Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
25 Şubat 2015
SANAYİDE GERİLEYEN ÜRETKENLİK

Türkiye’nin iktisat gündemi yaklaşık iki aydır Merkez Bankası’nın faiz politikasına indirgenmiş durumda. Bu satırların yazıldığı sırada TC Merkez Bankası daha henüz Para Politikası Kurulu toplantısını tamamlamamış ve dolayısıyla faiz kararını henüz duyurmamıştı.

SANAYİDE GERİLEYEN ÜRETKENLİK

Türkiye’nin iktisat gündemi yaklaşık iki aydır Merkez Bankası’nın faiz politikasına indirgenmiş durumda. Bu satırların yazıldığı sırada TC Merkez Bankası daha henüz Para Politikası Kurulu toplantısını tamamlamamış ve dolayısıyla faiz kararını henüz duyurmamıştı. Ancak, “piyasa beklentisi” TC Merkez Bankası’nın politika faizinde yüzde 0.25 – 0.50 düzeyinde indirime gideceği yönünde idi. Kamuoyunda yaratılan beklentiler öyle ki, sanki Merkez Bankası faizleri düşürmeye başlasa, büyüme hızlanacak, işsizlik düşecek ve Türkiye içinde bulunduğu durgunluk ortamını geride bırakacaktır. Dahası, yüksek faizlerin enflasyonun da ana nedeni olduğu yönünde iktisat biliminin sınırlarını zorlayan kuramsal savlar da geliştirilmektedir. 

Merkez Bankası’nca “belirlenen” faizlerin kısa vadeli faizler olduğunu; oysa büyüme, yatırımlar ve istihdam gibi makro büyüklükleri etkileyecek faizlerin çoğunlukla uzun vadeli faizler olduğunu; bunların da ekonominin yapısal dengelerine dayanarak piyasa koşullarınca belirlendiğini bu satırlarda vurgulamış idik. Bir ekonomide büyüme, yatırımlar, istihdam gibi büyüklükleri yönlendirmede para politikasının tek başına yeterli olmadığını ise ABD ve Avrupa ekonomilerinin son dönem verilerinden yakından izlemekteyiz.
 
***
 
Bunun ötesinde bir ekonomide söz konusu makroekonomik büyüklükleri etkileyen çok önemli bir diğer değişken daha vardır: Reel döviz kuru. Döviz kuru, bir yandan üretimin yurtiçi ya da ihracat pazarlarında dağılımını yönlendirirken bir yandan da ithalat rekabetine karşı ulusal üretimin desenini etkilemektedir. İthal ara malı ve yatırım mallarının fiyatı; dış borçlanma yükü; dış kredi maliyetleri döviz kurundan yakından etkilenir. Bu yönüyle dövizin enflasyon farklarından arındırılmış reel fiyatı ulusal gelirin düzeyini ve bileşenlerini yönlendirmede son derece önemli bir işlev görmektedir. 
Türk Lirası yabancı paralar karşısında, özellikle ABD Doları’na karşı 2003’ten bu yana hızla değerlenme (ucuz döviz kuru) içindedir. Ucuzlayan döviz ithalatı körüklemiş, ulusal sanayinin ithalata bağımlılığını arttırmış ve istihdam yaratma kapasitesini de köreltmiştir. Türkiye’nin TL’de son iki yıldır yaşadığı göreli değer kaybı ise reel olarak çok önemli bir değişiklik yaratmamıştır. Aşağıdaki ilk şekilde bu olgu açık olarak betimlenmektedir. 
Şekilde ABD Doları’nın piyasa fiyatı (nominal kur) ile Türkiye ve ABD arasındaki enflasyon farklarından arındırılmış reel düzeyi 2010’dan başlayarak aylık ortalamalar olarak sergilenmektedir. İktisat literatüründe satın alma gücü paritesi reel kuru olarak adlandırılan bu hesaplama bize doların piyasa fiyatında son dönemde gözlenen pahalanmanın, TL’nin dolar karşısındaki reel değerinde anlamlı bir değişiklik yaratmamış olduğunu belirtmektedir. Bunun nedeni Türkiye’nin göreli yüksek enflasyonuna dayanmaktadır.


