

Türkiye’deki serveti 30 milyon doların üzerinde olan ‘süper zenginlerin sayısı son bir yıl içinde 800’den 830’a çıktı.

Singapur merkezli araştırma şirketi VVealth – X, serveti 30 milyon doları aşan dünyanın en zengin kişileri hakkında bir rapor hazırladı. Bu raporda çıktı 830 adet, milyon dolarla oynayan zenginimizin olduğu gerçeği.

Bir Türkiye’nin ortalama gelirine bak bir zengilerinin gelirine…

Dünyada da tablo aynı. ingiliz Reuters Haber Ajansı’nın haberleştirdiği rapora göre dünyada 30 milyor dolar ve üzerinde servete sahip 187 bin 380 kişi var.

Bu kişilerin toplam serveti ise 25.8 trilyon dolar.

31 Temmuz’a kadar rakamları derleyen araştırmaya göre son 1 yıl içinde dünyadaki dolar milyarderlerinin sayısı yüzde 10 artmış.

2 bin 160 dolar milyarderi 6,2 trilyon dolarlık bir serveti elinde tutuyor.

Bir avuç adam 70 milonTürkiye’nin ekonomisinin 10 katı serveti elinde tutuyor.

Açların yoksuların sayısı artarken zenginlerin sayısı da artıyor. Gelir uçurumu Türkiye’de de dünyada da büyüyor.

Adaletsizlik!

Kapitalizm budur ama…

DİĞER HABERLER
TÜRKİYE: PERFETTİ VAN MELLE, SENDİKA HAKLARINA SAYGI GÖSTERİN ARTIK!
TÜRKİYE: PERFETTİ VAN MELLE, SENDİKA HAKLARINA SAYGI GÖSTERİN ARTIK!

Perfetti van Melle (PvM) Türkiye’de yerel yönetim sendika üyelerini tehdit etti, korkuttu ve taciz etti; bu eylemler, IUF üyesi Tekgıda-İş’in Mentos ve Chupa Chups şekerleme üreticisinin Türkiye’deki iki fabrikasındaki işçileri başarılı bir şekilde örgütlemesinin ardından başladı.

ENFLASYON TAHMİNİ DEĞİŞİR Mİ, DEĞİŞMELİ Mİ?
ENFLASYON TAHMİNİ DEĞİŞİR Mİ, DEĞİŞMELİ Mİ?

Merkez Bankası yılın ikinci enflasyon raporunu 9 Mayıs Perşembe günü açıklayacak. Tabii ki en çok merak edilen 2024 yılının enflasyon tahmininin değişip değişmeyeceği…    

FİNANSALLAŞMANIN YENİ DÖNEMİ
FİNANSALLAŞMANIN YENİ DÖNEMİ

Finans farkında olalım veya olmayalım toplumsal yaşamın tüm dokularına nüfuz etmiş durumda. Bankamatikten para çekerken, bakiyemiz yetersizse kredi kartından nakit çekme olanağını değerlendirirken, her ay kart borcumuzun ne kadarını ödeyeceğimize karar verirken aslında finansal kararlar veriyoruz.

SOSYAL GÜVENLİK REFORMU TARTIŞMALARI VE TİSK
SOSYAL GÜVENLİK REFORMU TARTIŞMALARI VE TİSK

Türkiye’de çalışma hayatında 1993-1999 döneminin en önemli konularından biri, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun mali sorunlarının çözümü amacıyla gündeme getirilen çözüm önerileriydi.