Ekonomik Araştırma Forumu’nda (EAF) uzmanlar yüksek enflasyonu ve çözüm yollarını masaya yatırdı. TÜSİAD ve Koç Üniversitesinin ortaklığında oluşturulan EAF’nin düzenlediği toplantının açılışında konuşan TÜSİAD Genel SEKRETERİ Bahadır Kaleağası, “Enflasyon oranı henüz yüzde 8-9 bandında dalgalanırken, bu oranların dahi yüksek olduğunu ve hızla çift haneye çıkma riskini barındırdığını belirtmiş bu konuda atılması gereken politika adımlarını vurgulamıştık” dedi.
Kaleağası, şu değerlendirmelerde bulundu: “Enflasyon oranı yükseldikçe ekonomiye dair beklentileri olumsuz etkilemekte ve belirsizlikleri artırmakta. Bu durum düşük gelir seviyeleri başta olmak üzere toplumun her kesimini olumsuz olarak etkilemekte. “Hayat pahalılığı” olarak da adlandırılan yüksek enflasyonun nedenleri konusunda kamuoyunda farkındalığın artırılmasına ihtiyaç var. Zira nedenlerini iyi anlamadığımız ve analiz etmediğimiz bir sorunu çözebilmemiz mümkün değil.”
TÜSİAD Genel SEKRETERİ Kaleağası ayrıca, “İş dünyası olarak, gerekli politikaların uygulanması durumunda ekonomimizin içerisinde bulunduğu krizi aşacağına, finansal istikrarın sağlanacağına ve sürdürülebilir büyüme sürecine döneceğimize inanıyoruz” görüşünü dile getirdi.
İŞÇİ TÜRK GERİSİ YABANCI
Kaleağası’nın ardından eski Merkez Bankası Başkanı, İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz katılımcılara bir sunum yaptı. Yılmaz sunumunda şu mesajları verdi: “Önce büyüyelim enflasyonu sonra düşünelim diyemezsiniz. Ekonomi bir bütündür.”
Koç Üniversitesi EAF’den Selva Demiralp’in yönettiği toplantının açık oturum bölümünde konuşan Kayalar Kimya’dan ekonomist Arda Tunca, “Milli seferberlik kapsamında tüm sektörleri tek tek masaya yatırıp bir çalışma yapılmalı. Tek başına ekonomistlerle olmaz, mühendislerle de ele almamız lazım. Daha sanayileşmeyi tamamlamadan sanayileşmeden çıktık. Küreselleşiyoruz derken milli kavramını unuttuk. Milli diyenlerin eski kafalı olarak nitelediği devirlerden geçtik” ifadelerini kullandı. Arda Tunca, gıda sektöründeki fiyat artışlarının nedenine şu örneklerle dikkat çekti: “Fabrikada bir tek işçi Türk, geri kalan hepsi yabancı olduğu için kur artışının gıdaya etkisini konuşuyoruz. Enerjide dışa bağımlılığımız, ürünün taşımasından üretiminde kullanılan enerjiye kadar tüm süreci etkiliyor. Bu açıdan talep kaynaklı bir politika işe yaramıyor çünkü maliyet artışı kaynaklı bir durum söz konusu. Milli seferberlik mi olur bilemem ama tüm sektörlerde maliyet unsurlarının konuşulmasına ihtiyaç var.”
İTHALAT ÜRETİMİ VURUYOR
Yüksek faiz ve değerli TL ile ithalat yapan bir Türkiye haline geldiğimizi, gıda sektöründe “şimdi yeniden o duruma mı döneceğiz” diye bir endişe yaşandığını an-latan Ardan Tunca, “Herkesin sapır sapır döküldüğü ortamda ithalatla fiyatı dengeleyelim diyorsunuz ama ikinci bir şok geldiğinde işe yaramadığı gibi üreticiyi bir kez daha vuruyorsunuz. Örgütlenmesi olmayan bir sektör gıda, çünkü aile işletmeciliği yapan çiftçiler ile muhatabız. Üretimde yüksek lire var. Gereksiz aracıların olduğunu konuşuluyor. Aracıya ihtiyaç var ama katma değer yaratan aracı lazım” diye konuştu.
Enflasyonla Topyekün Mücadele kapsamında yapılan indirime yönelik sorumuzu cevaplandıran Arda Tunca, “Bir firmanın gelir tablosu olarak bakıyorum; o ciroyu yüzde 10 aşağı çekecek önlemi aldık ama faaliyet giderlerini yüzde 10 indirdik mi peki?” diye sordu.
‘OTELE KETÇAP BULAMADIK’
Emre Hotels’ten Emre Develi de turizmde girdi maliyetleri artsa da döviz kazancı nedeniyle sezonun iyi geçtiğini söyledi. Ancak piyasada birçok ürünün tedariğinde sorun yaşandığına işaret eden Develi, “Ketçap bulamıyorsunuz, çevirmeli bütün tavuk, donmuş gıda bulamıyorsunuz. Birçok turizmci neden yüzde 10’dan TL kredisi alamadık diye çok pişman. Çok iyi bir üç ay geçirdik. Kredileri çevirmede de sıkıntı görünmüyor” diye konuştu.