 

 
 
 
Kaynak: TC Merkez Bankası ve ABD Bureau of Statistics.
 
Dolayısıyla, pahalılaşan dövize rağmen, döviz kurunun reel düzeyi sadece enflasyon farkını giderebilmiş ve TL hâlâ aşırı değerli konumunu yitirmemiştir.
 
***
 
Bu yazımızda vurgulamak istediğimiz ikinci konu ise sanayi sektöründeki üretkenlik kayıplarına ilişkindir. Ulusal ekonomik aktivitenin belirleyici sektörü olan sanayide kabaca 2011’den bu yana üretkenlik kazanımları durgunlaşmış görünümdedir. Kalkınma Bakanlığı’ndan derlediğimiz veriler, 2011 sonrasında sanayide çalışılan saat başına reel işgücü üretkenliğinin, ücret maliyetlerindeki artışın gerisinde kaldığını göstermektedir. Üretkenlik düzeyinin ücret maliyetlerinin gerisinde kalması sonucu kârlar sıkışmakta; bu da sanayi sektöründe enformel ve taşeronlaştırılmış/güvencesizleştirilmiş istihdam biçimlerinin yaygınlaşmasına yol açmaktadır. 
Türkiye ekonomisinde süregelen durgunluğun ve zayıf istihdam/yüksek işsizlik olgularının ardında sanayi sektörlerinden başlayarak ulusal ekonominin bütününe yayılmış bulunan düşük üretkenlik performansıyla birlikte, yüksek cari işlemler açığına ve yüksek dış borçlanmaya yol açan ucuz döviz kuru yatmaktadır. Bu tür yapısal sorunların çözümü ise salt Merkez Bankası faiz politikası ile çözülebilir olmaktan uzaktır. 
 
 
Kaynak: TC Kalkınma Bakanlığı, Temel Ekonomik Göstergeler.
DİĞER HABERLER
1996-1998 DÖNEMİNDE İŞVEREN SENDİKACILIĞI VE TİSK
1996-1998 DÖNEMİNDE İŞVEREN SENDİKACILIĞI VE TİSK

TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ 51.Cumhuriyet Hükümeti (II.Çiller Hükümeti) 5.10.1995-30.10.1995 tarihleri arasında, 52. Cumhuriyet Hükümeti (III.Çiller Hükümeti) 30.10.1995-6.3.1996 tarihleri arasında görevdeydi. 24 Aralık 1995 tarihinde gerçekleştirilen milletvekili seçiminde oyların yüzle 21,4’ünü alan Refah Partisi 158 milletvekili çıkardı. ANAP’ın oyu yüzde 19,6 (132 milletvekili) ve DYP’nin oyu yüzde 19,2 (135 milletvekili) düzeyinde kaldı. DSP oyların yüzde 14,6’sını (76 […]

YAPIŞKAN ENFLASYON, YOLDAN ÇIKARIYOR
YAPIŞKAN ENFLASYON, YOLDAN ÇIKARIYOR

Son vaka, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda yaşanıyor. Emekli maaşı alabilmek için eşinden boşananların sayısındaki artıştan yola çıkan kurum; boşandığı eşiyle yaşamaya devam eden 2 bin 418 kişi belirledi.

İŞVEREN İMKÂNIYLA YAN İŞ MÜMKÜN MÜ?
İŞVEREN İMKÂNIYLA YAN İŞ MÜMKÜN MÜ?

Aynı anda veya çalışma sürelerini bölerek farklı işverenlere yönelik çalışma giderek yaygınlaştı. Çoğunlukla ekonomik gerekçelerle olsa da kişilerin farklı uzmanlık alanlarında faaliyet gösterme isteği de bunda etkili oluyor.

“GEL, DÖVİZE GEL” DİYEN ÇIĞIRTKANLAR, NEREDESİNİZ?
“GEL, DÖVİZE GEL” DİYEN ÇIĞIRTKANLAR, NEREDESİNİZ?

Bir ay önce bugünler… Yerel seçimlere birkaç gün kalmış. Seçim sonrasına ilişkin tahminler havada uçuşuyor. En çok merak edilen de dövizin seçimden sonra nasıl bir seyir izleyeceği…