İŞÇİNİN OYUNU ALABİLMEK KOLAY MI?
Bir siyasi parti, işçinin oyunu nasıl alır? İşçinin günlük sorunlarına çözüm bulursa veya işçiyi, bu sorunlara çözüm bulacağına inandırabilirse, oy alır. Ancak işçinin oyunu alabilmek öyle genellikle zannedildiği gibi kolay bir iş değildir.
İşçinin oyunu alabilmek kolay mı?
Bir siyasi parti, işçinin oyunu nasıl alır? İşçinin günlük sorunlarına çözüm bulursa veya işçiyi, bu sorunlara çözüm bulacağına inandırabilirse, oy alır. Ancak işçinin oyunu alabilmek öyle genellikle zannedildiği gibi kolay bir iş değildir. Geçenlerde bir toplantıda bir parti yöneticisi söz aldı ve "Soma işçilerine destek için 3 defa gittik: onlar tuttular yine AKP’ye oy verdiler” dedi. Diğer bir deyişle, "Bu işçilerden bir şey olmaz" demek istedi. Haklı mı? Değil. Niçin değil? Soma işçilerine destek için 3 defa Soma ya gitmişler. Gidince ne yaptılar? Dayanışma amacıyla belki bir şeyler götürdüler: belki onu bile yapmadılar. Yalnızca ziyaret ettiler. "Sizin mücadelenizi destekliyoruz" dediler. 301 işçinin hayatını kaybetmesinden ne kadar üzüntü duyduklannı anlattılar. İşçiler ne yaptı? Büyük bir nezaketle teşekkür ettiler: kendilerinin de gelenleri ne kadar sevdiklerini anlattılar. Nokta. Bu kadar.
ZİYARET YETMEZ
Tamam, sıkıntı çeken veya direnen işçiyi ziyaret ermek iyidir. Ancak bu ziyaretlerin fazla bir işe yaramadığını da bilin. Direnişçi işçinin zaten iflahı kesilmiştir. İçinden, "Şu eylem bir an önce belirli bir uzlaşma sağlanarak bitse de işbaşı yapsak" diyordur. Siz gidersiniz, onların mücadelesinin Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde ne kadar önemli bir sayfa olduğunu anlatırsınız. Direnişçi işçinin çoğu sizi dinlemez bile. Sonra direnişçi işçilerle resim çektirir, gazeteye gönderir, görevinizi yapmış olmanın rahat, huzur ve mutluluğu ile evinize dönersiniz. Bunu yaptığınız için de bu işçinin sizin partinize oy vermesini istersiniz. Bir an durup düşünün. Siz eylem yapıyorsunuz. AKP’li birileri 2 kilo şeker, 2 kilo çay getiriyor. Eyleminizde basanlar diliyor. Tutup AKP’ye oy verir misiniz? Siz vermezseniz, belki geçmişte AKP’ye oy vermiş olan bir işçi, niçin siz onlan ziyaret ettiniz diye partisini değiştirsin, sizin partinize oy versin? Bu toplantıya katılan bir avukat arkadaş Soma işçileriyle ilgili değerlendirmeyi yapan kişiye müdahale etti. "İşçilerin kıdem tazminatlarının yalnızca dörtte biri ödenmişti; kıdem tazminatlarının geride kalan bölümünü almak için AKP’ye oy verdiler" dedi. Tam bizim tedbirli, görmüş geçirmiş, kısa vadeli çıkannı gayet iyi bilen işçimizin, köylülüğün kurnazlığını da yansıtan tavrı…
SIKINTIDAKİ İŞÇİYİ ANLAYIN
Adamın derdi, kıdem tazminatını kurtarmak. Çok gerçekçi. Bu davranışı anlamadan insanlardan umudunuzu keserseniz, onlarla anlaşamazsınız, onların güvenini, desteğini ve oyunu alamazsınız. Peki, bu işçinin oyunu nasıl alacaksınız? "Ben ülkemin çıkarlarını anlatıyorum ve doğrulan söylüyorum. Dünyanın ve ülkemizin geleceğine ilişkin söylediğim öngörüler hep doğru çıktı. Ben haklıyım. Ülkemizin felakete gitmesini önlemenin yolu benim söylediklerimizin desteklenmesinden geçer" DEMEYİN, SAKIN HA! İşler böyle yürümüyor. Önce sizin bu doğrulan söylediğinizi 18 milyona yakın ücretliden yalnızca çok küçük bir bölümü duyuyor. Duyanlann da ancak çok küçük bir bölümü anlıyor. Anlayanların çok küçük bir bölümü size inanıyor. İnananlann da çok küçük bir bölümü size oy veriyor. İşçimiz görmediğine inanmaz. Yaklaşan tehlikelere de, vaatlere de inanmaz. İşçinin kısa vadeli çıkarları için ne yapabilirsiniz? Siz bu işçiye iş bulabilir misiniz? İşçiye para verebilir misiniz? (Tam tersine, belki seçim kampanyası sırasında bu işçiden para isteyeceksiniz.) İşçiye kömür ve gıda paketi dağıtabilir misiniz? Bunları yapamazsınız. O zaman, yapabileceklerinizi düşünün.